paris

entry416 galeri149 video4
    66.
  1. avrupanin baskenti, lord of the rings filmindeki sehir tasvirlerinin bence esinlenildigi sehir..benzer heykeller,benzer tarihi yapilar, ayni ruh..zaman sanki durmus cafede, laptop'unla internete giren adami da gormesen..
    turkiyede parisi ancak andiran bir sokak var; nisantasi..ya da ancak bir semt; alsancak.. ve ikisi de ne kadar meshur olmus.. bir sehir ki, her sokagi nisantasi, her semti alsancak..her sokaginin kosesinde bir tarihi yapi, bir cafe, bir surpriz..napoleon'dan beri ayni eski evler, arabanin icat olmadigi zamanda yapilmis sokaklarda sikisan trafik.. brasserie ve bistro lar..her sokakta bir guzel cesme, bir tarihi heykel, ve ya kosede bir guzel cafe, icinde sik insanlar, guzel kizlar..her koseyi donunce baska bir surpriz ve yuzyillardir ayni tas sokaklar, diyorsunuz victor hugo da eugene delacroix da bu sokaklarda yurumus..
    yagmurlu gri hava..seine nehrine rengini veren.. tarihi evler ve dik siyah catilari..burasi dunyanin en buyuk acik hava muzesi mi?..
    metroyla her yere gidebilmek, hemen hemen her sokaga.. metro meger ne kadar da rahatlatirmis trafigi.. louvre muzesi'nde kaybolmak, st michel'de bira icmek, sacre-coeur'den manzarayi izlemek, notre dame'ın icinde mum yakmak, saint germain des pres'de turlamak, opera'nın onunde fotograf cekilmek, champs elysees'den arc de triomph'u izlemek, ve bu caddenin bu kadar kisa olduguna sasirmak..hele bir de fransızca biliyorsan tadindan yenmeyen sehirmis..
    bir sehir ki o bu kadar buyuk ve karısık olmasına ragmen gecenin 1'inde mini etekli sik kizlar bos sokaklarda rahatca yuruyebilsin; ne kadar uzak birakilmisiz megerse bu ozgurlukten, kibarliktan... garip gelmeye baslamis bunlar bile..
    ve geri donecegini bildigin bir ulken, bir vatanin olmasa ne anlami kalir paris'in, ne guzelligi olurdu avrupa'nin o zaman diye dusunmek..
    Ve mahvetmesek ne kadar daha guzel olurmus istanbul'umuz, izmir'imiz bu sehirden..
    2 ...
  2. 65.
  3. martha argerich'le mischa maisky'yi dinleme fırsatını yakaladım bir kac gün önce salle pleyel'inde. 90 euroya biletler satıldı son anda kapıda karaborsa. sansımıza, biri cıkıp birsey istemeden biletini veriverdi, izleyemeyecekmiş diye.

    gecen paris'teyim...
    1 ...
  4. 64.
  5. nazi ordulari'nin 14 haziran 1940 tarihinde ellerini kollarini sallayarak girip isgal ettikleri sehir. hemen akabinde de fransa teslim olmustur zaten. oysa ki fransizlar majino hatti'na cok guveniyorlardi. eh tepede bir komunist varsa majino degil cin seddi olsa dayanmazdi zaten.
    2 ...
  6. 63.
  7. dido'nun muhteşem bir slow parçası. white flag albümündendir. sözleri şöyledir:

    Coming back from Paris on the train
    I really didn't care if
    the journey took all day.
    Trying to turn the pages of my magazine
    while trying to keep a hold of your hand.
    And ordering a coffee
    that I wouldn't ever drink.
    Just to keep you and Paris on my mind,
    just to keep you and Paris on my mind.
    I didn't know it would be the last time,
    the last time I saw you...

    At Waterloo we went
    our separate ways.
    When I got in my cab
    I didn't turn and wave.
    Didn't go to work just went to bed.
    Trying to keep you and Paris on my mind,
    trying to keep you and Paris on my mind.
    I didn't know it would be the last time,
    the last time I saw you...

    I phoned your office this afternoon,
    they said they hadn't
    heard anything from you.
    It's been... seven days without a word.
    I have to keep you and Paris on my mind,
    I have to keep you and Paris on my mind.
    I didn't know it would be the last time,
    the last time I saw you...

    Going back to Paris on the train.
    Raining and without you
    it's... not the same.
    I have to do this journey one more time,
    just to keep you and Paris on my mind,
    just to keep you and Paris on my mind.
    I didn't know it would be the last time,
    the last time... I saw you...

    The last time... I saw you...
    The last time... I saw you...
    The last time... I saw you...
    1 ...
  8. 62.
  9. fransızların nekadar ihtişama duşkün olduklarının kanıtı olan şehirdir ,zira heryer devasa heykellerle ,meydanlarla doludur.
    bunun yanında unlu muzelerden luvre ve d'orsay da bu şehirdedir.
    1 ...
  10. 61.
  11. ünlü moda şehri. küresel etkisi bulunan bir şehir.
    1 ...
  12. 60.
  13. ismini yunan efsanelerinden almış olup, şehircilik kavramının layıkıyla somutlaştığı az sayıda yerleşim merkezinden biridir.
    1 ...
  14. 59.
  15. genç parti başkanı cem uzan'ın oğlunun adıdır.
    1 ...
  16. 58.
  17. Aleksandros dıye de adlandırılan, Yunan mitolojisinde Troya kralı Priamos ile Hekabe'nin oğlu.
    Paris'in doğumundan önce annesi Hekabe bir rüya görmüs; rüyasında bir alev topu doğurmuş ve bu alev topu bütün şehri sarmış. Rüya'yı iyiye yormayan anne babası, Paris doğduktan sonra onu ida şehrine bırakmıslar. Paris'i bir çoban yanına almıs ve egitmıs.
    2 ...
  18. 57.
  19. 56.
  20. güzel ve görülmesi gereken bi yerdir. ama ben paris in yanında bi de hiltonu görmeyi tercih ederim.
    zira paris mi yoksa paris hilton mu derseniz eğer; tercihim tabiki paris hiltondur.
    3 ...
  21. 55.
  22. shakespaerin romeo ve juletindeki bahsi geçen, juliet in bir nevi beşik kertmesi olan karakter.
    2 ...
  23. 54.
  24. afedersiniz işemek için yırtına yırtına umumi tuvalet aradığınız ve bulamayıp da bir cafeye girdiğinizde tuvaletlerin şifreli olduğunu ve o şifrenin de harcamanız sonucu size verilen fişte yazdığını görebileceğiniz, sokakları kirli ama bir o kadar da düzenli şehir.
    1 ...
  25. 53.
  26. truva filminde orlando bloomun canlandırdıgı karakter, sparta kralının oglu, helenin askı.
    1 ...
  27. 52.
  28. bakkalarında su bulamayacağınız, insanlara akşam 10'da nereden su bulabilirim diye sorduğunuzda "neden su arıyorsun ki, soda ya da bira iç" cevabı alabileceğiniz bir şehir. * *
    1 ...
  29. 51.
  30. gustavo eiffel tarafından yapılan eiffel kulesi ile ünlü şehir.
    1 ...
  31. 50.
  32. simetri hastası insanların kurduğu, yeni ulusal kütüphanesi 13 milyon euroya yapılan ve sömürgesindeki tüm ağaçları alıp burada harcayan adamların şehridir. ayşecik filmleri ile bizde süper bir şehirmiş gibi tanıtılmış olmasından dolayı çoğunlukla abartılan şehirdir.
    1 ...
  33. 49.
  34. genç parti başkanı cem uzan'ın oğlunun adıdır.
    1 ...
  35. 48.
  36. şahane bir metronun üzerine kurulmuş şehir.
    1 ...
  37. 47.
  38. sokak cadde isimleri değişmediği için 120 yıl önceki şehir rehberi ile gezilebilen, kanalizasyon sistemleri şehri caddelerinin aynı olarak tasarlanmış, (yani üstündeki caddenin ismini taşır ve cadde genişliği kadar geniştir. dar caddelerin altında dar kanal geniş caddelerin altında geniş kanal.) olan ışıklar şehridir.
    2 ...
  39. 46.
  40. ikinci dünya savaşı'nda hiçbir taş yıkılmasın, güzelliği bozulmasın diye nazilere teslim edilen şehir.
    1 ...
  41. 45.
  42. mina urgan, bir dinozorun gezilerinde 1937 yılındaki paris'ten; tatlı tatlı, benimle sohbet ederek bahsediyor, ben bir meraklı öğrenci edasıyla sayfaları gözlerim parlayarak çeviriyordum. :

    "sokakların akıl almaz canlılığı bir yana, bunların zeminini döşeyen malzeme bile hayret ve hayranlık duymama neden oldu: buna inanması güç ama; o sokaklar taşla, toprakla ya da betonla değil; düpedüz ahşap parkeyle döşenmişti. yani güzel bir evin salonunda yürürcesine geziniyordunuz o sokaklarda. bu dikdörtgen parçaları, pırıl pırıl çelikten yapılmış, avuç büyüklüğünde yuvarlak çivilerle birbirine raptedilmişti. biz, barbar türk öğrencilerin başlıca eğlencelerinden biri, kaşla göz arasında bu çivileri yerden söküp evimize götürmek; onları tersyüz edip kültablası olarak kullanmaktı. 1948'de paris'e üçüncü gidişimde, ahşap parkeler ortadan yok olmuş; paris sokakları zeminleri açısından avrupa'nın öteki büyük kentlerine benzemişti. bundan sonraki bölümde uzun uzun anlatacağım paris'e bir insana aşık olurcasına vuruldum."
    3 ...
  43. 44.
  44. Dunyanin en zeki kadin yazarlarindan birine 'the meaning of life' adli kitaba konmak uzere hayatin anlamini sorduklarinda verdigi cevaptir; 'hayatin anlami paris'tir ve de iyi bir erkek.ikisi bir arada tercihimdir.'
    1 ...
  45. 43.
  46. paris

    özellikle sarkozy'nin seçilmesinden sonra polis sirenlerinin hiç susmadığı şehir. önce olumsuz yanları:

    - şehir gerçekten çok pis. bana istanbul'u andırdı. diğer avrupa şehirlerinin pekçoğunun aksine insanlar sokaklara izmaritlerini ve çöplerini atarken çok rahat.
    - hırsızlık olayına şahit olmadım ama sık olduğunu zannediyorum, çünkü ufacık dükkanlarda bilr ile iri yarı korumalar sürekli nöbet bekliyor.
    - yemek çok pahalı. aslında her şey pahalı.
    - ırkçı değilim ama turist olduğunuz anlayan zenciler bileklik falan satmaya çalışıyorlar.
    - binaların dışı gibi içi de çok eski, bu nedenle genelde bakımsız ve rutubetli. çok para vererek kaldığınız oteller bile bu nedenle eski.
    - özellikle scooterlara dikkat etmek lazım mazallah ezilirsiniz.
    - turizmin boku çıkmış, kiliselerde bile üç kuruşluk mum 2 ile 5 euro arasında satılıyor. müze fiyatları da kol gibi.
    - hiç belli olmaz her an çılgın bir yağmura yakalanabilirsiniz

    olumlu tarafları
    - bu şehre romantik demeyen kör olsun.
    - özellikle her taraftaki anıtlar ve harika korunmuş mimari inanılmaz bir atmosfer katıyor.
    - alışveriş delileri için özel not her taraf mağaza, beni özellikle her köşe başını dönünce yok versace yok kıl yok tüy gibi acayip pahalı dükkanları görmek şaşırttı. daha da enteresan olan milyarlık ayakkabıların satıldığı bir dükkanın yanında 3-5 euroya çok rahat bişeyler alabilecek mağazalarda olması.
    - şehir 24 saat yaşıyor, her an dansçı gençlere, sokak sanatçılarına denk gelebilirsiniz
    - neden hoşlanırsanız hoşlanın bu şehirde onu garanti bulabilirsiniz.
    - eurodisney süper eğlenceli. ama her şey gibi o da öküz gibi pahalı. 44 euro bir bilet. oha

    tavsiyeler
    - otelinizin şehir yakınında örneğin gare st lazare tarafında olmasına özen gösterin böylece hayvansı taksi paraları ödemekten, ya da gece binilmemesi özellikle tavsiye edilen metroyu öğrenmeye çalışmaktan kurtulursunuz.
    - yemek masrafından biraz sıyırmak için sandwich dükkanlarını tercih edin. gerçi onda bile 2 kişi 13-15 eurodan aşağı kurtamazsınız.
    - bütün müzeleri gezicem diye bi hırsınız varsa, japonlar 3 günlük ya da bir haftalık müze bileti alıyorlar, aksi taktirde loure müzesi mesala 13 euro.
    - eyfel için en kötü saat 19:00a kadar sıraya gidin.
    - paris'te herşey sırayla, o yüzden sıra beklemeye alışın.
    - heryerde dağıtılan haritalardan bir tane bulun ve mutlaka kuzeyi güneyi neresi öğrenin aksi taktirde ( tabi denk gelirse çünkü fransız dan fazla turist var ) fransızlara sormak zorunda kalırsınız, bu da eğer ingilizcenize güvenerek geldiyseniz ve benim gibi fransızca bir kelime bile bilmiyorsanız size "fransızlar ingilizce konuşmuyor abi" atasözünün doğruluğunu gösterir.
    - sen nehri turlarına mutlaka katılın.
    2 ...
  47. 42.
© 2025 uludağ sözlük