paris

entry416 galeri149 video4
    266.
  1. Paris, Fransa'nın başkenti ve Île-de-France bölgesinin merkezidir. Sen Nehri'nin üzerine, Paris Havzası'nın ortasına kurulmuştur. Paris'te ikamet edenlere Parisien(ne) diye hitap edilir.
    2 ...
  2. 265.
  3. gereksiz yere abartılan sikko fransa başkenti. yaklaşık iyi yıl yaşadım.

    şanzelizenize sokayım ibneler!

    ayrıca terörist ibnelerinin meskenidir buralar. çok sayıda pkk lı kürt bulunur.
    2 ...
  4. 264.
  5. Havası azılı Kürt haydutlarına yaramayan şehir mort oluyorlar niyeyse.
    (bkz: yılmaz Güney)
    (bkz: ahmet Kaya)
    (bkz: Sakine cansız)
    1 ...
  6. 263.
  7. 262.
  8. 261.
  9. 260.
  10. tamamen turistlere yönelik şehir, bir fransız gibi yaşamalı, yemeli ve eglenmeli, yoksa herhangi bir yerden farkı yoktur...

    edit: parisliler durumdan rahatsız.
    1 ...
  11. 259.
  12. 258.
  13. 257.
  14. nereye gidilir, nerede kalınır, nerede ne yenir ve nerede eğlenilir şeklinde kafamı kurcalayan şehir. tecrübeli yazarların mesajlarını bekliyorum.

    not: öğrenciyim
    1 ...
  15. 256.
  16. altın çağını yaşadığı 19 uncu yüzyılda, kuşkusuz Avrupa' nın en önemli fikir ve sanat vitrinlerinden biriydi. Dünyanın dört bir yanından akan beyinler, buldukları bu özgür iklimde, yeni fikirlere yelken açar, çoğu kere hayata bakışlarını baştan sona değiştirip ülkelerine birer devrimci olarak dönerlerdi. Osmanlı siyasetini Batılı değerlerle tanıştıran Jön Türk ihtilalinin ve onların takipçilerinin, Sovyet devriminin fikir babaları Lenin ve Troçki gibi isimlerin buluştuğu ortak nokta Paris ti. Devrimci için kültür, bölge farkı önemsizdi. Paris hem romantizmin hem de soyut düşünceyi hayata üstün tutan ve bu yüzden gerektiğinde, giyotini devreye sokmaktan çekinmeyen ekollerin adresiydi.
    Ikliminde dün Descartes, Pascal, Balzac, Victor Hugo, Montesqieu, Foucault gibi dünyaya mal olmuş nice isimlerin yetiştiği Paris.
    1 ...
  17. 255.
  18. hiç de güzel olmayan bir şehir. Yani abartıldigi kadar olan bir şehir değil. Güzel yanlarına gölge tutan ise insanları. büyük bir sorun gerçekten.
    1 ...
  19. 254.
  20. fransa'nın başkenti olan bazı insanlar tarafından ütopikleştirilmiş bir şehir. gitmedim ama halkının züppe ve kaba olduğu gidenler tarafından sürekli söylenir durur. scarlett johansson'a bile kabalık yaptıysalar biz normal insanların hiç şansı yok orada:

    2 ...
  21. 253.
  22. batının diyarbakırıdır.
    böylede bir milliyetçiyimdir arkadaş. moda olmuş memlekette gidip eyfel kulesinin altında fotoğraf çekip profile eklemek. paris ne ki lan tamam modern şehir, her türlü mimari akımdan nasibini almış, eşsiz binalara sahip ama az buçuk kendi ülkemize de sahip çıkalım. sağa sola beton döküp, eyfelin altında foto çekmek ne amına koyyim... gel diyarbakırda 4 ayaklı minarenin dibinden çak flaşı elin gavuru görsün mimarlık bilimi nasıl dört ayak üstüne kalkmış. ama yok minarenin boyu 25 metre sen yanına bina yapmaya izin vermişsin 35 metre tabi parise güzel dersin.
    1 ...
  23. 252.
  24. paris'i sevmeniz için gitmemiş olmanız gerekmektedir. özellikle tek ya da en fazla iki kişiyle giden kişiler tarafından sevilmez. siyahi kardeşlerimizin sizi soymadan bırakmadığı, labirent şeklindeki metrosunda '' götümüzü kesecekler '' hissini yaşatmadan bırakmadığı abartılmış şehir. pariste bir gece filmiyle hayallerimi süsleyen ama hostel filmi anıları yaşatan bu şehri kötü anılarıyla unutmayacağım.
    1 ...
  25. 251.
  26. Cok şükür hayallerimin arasinda orayi gormek hic olmadi belki bigun para olur ama ben sirf eyfel kulesinin onunde foto cektirip sosyal medyada paylasmak icon parise gitmeyecegim zaten avrupra gezileri biraz popüler geliyor mistik havasi olan sehirleri tercih edecegim.
    1 ...
  27. 250.
  28. 249.
  29. fransanin baskenti. degil avrupanin, dunyanin en guzel sehirlerindendir. asiklar sehridir. sanattir aslinda bu sehir...
    2 ...
  30. 248.
  31. Lale Belkıs'tan Paris

    1 ...
  32. 247.
  33. Mitolojik karakter.
    Priamos ile Hekabe'nin, Aleksandros adıyla da anılan küçük oğulları. Paris'in doğumunda bir tanrısal alamet belirdi. Annesi henüz onu karnında taşıdığı ve doğurmak üzere olduğu bir sırada, rüyasında bir meşale dünyaya getirdiğini ve bu meşalenin Troya kalesini ateşe verdiğini gördü. Priamos, Arisbe adında bir başla kadından dünyaya gelmiş olan oğlu Aisakos'a, ona doğacak çocuğun Troya'nın mahvına sebep olacağını söyledi ve dolayısıyla, doğar doğmaz onu yok etmesini salık verdi. Ama, Hekabe, bu çocuğu öldürmek yerine ida dağına bıraktırdı. Paris, kendisini bulan çobanlar tarafından büyütüldü. Çobanlar, ona Aleksandros (Koruyan Adam ya da Korunan Adam) adını verdiler, çünkü Paris dağda ölmemiş, bulunup alındığına göre "korunmuş"tu. değişik bir varyanta göre, Paris, Priamos'un uşaklarından Agelaos tarafındani kralın emriyle dağa terk edildi. Bir ayı beş gün boyunca gelip dağda çocuğu besledi. Bu sürenin sonunda, Agelaos çocuğu hala yaşar bulunca, onu aldı ve büyüttü. Paris büyüdüğünde son derece yakışıklı ve son derece yiğit bir delikanlı oldu. Hırsızlara karşı sürüleri koruyordu. Bu nedenle ona, Aleksandros lakabı verildi.

    Bir başka efsanede ise bir kahine kanan Priamos'un Hekabe'nin şehre felaket getireceğini rüyasında gördüğü çocuğun, kendi oğlu olmayıp,Killa'nın oğlu Mounippos olduğunu zannederek onu öldürttüğü anlatılır.

    Ne var ki, Paris Troya'ya geri döndü ve kendini şu şekilde tanıttı: Bir gün, priamos'un uşakları, Paris'in çobanlık ettiği sürüden onun çok sevdiği bir boğayı almaya geldiler. Boğa, Priamos'un küçük yaşta öldüğü sanılan ve Paris'ten başkası olmayan oğlunun anısına düzenlenecek olan cenaze töreni oyunlarında ödül olarak konulacaktı. Bunu öğrenen Paris, uşakların peşisıra şehre geldi. Bu oyunlara katılıp çok sevdiği hayvanını geri almayı aklına koymuştu. Gerçekten de, Paris, bütün yarışmalarda, kendisinin kim olduğunu bilmeyen öz kardeşlerine karşı galip geldi.

    Buna çok kızan bir kardeşi, Deiphobos, kılıcını çekip onun üstüne yürüdü; niyeti onu öldürmekti. Bunun üzerine, Paris, Zeus tapınağına sığındı. Kahinlik yeteneğine sahip kızkardeşi Kassandra, o zaman Paris'i tanıdı. Priamos da, ölmüş olduğunu sandığı oğluna yeniden kavuşmanın mutluluğu içinde, onu bağrına bastı ve kraliyet sarayında ait olduğu yere oturttu. Başka bazı tradisyonlarda, Paris'in Kassandra tarafından mucizevi bir şekilde tanınmasından söz edilmez. Dağa bırakıldığı sırada üzerinde bulunan giysileri de yanında getirmiş olan Paris, hiç zahmet çekmeden kimliğini kanıtlar.

    Paris efsanesinin ikinci bölümü, Troya savaşına yol açan yargılama bölümüdür. Tanrılar, Thetis ile Peleus'un düğünü için toplandıklarında, Eris (Nifak), aralarına bir altın elma atarak, bunun üç tanrıçadan en güzeline verileceğini söyledi.Bu üç tanrıça: Athena, Hera ve Aphrodite idi. itiraz sesleri yükseldi; üç tanrıça arasında seçim yapmak işini kimse üstlenmek istemiyordu. Bunun üzerine, Zeus, Hermes'i, Hera, Athena ve Aphrodite'yi ida dağına götürmekle görevlendirdi. Orada, Paris davayı hükme bağlayacaktı. Paris, tanrıçaların geldiğini görünce korkuya kapıldı ve kaçmaya davrandı. Ama, Hermes, korkulacak bir şey olmadığına onu inandırdı ve durumu açıklayarak, Zeus'un iradesi namına, hakimlik etmesini emretti. Bunun üzerine, üç tanrıça birbiri ardınca Paris'in karşısında kendi güzelliklerinin savunmasını yaptılar. Herbiri, kendi lehine karar verdiği takdirde onu koruması altına alacağına ve ona bazı özel lütuflarda bulunacağına dair vaatte bulundu. Hera, ona bütün Asya imparatorluğunu sağlamayı taahhüt etti. Athena, ona bilgelik ve gireceği bütün savaşlarda zafer vaat etti. Aphrodite ise, sadece, ona Spartalı Helene'nin aşkını vaat etmekle yetindi. Paris, üç tanrıçadan en güzelinin Aphrodite olduğuna karar verdi.

    Şairler bu temayı büyük bir zevkle işlemişlerdir. Heykeltraşlar ve ressamlar da öyle. Paris, bir orman dekoru içinde, çoban kıyafetiyle, bir pınarın başında tasvir ediliyordu. Kimi şüpheci mitograflar, bazen, Paris'in bu işte, güzelliklerini kanıtlamak isteyen üç köylü kızın oyununa geldiğini, ya da dağda sürülerini tek başına güderken bütün bunları hayal etmiş olduğunu ileri sürmüşlerdir.

    Tanrıçaların gelişinden ve yargılama olayından önce, Paris, ida'da Oinone adında bir nympha'yı seviyordu. Aphrodite, ona Helene'nin - kadınların en güzelinin aşkını vaat edince, Paris Oinone'yi terk edip Sparta'nın yolunu tuttu. Bir tradisyona göre, bu yolculuk sırasında Aineias, bizzat Aphrodite'den aldığı talimat üzerine ona yoldaşlık ediyordu. Helenos ve Kassandra bu maceranın encamını önceden haber verdilerse de inanan olmadı. Aineias ile Paris, Peloponisos'a vardıkları zaman, Helene'nin erkek kardeşleri olan Dioskourlar tarafından karşılanarak , Menelaos'un yanına götürüldüler. Menelaos,onları konukseverce karşıladı ve Helene ile tanıştırdı. Menelaos, Katreus'un cenaze töreni için Girit'e çağrılmış olduğundan giderken konuklarının ağırlanma işini Helene'ye tevdi ederek, Sparta'da kalmak istedikleri sürece onları ağırlamasını tembihledi. Çok geçmeden, Paris, Helene'nin gönlünü fethetti; onu hediyelere boğdu. Bu başarısında,çevresindeki doğu debdebesinin ve koruyucusu Aphrodite'nin gücüyle büsbütün artan yakışıklılığının da yardımı oldu. Helene, onunla elbirliği etti; toplayabildiği kadar hazine toplayarak ve dokuz yaşındaki kızı Hermione'yi de geride bırakarak, bir gece Paris'le birlikte kaçtı.

    Paris, Troya'ya döndüğünde, Kassandra'nın karamsar kehanetlerine rağmen, Priamos ve bütün kral ailesi tarafından çok iyi karşılandı.

    Troya savaşı sırasında, Paris'in oynadığı rol , hiç de parlak değildir. ilyada'nın başında, Yunanlılar'la Troyalılar, anlaşmazlığın, Paris'le Menelaos arasında teke tek bir dövüşle giderilmesi konusunda anlaşırlar. Paris, yenilir ve ancak onu kalın bir buluta sarıp gizleyen Aphrodite'nin koruması sayesinde kurtulur. Az sonra, çarpışmalar yeniden başlar.

    Daha sonra, Hektor, savaş hattında yer almayan Paris', Helene'nin yanında buldu ve ona savaşa katılmasını emretti. Paris emre uydu ve Menesthios'u öldürdü. Diomedes, Makhaon ve Eurypylos'u yaraladı ve Yunanlıların müstahkem ordugahına yapılan saldırıya katıldı; Eukhenor'u ve arkasından da Deiokos'u öldürdü.

    ilyada, Paris'i bazen ağır silahlarla (zırh, kalkan, mızrak ve kılıç) donanmış olarak gösterir. Ama, çoğu zaman, o, okçu olarak geçer. Nitekim, Akhilleus'un ölümünde de okçu olarak rol oynar.

    Akhilleus'un ölümü, Paris efsanesinin, onun kendi ölümünden önce son büyük bölümüdür. Hektor, ölürken, Akhilleus'un ölümünü de önceden bildirir. Akhilleus, Memnon'u öldürdükten sonra, Troyalılar'ı şehir duvarına kadar geri çekilmeye zorladığı sırada, Paris onu yaralanabilir tek yeri olan topuğundan vurarak durdurdu. Ancak, ok gerçi Paris tarafından atılmıştı, ama ona havada yolunu gösteren Apollon'du. Bir başka versiyonda da, aslında okçunun Paris olmayıp, onun görüntüsüne bürünmüş olan Apollon olduğu söylenir. Nihayet daha sonraları, Akhilleus ile Polyksene'nin aşı epizotu geliştiği sıralar, genç kızın aşkı uğruna Yunanlılar'a ihanet etmeye ve Troyalıların safında savaşmaya hazırlanan kahramanın, Paris tarafından, Thymbra Apollonu tapınağında pusuya düşürülüp öldürüldüğü ileri sürülür. Söylendiğine göre Paris, Apollon heykelinin arkasına gizlenmişti. Bu suretle, düşmanının (Akhilleus) Paris ve Apollon tarafından birlikte öldürüleceğini söyleyerekölen Hektor'un, bu kehanetleri gerçekleşmiş oluyordu.

    Paris, Philoktetes'in attığı bir okla kasığından vurularak öldü. Öldürücü bir yara alan kahraman, muharebe meydanının dışına taşındı. Paris, o durumda hastalıkları iyileştirme yeteneğine sahip olan Oinone'den, Philoktetes'in oklarına sürülmüş olan zehire karşı bir ilaç istetti. Ama, Oinone, kendisini terk etmiş olan insana yardım etmeyi reddetti;daha sonra, ona acıyıp bunu kabul ettiyse de , artık çok ge olmuştu.

    (Mitoloji Sözlüğü, Peter Grimal)
    1 ...
  34. 246.
  35. 245.
  36. 8.sınıfta arkadaşlara yazın halamın yanına paris'e gittim diye yalan atmıştım. hocada sınıfa girince bu kulağına gitti ulan böyle rezillik olmaz dediğimdir.hayır niye gittim diyorsun pezevenk bizim matematikçide daha önce gitmiş siz siz olun yalan söylemeyin.

    16.loui bilmem nesinide gördün mü

    eifel kulesinin ne tarafında kalıyor hocam ?

    sınıf tabi hala bakıyor vay amk biz mahallede takılalım hocayla adam paris muhabbeti yapsın gibisinden.

    hoca başka bir şey soruyor

    parfümleri ve şarapları çok kaliteli hocam(bi filmden duymuştum amk)

    e peki nereye gittin oğlum sen pariste

    cafe de lamou hocam(at yalanı sikiyim)
    1 ...
  37. 244.
  38. Istanbul'dan sikayet eden insanlarin paris'I ballandirarak anlatmasi cok ironiktir. Paris'in kalabaligi sikisikligi istanbul'dan beter olup eiffel'den baska bir sey goremeyen insanlara yaziktir. Oysa iki blok otede madame tousone ve madame louvre muzeleri vardir.
    2 ...
  39. 243.
  40. toparlayamamışlar bu şehri. adı var başka bir şey yok. eiffeli görücem diye buraya giden dangalaktır.

    2. kez tabi. ehehe.
    3 ...
  41. 242.
  42. Metrosuna kaçak binilebilir. Böyle böyle günde en az 5 euro kar edip eyfel civarında panini yersiniz negzel. Paris'e gittim ben onu duyuruyorum şimdi bu entry ile. Hotel de ville güzel sis kebap güzel rozbif güzel. Ben istiyor yine gelmek.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük