18 ocak 1919'da ingiltere, fransa, italya, abd ve japonya'nın liderliğinde 32 devletin katılımıyla gerçekleştirilen konferanstır. 1. dünya savaşı sonrasında toprakların nasıl dağıtılacağı konusunda bazı anlaşmazlıklar vardı. dağıtılacak toprak olarak da tabii ki o dönemin en güçsüz devletlerinden biri olan osmanlı devleti'nin toprakları görülüyordu. savaş öncesinde yapılan gizli antlaşmalarda osmanlı devleti'nin topraklarının rusya'ya verilmesi kararlaştırılmıştı. bu antlaşmalara göre doğu anadolu, boğazlar ve trabzon çevresi rusya'ya verilecekti. ancak rusya savaştan çekilince toprakların yeniden paylaşılması gerekiyordu. konferansın ana devletleri olan ingiltere ve fransa da doğu trakya ve izmir çevresinin yunanistan'a verilmesini sağladılar. çünkü doğu akdeniz'de güçlü bir italya olmasını istemiyorlardı. bu yüzden o bölgede zayıf bir yunanistan'ı tercih ettiler. italya, o dönemde avrupa'da üvey evlat muamelesi görüyordu. bu konferansta italya'ya karşı olan tutum da italya ile itilaf devletleri arasındaki anlaşmazlığı başlatmıştı.
an itibariyle yıldönümü olan konferanstır. emperyalist devletler güzelim osmanlı imparatorluğunu paylaşmışlardır ama allaha çok şükür bu teoride kalmıştır.
32 tane devletin katıldığı konferans. akla bazı sorular getirmiştir.
o kadar sap nerede oturup konuşmuşlar acaba. insanlar nasıl bakmıştır bunlara.
masadan kalkarken de çayları ABD ye kitlemişler, eee öyle bünyende 200 tane holding barındırmayı bilirsin. öde bakalım.
1. dünya savaşı'nın resmen sona erdiği, wilson ilkelerine karşı manda ve himayecilik fikrinin ortaya çıktığı, milletler cemiyeti'nin kurulduğu konferanstır.
Osmanlı Devleti'nin parçalandığı masaya oturan devletlerin oturma şeklini gösteren bir görsel. Sevr Anlaşması'nda değil, işte bu masada, Paris (sözde) Barış Konferansı'nda 600 senelik kutlu, şanlı bir imparatorluğun parçalarına ayrılması kararlaştırıldı. Yunanlar bu masada tüm dünyaya şu kara propagandayı yapıyordu:
''Anadolu'da Türkler (özelikle ittihatçılar) bir Hristiyan katliamı yapacaklar. Onları korumak için derhal Anadolu'yu işgal etmemiz lazım. istanbul bir Yunan şehridir; Padişah ve Türkler, istanbul'dan çıkarılmalıdır. (...)''
ingiltere padişahın uzaklaştırılmasına karşı çıksa da kendisinden ispat isteyen devletlere ise Yunanlar, yalan katliam raporları sunuyorlardı. Fransa bu raporların sahte olduğunu biliyor ve Yunan işgaline soğuk bakıyordu... Bugün bile Yunan gençler, işte bu ucuz propagandaya inandırılmışlar ve bu sebeple Anadolu'daki işgallerini haklı buluyorlar.
işin tuhafı Yunanlar Anadolu'da işgale başladıklarında, vardıkları köylerde şu propagandayı da yaptılar:
''Bizim padişahla sorunumuz yok. Tek sorunumuz Kemalistlerle. Sizi Kemalistlerin zulmünden kurtarmak için buradayız.''
Oysa ortada sadece, bütün insanlık vasıflarını kaybetmiş bir Yunan zulmü, onun da ötesinde bir soykırım girişimi vardı ve dolayısıyla bu sözler kendi uyruğundakileri ilgilendiriyordu. Fransızların bundan da haberi vardı. Basın; Yunanların katliam propagandalarıyla ilgili tek bir fotoğraf bile veremedi fakat yine de bu propagandaya destek oldu ve özetle şöyle yazdı:
''Türkler, Yunanları krallar gibi karşıladılar.''
Paris Barış Konferansı'nda konuşulanlar, belki de yüzlerce makale ve kitaptan değerli. Çok basitçe bu konferansta konuşulanları, Amerika Dışişleri Bakanlığı tutanaklarında elinizle koymuş gibi bulabilirsiniz. Papers Relating to the Foreign Relations of the United States olarak nette aratmanız yeterli. Daha önce bu kaynaktan araştırma yapmış bazı araştırmacıların çalışmalarını da paylaşmıştım.