efendim ilk önce parfüm reklamlarını incelemek gerekir. bu reklamların muhteviyatı hep karşı cinsin parfümü süren kişiye parfümü sürdüğü anda yoğun bir cinsel arzu duymasıdır ama insanların dikkatini celb etmeyen asıl konu, o parfümü süren hatun ya da er kişinin zaten taş be taş bir insan olmasıdır. yani parfüm falan bahane o eleman isterse hacı yağı sürsün hatun kişiler gene o elemanın üstüne atlayacaktır. (burada abarttım biraz galiba) neyse konumuza dönelim, bu reklamlar dolaylı yoldan bu muhteviyatlarıyla insanları büyük ölçüde kandırmaktadırlar ve sokaklarda parfüm şişesinin içine girip çıkmış eleman/hatun kişileri görmemize neden olmaktadırlar.
erkekler üzerinden ilerlersek, bizim masum ve cengaver eleman parfüm reklamlarında eleman kişinin parfümü sürmesiyle atlayan güzel yarıçıplak hatunları görünce hemen celalleniyor, ordan burdan para biriktirip alıyor parfümü. ilk gün normal denebilecek düzeyde sürerek çıkıyor sokağa, ama ne olsun? o sokakta hatunların duyduğu anda üzerine atlayıp, öpüp yalamaya başmalası gereken parfümüyle endam ederken, kimse bizim elemanı siklemiyor. bırak üzerine atlamayı dönüp bakmıyor bile. "herhalde parfümü az sürdüm" diyerek bir sonraki gübü bekliyor kararlı cengaver. bir sonraki gün parfüm sürme işini abartıp artık kesif bir koku haline gelene kadar yediriyor parfümü cildine, saçı başı da biraz düzeltip kendini sokaklara vuruyor. "bu sefer kesin, bugün birileri atlayacak üstüme" ümidiyle istiklal'in, bağdat caddesi'nin altını üstüne getiriyor. bir yukarı bir aşağı yürüyor ama gene bir bok olmayınca neye yanacağına karar veremiyor. "ulan parfüme o kadar para verdik, ona mı yansam; yoksa bir hatun bile bakmadı ona mı yansam" diye hayıflanıyor da hayıflanıyor. ardından gelsin çeşitli bunalımlar, depresif şarkı dinleme isteği, yalnızlık türküleri...
öyle böyle anlattım, diyeceğim odur ki; bu parfüm reklamları tamamen düzmecedir, bende hiçbir inandırıcılığı yoktur. sizler de inanmayınız, inanan enayileri uyarınız.