ilk önce yedek paraşüt denenir eğer oda açılmazsa abdest alınıp alınmaığı hızlı bir şekilde
hatırlanır hemen ardından sağa solda yakına paraşütünü açmamış serbest salınımına devam eden bir arkadaş var mı bakılır varsa gidip sümük gibi ona yapışılır bir paraşütü iki kişi kullanır muhtemelen kisininde kolu bacağı veya kaburgasında kırıklıklar oluşur ama ölmezler. ha arkadaşınız yoksa ve eğer siz wing suit yapmıyorsanız(wingsuit yapıyorsanız hala bir şansınız var) mümkün olduğunca şehirmerkezine yakın bir yerde ağaca girebilirsiniz
(yüzde 99 ölürsünüz ama yere çakılırsanız iç organlarınızın saçılma ihtimali var en azından temiz ölün(ha birde şahadet getirin))
ama wingsuit yapıyorsanız u manevrasıyla olabiliğince yavaşlayıp ağaca çakılırsanız
en azından yüzde 30-40a varan bir ihtimalle yaşarsınız.
(bkz: wingsuit)
yedek paraşüt denenir. o da açılmıyorsa "sende şans diye bir şey yokken ne diye paraşütle atlarsın ki diye kendine veryansın edilir. ardından bari şu ağacın üstüne düşşek, belki hayatta kalırız diye çaresizce dilekte bulunulur.
son sözlerdir.
iyi seçilmesi gerekir.
nasıl yaşarsan öyle ölürsün sözüne bakarak zaten hayatının bir düşüş içinde geçtiği anlaşılan insanın son sözleridir.
Uzun süren eğitimlerden sonra nihayet ilk atlayış günü gelmişti. Uçak havalanmadan önce komutan askerlere ;
"arkadaşlar hiç panik yapmayın, uçaktan atladıktan sonra ilk önce paraşütün ana kolunu çekin, açılmazsa korkmayın sakin bir şekilde yedek paraşütün kolunu çekin, oda açılmazsa bilin ki aşağıda ambulans bekliyor olacaktır" der ve uçak havalanır.
bir iki üç derken sıra Temele gelir.Temel büyük bir heyecanla birinci kolu çeker.... paraşüt açılmaz. ikinci kolu çeker....yine açılmaz ve Temel aşağı doğru hızla süzülürken, "Allah bilir aşağıda ambulans da yoktur " der.