devlet okullarında okuyanların özel okulda okuyanları aşağılamak amacıyla söyledikleri meşhur saldırı şeklidir.
ilköğretim ve lisede özel okula gönderilmek ailelerin tercihidir. paranız varsa orda okursunuz. kapitalist düzene ne kadar söverseniz sövün paranız varsa siz de gidersiniz. çünkü şartları üst seviyedir ve eğitiminden tutun, sosyal aktivitelerine kadar size güzel imkanlar sunar. keşke devlet okullarımızda bunları sağlıyor olsa. neyse bu başka bir konu.
üniversitelere gelince ki asıl sorun burda başlar zaten. devlet üniversitesini kazanmak büyük bir marifet değil. ortalama zekaya sahip ve düzenli çalışarak kazanamayacak kimse yoktur. o yüzden devlet okullarında okuyanlar kendilerini ülke kurtarmış gibi hissetmekten vazgeçmeli. öss denen abudik bir sınavı geçmekle zeka seviyeniz belirlenmiyor. özel üniversitelere gelince artık sadece parayla girilen okullar olmaktan çıkmıştır. çok iyi bölümlere çok iyi puanlarla öğrenci almaktadır. evet "baba parası yiyen" formatına uygun insanlar vardır ama bunu bütün özel okul öğrencilerine yüklemek büyük haksızlık olur.
şu ayrımı bilmek gerekiyor. nasıl ki devlet okulunda "boş" kişiler olabiliyorsa, özel okullarda da kendini geliştirmek için çabalayan ve bunun için emek veren kişiler vardır. onların tek dezavatanjı hep birileri tarafından burjuva, baba parası ile bir yerlere gelen olarak görülmektir.
parası ile kendini üstün görenlerden nefret etmişimdir hep. maddi durumu daha kötü olduğu için, daha iyi maddi durumda olan biri karşısında kendini ezik görenden ise daha çok nefret etmişimdir. bundan kurtulmak gerek. özel üniversitelerde parası ile değil, zekasıyla, çalışmasıyla, emeğiyle, babasının veya bir başkasının desteği olmadan "kendi" olabilmek için çabalayan çok insan var. onlar parayla bu kadar içiçe olmuşken, çevreleri hep belli bir standartın üstündeyken, parayı hayatlarının merkezinde görmekten uzak kalmışlardır. inanın özel üniversitelerde böyle insanlar var. bu kadar yapay bir çevrede bulunup, hala doğal kalabildikleri için takdir edilmeliler, tenkit değil.
isyandır. lisede bütün gün yatıp, iki soru çözüp, kız, eğlence peşinde dolaşan, sonra da özel üniversitelere giren zengin züppelerine isyandır. zira fakir ya da orta halli öğrencilerin tek yolu çoook ders çalışmaktır. zenginler de basar parayı, tıbba bile girer.
bu vakıf üniversiteleri dediğiniz şeylerde, öğrenciye okulu uzattırmak için ne gelirse yapar adamlar. evet belki bölüme girerken bir adaletsizlik oluyordur ama, bu hayatın her alanında olmaktadır. senin araban vardır, bir yere ulaşman daha kolaydır. başkası otobüse biner. ne yani paran olacak, ama başkaları otobüse biniyor diye araba mı almayacaksın? bazı bölümler vardır, dandiriktir. bu konuda haklı olabilirsiniz. ama her bölüm için aynı şey geçerli değildir. öğrencileri gerektiğinde gayet iyi kastırırlar.
türk-kürt, alevi-sünni, ateist-dinci, fenerbahçe-galatasaray, kaşar-namuslu gibi tartışmalarından sonra okuduğumda beni çok da şaşırtmayan yargı. kimler oltaya gelecek diye atılan bir yemde denilebilir.
meselenin mutfağından sesleniyorum. kişide uygun kumaş yoksa parayla da olsa adım attıramazsınız. özel okulla sadece çocuğunuzun arkadaş çevresini belli bir standarda kavuşturmuş olursunuz. ha bu iyi sonuşlar mı verir, kötü sonuçlar mı verir bunu da zaman gösterir. bir de bu başlık babam da diyerek parçası olduğu bütünü hafife almıştır. babalar paranın adının geçmediği dönemlerde kendi gerçeklerini aşarak harikalar yaratmışlardır zaten.
-parayla babam da okur necati.
-deden?
-o okuyamaz parayla ama yazar.
-enişten nasıl bu konuda?
-çok zeki, zehir gibi zeka var ama okumuyor, çok haylaz. sanayiye vericem, bari meslek edinsin.
-haklısın.
-sen de.
öncelike ya bu insanların kafası ters çalışıyor ya da benim demek istiyorum. yani okuduğunuzu algılamaktan da mı acizsiniz.
başlık ne diyor kardeşim. ilk önce bir oku. şu başlığı algılayamayan adam öss de birinci olsa farketmez. başlıkta para ile babam da okur diyor değil mi? yani para verenlerin daha kolay okuduğu paralı adamın sanki parasını bastırıp diploma satın aldığını söylüyor.
vakıf üniversitelerinin kapısının önünden geçen bir adam bu durumun zaten böyle olmadığını bilir. bilkent de, tobb da ve başka pek çok üniversitede hem paranı verirsin hem de dersler hayvan gibi zordur adamın götünden kan alırlar.
şimdi adam öss de çok çalışmıştır öteki daha az çalışmıştır ve aynı diplomayı alacaklar diyeceksiniz. bu tamamen ayrı bir tartışma konusu. zira adamın istediği kadar parası olsun kafası çalışmıyorsa o üniversiteyi bitiremez. öss derece yapıp odtü ye girip hazırlıkta 2 sene kalıp okuldan atılarak siktirolup giden binlerce öğrenci var. abartmıyorum. bana inanmayan gitsin odtü hazırlık hocalarına sorsun.
türkiye de türkiye yi geçtim dünyada zaten adelet diye bir şey yok ki? odtü yü kazaman ama zengin olmayan orta halli bir devlet memurunun çocuğunu düşünelim. o doğuda 10 kardeşten biri olan götünde donu olmayan çocuk ile eşit şartlarda mı hazırlanıyor. o doğudaki ilkokulu zor bitiren sonra çalışmak zorunda kalan çocuk odtü yü kazanan çocuğa sen baba parası ile hazırlandın senin gibi olsam babam da kazanır odtü yü dese kim ne diyecek ?
ayrıca öss de inekleyerek üniversite kazanan bazı bünyelerin sandığı gibi günlerce uykusuz kalarak sürekli inekleyerek bitirilen üniversiteden hayır gelmez. öyle mezun olan adamdan da bir bok olmaz. ben üniversitede hayvan gibi inekledim ortalama kastım işde yükselemiyorum boşuna demeyin. üniversite demek farklı bir hayat farklı bir kültür demektir. üniversite ders demek değildir. hayata bakış açınız, insan ilişkileriniz, düşünce tarzınız kısace her şeyiniz değişir. siz sadece ineklerseniz sadece teknik bilginiz gelişir ve sizden de bir bok olmaz. ondan sonra hayat adaletsiz diye bağırırsınız.
türkiye koşullarında tam tersini düşünmek ahmaklıkdır. Ekmeğin aslanın miğdesinden kıçına kaçtığı bu devirde en önemli şey bir üniversite okuyarak çehreni genişletmek ve akabinde daha avantajlı bir şekilde uygun bir işe başvurmak.Eğer aile imkanları sağlayabiliyorsa kesinlikle okunmalıdır. Zira artık devir imkan devri ve özel üniversitelerin imkanları devlet üniversitelerinden daha iyi..
Ayrıca unutulmamalıdır ki bir çok vakıf üniversitesinin genel öğrenci profilini orta gelirli aileler oluşturmaktadır. Bu insanlar kıçlarını sıkarak " aman çocuğum okusun " diye uğraşmaktadır. tabi istisnalar vardır. ama herkes de taşak kebabı yapmamaktadır.
çok doğru bir cümledir. öss de ilk 1000'e girip, odtü tercih edip yaz okulu parasını zor çıkaran insanlar varken ** 20000'e yakın bi sıralama çıkarıp bilkentte aynı mühendisliğe giren öğrenci milyarlar döküp gezip tozarken harcadığı dersini kurtarabilmektedir. bu mudur adalet?
son derece geçerli bir söylem. hemen hemen aynı puan alan iki kişiden birinin parası varsa şayet, vakıf üniversiteleri alternatifine sahip. diğerinin ise tercihi sadece devlet üniversiteleridir. vakıf üniversiteleri'nin burslu puanları dışında çoğunun puanlarının yerlerde süründüğünü görürsünüz.
iş hayatına atıldığınızda daha iyi kavranacak söz. gördüğüm ve bildiğim kadarıyla ki bu bir genellemedir; devlet okulunda ders çalışmaktan ödev yetiştirmek için uğraşıp haftalarca uykusuz kalan yurdum öğrencisi baba parasıyla özel okula gidip bütün gününü makyaj, erkekler, kadınlar, son model arabalarla değerlendiren öğrenciden çok daha donanımlı ve bilgili mezun olmaktadır. ne var ki bir çok sektörde bunun farkına varabilecek idareci konumunda insan yok. o yüzden baba parasıyla okuyup birilerinin torpiliyle sizin sahip olmanız gereken işi elinizden alan insanlara kızmayın. balık baştan kokar ne de olsa.
okumak istediği bölüme girmek için önüne koyulan alakasız sınava ilgi göstermedi diye öğrencinin yediği laftır.zaten psikoloji okumak isteyen bir insanın da türkçedeki ulama kuralını bilmesi gerekmektedir yada bunun gibi alakasız kuralları.
bu arada"parayla babam da okur" diyen kişiler her üni. dışında geçirdiği senesi için ayrı bir dersaneye yazılır
bu dersaneler zaten babasınındır ve bu arkadaş bedava gidiyordur değil mi ?
bilgi varsa azim varsa burs da vardır ama 358 puan * alan iki gençten babasının parası olanı, parayı bastırıp koç üniversitesinde ekonomi okuyabilirken, azimli ve bilgili arkadaşımız bu puanla para vermeden aynı bölüme girememektedir.
maddiyatın, bilgiden öne geçtiği zamandır.
geçenlerde duydum artık parası bol olan tabiri caizse 'babası para sıçan' gençlerimiz, öss sınavında barajı geçmek için kursa gidiyorlarmış, ne de olsa babamın parasıyla okurum diye..
bu zihniyetin oluşmasına sebep olan ebeveynler de hata arıyorum ben.
-oğlum naptın bugün ?
-okuldan kaçtım, bilardoya gittim, eğlendim geldim.
-söyle bakalım barajı geçebiliyor mu puanların?
-az kaldı geçmesine baba.
-ha tamam oğlum barajı geç, gerisini boşver.
-ehehe haklısın baba.
