Hele yazsa, hele toplu taşım aracındaysa, hele hele araç hınca hınç kalabalık ve takip mesafesi hak getireyse, o minnak camlardan sıkıştıra tepiştire dışarı atmak yerinde bir hareket olur.
Mecbur muyuz, yok sandal ağacı mıdır, manolya mıdır, vanilya mıdır her ne zıkkımsa parfümünü pankreasımıza kadar solumaya?!
Hee söyle mecbur muyuz?!
bunlar egoist olup her bir boku bildiklerini sanan insanlardır ayrıca.tamam gidip almışsın güzeş güzel, para da bayılmışsın bir yığın ama bunlar insanları ilgilendirmez ki. nedne kullanırsın parfümü?ya teri bastırsın ve hoş koksun. o parfüm 2 sıkışta zaten seni bütün gün idare edecek. eeee niye sıkıyorsun o zaman bütün şişeyi?çünkü gerizakalısın bu kadar basit.
ayrıca bakınız
(bkz:
yüzü görülmeyecek derece makyaj yapan kadın)
(bkz: ağzını yaya yaya konuşan salak)
(bkz: konuşurken 50 kez ııhhh diyen özürlü)
(bkz: aynı bokun laciverti)
etrafta bolca görünen, görüldükçe kaçılıp uzaklaşılması gereken bir insan türü. bilhassa otobüs gibi bir toplu taşıma vasıtasının içinde bunun gibi bir tanesi varsa otobüstekiler için azap anları başlamış demektir.
çünkü yaptığı resmen saçma ve seviyesizce. herşeyden önce kimse bir başkasının rahatsız edici kokusunu duymak zorunda değil. ben mecbur muyum senin iğrenç kokuna katlanmaya? sinirlerim tepeme çıkıyor, alnımda damarlar şişiyor bu tipleri gördükçe. kullandığın şey ucuz dandik bir şey, bir de boşaltıyorsun tüm şişeyi üzerine sanki çok matah çok edepli bir hareket yapıyormuş gibi. milletten yediğin küfrün haddi hesabı, milletin senden tiksinmesinin belirlenebilen bir sınırı yok.
bir de çok iyi bi halt etmiş gibi ortada geziniyor bu tipler. şöyle ilahi bir güç olsa, toplasa götürse bunların topunu bir ıssız adaya, orada birbirlerinin kokularını katlanarak ömürlerini geçirseler keşke. şu dünya da bu zulümden kurtulsa.