şöyle bir gerçeğim var ki, parasız olduğumda daha çok eğleniyorum. yakın arkadaşlarla gün geliyor elimizde parayla ne yapsak diye geziniyoruz. o gün o para bitiyor, kahkahaları durdurabilene aşk olsun.
"Bedava yaşıyoruz, bedava; / Hava bedava, bulut bedava; / Dere tepe bedava; / Yağmur çamur bedava; / Otomobillerin dışı, / Sinamaların kapısı, / Camekânlar bedava; / Peynir ekmek değil ama / Acı su bedava; / Kelle fiyatına hürriyet, / Esirlik bedava; / Bedava yaşıyoruz, bedava."
gün batımını izleyebilirsiniz.
sahilde bisiklete binebilirsiniz.
acıkırsanız marketlerde ki promosyon ürünleri yiyebilirsiniz.
bir yere mi gitmek istiyorsunuz otostop çekebilirsiniz.
uykuda rüya görmektir tabikide ,gerçek hayatta parayla ulaşacağımız herhangi birşeyi rüyada ücretsiz, yani beleşe sahip oluyoruz. güzel yanı hayal gibi soyut değil ona dokunup onu hissedebiliyorsun. kötü yanı ise ne görmek istediğinizi kontrol edememenizdir.
Paranın mutluluk getirmediğinin söylendiği Herkes tarafından duyulmuştur.
fakat bunu diyen Derviş acaba kaçıncı yüzyılda yaşamıştır? Ya günümüzde yaşasaydı da yine böyle mi der yoksa?
Neyse, Orasını karıştırmadan düşünerek akla gelen şeyleri sıralamaya başlayayım.
Benim için bunlar: düşünmek, doğayla içiçe olmak, hayvanlar - özellikle kediler- , insanlar - bazı insanlar, bazen insanlar- , hayal kurmak ( aslında bu da düşünmeye dahil mi! ) , Güneş'in doğuşuna denk gelmek , yıldızları ve ayı görmek, çalışmak - ama sıkılmadan- ve yıkanmak ve uyumak.
Çok uzun yazdım bilerek, nasılsa okumayacaksınız. Pehhh...
Sevdigim cocugu bi seylerle ugrasip ayni zamanda bana bi seyler anlatirken izlemek. Hem konusuyo diye bakmis sayiliyosunuz aslinda ne anlattigini dinlemeden icinizden "allam ya cok tatli ay arkasini dondu oha lan kaslara bak omuzlardaki oys popoya bakma bakma (bakti)" diye konusmak.
Sonra ne anlattim en son ne dedim derse sicarsiniz gerci. Bedava lan oyle izliyon canli kanli.