ebeveynleri tarafından 1 aylık geçimini sağlayacak kadar verilmiş olan parayı savurganlıkla tüketmiş öğrencidir.
hiçbir anne baba çocuğunu parasız bırakmayacağı gibi ona kendi doğru hesaplamaları ile gerekli meblağı sağlamasına rağmen sigara, alkol, cafe harcamaları vs. gibi gereksiz giderleri abartarak elindeki tüm parasını tükettiği için
anne babasına sesini çıkaramayan sorumsuz evlattır kanımca.
ek iş yapan binlerce üniversiteli gençten biri olmak istemesi güzeldir. kendisine iyi bir hayat tecrübesi olacak ve ebeveynlerini daha iyi anlamasını sağlayacaktır.
Allah yardımcısı olsundur.
pişman öğrencidir. sorgulayan öğrencidir. bu parayı ne zaman, nerde, kimle, nasıl harcadığını uzun uzun sorgular ve sonunda da büyük bir pişmanlık duyar. diğer ay bu kadar harcamayacağım diye kendine söz verir lakin bu söz genelde tutulmaz.
" az olan çabuk biter " lafını uydurmama sebep olan öğrencidir .
değişik bestelere de yol açabilir bu parasız kalma olayı ;
yer : izmir inciraltı öğrenci yurdu .
üç yakın arkadaş parasızlığın limitindeyizdir , iki kişinin hesabına o gün bir miktar para gelecektir , hepimizin gitmesi için yeterli paramız olmadığından aramızdan seçilen bir kişi , inciraltından üçyol' a gidecek ve para çekip gelecektir .
kura çekilir ve şanssız arkadaş o kadar yolu aşıp para çekmeye gider . diğer iki kişi ise yurdun giriş kapısında beklemeye başlar , ancak para çekmeye giden arkadaşın gelmesi geciktikçe bir endişe alır başını gider .
ya paraları alıp içmeye gittiyse ; ya gelmezse ; gibi saçma düşünceler belirmeye başlar akıllarda .
son olarak kara tren gecikir belki hiç gelmez yerine ...öt veren gecikir belki hiç gelmez denilerek (melodili) yurdun kapısında sefilce beklenmeye devam edilir .
ne mi oldu ? geldi lan gelmez olurmu ( insan psikolojisi işte )
o öğrencidir ki, benim gibi parasız kalmış, ama aç kalmamıştır. gidip kızılayın kapısını aşındırmıştır. kansızlık yapmamıştır, kanını kızılaya ücretsiz vermiştir karşılığında top kek ve meyve suyunu kapmıştır. hatta rica etmiştir bir tanede fazla top kek almıştır. parasızlık onun için, yemek yemeye engel olmamış bedeninden bir parçayla karnını doyurmuştur.kanını içmiştir desek yeridir. işte öğrenci budur. allah allah. tutmayın beni.
şehirden uzak bir kampüste okuyan ve oraya ulaşmak için 15-20 kilometre yolu cebinde parası olmadığı için sicim gibi yağan yağmurun altinda yürümek zorunda kalan bahtsız bedevi öğrenci arkadaş için tam bir felaket olan durumdur. efendim üniversitede okunmaktadır ve aileden gelecek parayı çekmek için daha önceden kendsinden borç alınan arkadaşla birlikte şehre inilir. iş bankasına gidilir ve "adıma havale gelecedi de" denilir. bankacı kız " evet gelmiş 10 milyon lira var hesapta " diye karşılık verir. lan ne 10 milyon lirası ben 20 milyon istemiştim. bankacı kız " cebimden mi vereyim arkadaşım" diye çıkışır. çaresiz 10 milyonlira çekilir. fakat arkadaştan zaten 10 milyon lira borç alınmıştır daha evvel. vicdansız arkadaş paramın hepsini ver diye tutturur. o sinirle 10 milyon lira verilir ve hain arkadaş oracıkta sırra kadem basar. cepte sadece bir bilet vardır. üniversiteye giden tramvay yerine o sinirle yanlış tramvaya binilir ve 15 kilometrelik kalan yol yaya olarak yağmur altında yürünür. çok berbat hastalanılır, yataklara sığmaz olunur.
bu arada 10 lira 1998 yılının parası olup, bir marlboro 75.000 lira olduğu düşünülürse hesabınızı varın siz yapın.