Otobüsten son derece agresif, karamsar, yüzündeki sıkıntılı ifadeyle indi. O durağa doğru gelirken, ben durağın içerisindeki reklam panosuna yaslanmış onu kesiyordum göz ucuyla. Etrafa boş bakışlar atarak, püff ledi durağa geldiğinde, gözlerindeki soruları fark edebiliyordum, sessizliğini ne zaman bozacak diye düşünürken;
- abi, kiptaş konutları nerde kalıyor burda?
+ burdan biraz uzak, yukarıda kalıyor bayağı..
- ordan geçtiğini söylediler geçmiyormuş!
+ nerden geliyorsun sen canım kardeşim?
- ikitelli'den
+ e iyi gelmişsin, ordan kiptaşa direk otobüs yok zaten. Burdan minibüse bin önünde indirir.
- anladım... Yürüyerek gidilir mi oraya?
+ yol paran yok dimi ?
- (biraz mahçup) nerden anladın..?
An itibarı ile cadde'den karşıya durağa doğru ilerleyen aile durağa varmıştı.. Üç çocuk iki erişkin kız anne ve babadan oluşan koloni durağa gelince reklam panosunun arkasına geçtim,
Elimi cebime attım ve içimden "şanlı piç" diyerek 10 tl çıkardım. Şanslıydı çünkü cidden cebimde bozuk yoktu hiç, dönüş parasınıda çıkarmıştı yani.. Döndüm tekrar, yanaşıp polarının cebine iliştirdim parayı arkasından, kısa bi bakış attı, gülümsedim.. Sonra hiç bakmadım bir daha.
Otobüsüm geldi ve hemen bindim otobüse..
Şimdi aklımda tek bi cümle var o genç bakımsız kardeşimden, gözleri yerde mahçup bi şekilde sorduğu soru;
- nerden anladın ?
ben sana ''Ben yıllarca beden eğitimi dersinden nefret ettim'' deseydim, beni anlamayacaktın canım kardeşim..
O yüzden boş ver..
boyasız, eski bir ayakkabı.
Rengi soluk pantolon.
Yakası kirli, kırışık ve demode bir ceket ( muhtemelen başkasının eskisidir ve bedene oturmaz.)
tedirgin hareketler... boş bakışlar.
Herkes birşeyler yerken ben tokum ya da geç yedim gibi bahanelerle yemek harcamasından kaçınmak.
Bir ortamda sürpriz bir şekilde Aidat, bağış vs toplandığında muhalefet olup arıza çıkartmak.
Arızalı arabaya inatla binmek.
Edit madde; objektif, iyiniyetli ve içten yazılmış bir entry eksilemek!!
Gençler anlayın adamın halinden ve üstüne gitmeyin... Hatta yardımcı olun mümkünse.. Unutmayın düşmez kalkmaz bir Allah!
sürekli aynı kıyafetleri giymek, ucuz mekanlarda takılmak, istediği bir şeyi almadan önce on kere düşünmek, yürünecek kadar mesafeleri yürümek daha uzun olanda otobüse binmek, genelde birini arayacak kadar kontör bulunduramamak, faturaları her zaman geç ödemek, devlet hastanesinden başka bir yere gidememek, reçeteye yazilan ilaçları çok sonra almak parasiz insanı belli eden detaylardır. peki tüm bunlar varken ve türkiye nin hatta dünyanın inanılmaz çoğunluğu parasiz durumdayken bundan kim utanmali parasiz insan mi yoksa onu böyle yaşamaya itenler mi?
ya uzun ya kısa kesim pantolon, asla tam değildir. yemek yerken sağa sola kayan gözler, kafadan yemek hesabı yapar... bir ellilikten sonra her daim bir otuzluk bira söyler asla çerez almaz... buluşmalara romanlardan alınmış karışık çiçekle gider ama belli olmasında diye de etrafını ciltle sarın der... cepteki para sınırlı olduğu için yer yer el cebe gider. ve her daim ortam da yol parasını kenara ayırır kalanları hep dostlarla harcamaya meyillidir... bizzatihi tecrübedir..
genel olarak paralı insanların sanki her işin doğrusunu o biliyormuş gibi her konuda çok fazla sesleri çıkar. parasız kişilerde ise bu oran daha düşüktür. biliyorsa konuşur, bilmediği konulara çok fazla giremez.