adı üstünde çocuktur. her gün parasını biriktirip en alasından dondurma alabileceğini düşünürse daha o yaşlarda harçlığından arttırarak ileride otomobil olmasa bile motorsiklet alabilecegini de düşünür. lakin çocuktur işte, şimdi olsun ister, hemen olsun ister, "neden olmasın?" der!
ulan aslında en güzelini yiyen çocuktur. hatta evde meyve sularını gazozları çinko taslara koyup dondurup kendi meybuzunu kendi yapabilecek kapasiteye sahip çocuktur.aslında hepimizin bilinçaltında bu çocuk yatmaktadır.
sütlüsü olurdu bir de bunun hesapta. süt bunun neresinde bilmem ama, beyazı pek bir hoş olurdu. sırtında mini bir soğutturgaç taşıyan abi işini iyi bilirdi. ya okul önlerine gelir, ya da mahalle maçlarını izliyormuş gibi yapardı. eğer birkaç arkadaş da varsa maçı izleyen, bu abi de olunca iyice stadyum atmosferi oluşuverir, daha bi gaza gelinirdi.
gol olduktan sonra değil, yaklaşık 1 dakika kadar süren devre arasında ''buuuuz gibi dondurmaaa'' diye bağırırdı. maçın sonlarına doğru iddiaya girilmemişse eğer, '' olm dondurmasına oynuyoduk di mi lan? '' geyikleri dönerdi.
algida'nın o kışkırtan buzdolabına gidince daha bir üşüyen çocukların vazgeçilmeziydi bu meybuz. ne güzel lan işte renkli renkli. heba etme çocum sen paralarını. baban çok zor kazanıyor zaten, kıymetini bil, idareli harca. hadi yavrum, hadi evladım..
ileride magnum yiyecek kadar parası olduğunda "bir zamanlar meybuz yiyen fakir ama gururlu bi çocuk vardı" diye bir cümle sarfetmesi muhtemel çocuktur. devamı "unutmadım o günleri, unutmadım uleyn meybuzdan aşınan dilimin yaralarını" şeklinde olacak magnum yiyen çocukların kızgın kumlardan serin sulara atlayışına nasıl da özendiğini falan anlatacaktır.