her ne kadar psikolojiyle alakalı değil dense de aslında psikolojiden beslenir. tüm insanların içinde gizeme karşı bir merak vardır, ölüm korkusu mevcuttur işte parapsikoloji bunu bilir ve ruhtan dem vurarak sizi etkiler. ruhsal gelişimden bahseder veya ölüm karşısında aciz olan bizlere doğa üstü güçler bahşederek ölümü bizim gözümüzde küçümser. asla laboratuvar içinde deneyler yapamazsınız bu yüzden bir bilim değildir, parapsikoloyijle ilğilenenler onun bir bilim dalı olduğundan ısrar ederler ama ne üniversitelerde çalışmaları vardır nede bölümü, nede labları. anlatıları yalnızca söylentilerden ibarettir.
parapsikoloji kesinlikler gereklidir çünkü ölüm korkusunu azaltır, ruhun varlığındaki ısrarıyla kişileri rahatlatır. avrupa'da azalan dini inançların yerini, ne tam olarak din ne de tam olarak bir bilim olan parapsikoloji almıştır.
duyusal süreçten bağımsız olarak nesneleri ve olaylarını algıladıklarını öne sürenlerin ilgi alanı. ilgi alanı diyorum çünkü bu bir bilim değildir. nasıl ki astronominin sırtından geçinen bir astroloji var ise, psikolojinin sırtından geçinen bir parapsikoloji vardır. bunlar; başkalarınca bilinmeyen şeyleri bildiklerini, gelecekten haber aldıklarını, ruh çağırabildiklerini, cisimleri hareket ettirebildiklerini falan iddia ederler. böylelerine uygulayacağınız en basit test, kapalı iskambil kâğıtlarının önyüzlerinde ne olduğunu bilmelerini istemenizdir. ayrıca sizi şöyle alalım:
parapsikoloji, duyular-dışı algılama, psikokinezi, ölümden sonra yaşam gibi konulara ilişkin olan, paranormal (normal-dışı, normal-ötesi) olduğu düşünülen olayların deneysel yöntem yoluyla çok "disiplin"li (çok yöntemli) etüdüdür. parapsikologlar tarafından, telepati, durugörü gibi paranormal yetenekleri, psikokinezi fenomenini ve diğer çeşitli psişik fenomenleri konu alan bir araştırma alanı olarak görülür. ortodoks psikoloji bilimi tarafından, kapsam dışı ya da açıklanamaz kabul edilir.
parapsikolojik deneyler prekognisyon ve telekinezinin varlığını test etmek için rastgele sayı üreteçleri kullanmayı, duyular-dışı algılamayı test etmek için ganzfeld uyarımının , durugörü ile kullanışlı casusluk bilgisi elde edilip edilemeyeceğini incelemek için birleşmiş devletler hükümeti ile anlaşmalı olarak yürütülen araştırma denemelerini içerir. bu deneylerin sonuçları bazı parapsikologlar tarafından psişik yeteneklerin varlığının bir göstergesi olarak değerlendirilir.
buna rağmen, bilimsel çevreler bu psişik yeteneklerin varlığının kanıtlanmadığı konusunda fikir birliği içindedir. eleştirmenler görünen deneysel başarıların aslında yöntemsel kusurlardan oluşabileceğini kanıtlamışlardır. parapsikolojinin bilim olarak değerlendirilmesine itiraz edilmektedir. birçok bilimci, parapsikologların bir yüzyıldan daha fazla süreden beri psişik yetenelere dair hiçbir kesin kanıt sunamamalarına rağmen hala bu tip yetenekleri doğal olayları açıklamakta kullandıklarından parapsikolojiyi "sözde bilim" olarak görür.
terim yunanca'da ötesinde anlamına gelen para sözcüğünün, ruhbilim anlamında kullanılan psikoloji terimine eklenmesiyle elde edilmiş olup, ilk kez 1889'da alman psikolog max dessoir tarafından kullanılmıştır. günümüzde parapsikologlar bu paranormal fenomenleri ifade etmek üzere, bu tür olayların herhangi bir düzenek kullanılmaksızın meydana geldiğini vurgulamak amacıyla psi terimini kullanmaktadırlar. yunan alfabesinin 23. harfi olan psi'nin parapsikoloji terminolojisinde bu amaçla kullanılmasının ya da seçilmesinin nedeni, yunanca'da ruh ve yaşam gücü anlamlarında kullanılan psikhe sözcüğünün baş harfi olmasıdır
Artık sözdebilim olmaktan çıksa dediğimdir. Eleştireni çoktur. Rhine'dan sonra eskisi gibi olamamıştır. Freud'un "hayata bir daha gelseydim kesinlike parapsikoloji ile ilgilenirdim." böyle bir sözü vardı sanırım...
Eski bir kız arkadaşımın ayrılık bahanesiydi lan bu. insan " benden daha iyilerine layıksın" olmadı "ben seni haketmiyorum" o da olmadı "artık sevmiyorum" der lan.
"Senden korkuyorum" nedir ki. Aştılar olum bunlar kendilerini.
Parapsikoloji, klinik bulgularla ölçümlenebilen psişik fenomenlerin dışında kalan alan üzerinde araştırma yapan bir bilim dalıdır.
Günümüz Parapsikolojisi, modern psikoloji ve modern tıbbın verileriyle, doğu bilgeliğinin verileri arasında köprü oluşturan bağımsız bir bilim dalıdır.
Bizler, dünya beşeri olarak; genellikle fizik yapımız üzerinde durmuş, ruhsal yanımızı tamamen göz ardı etmişizdir. Oysa biyolojik yapıda ortaya çıkan her türlü aksaklık, bugüne kadar göz ardı ettiğimiz ruhsal yapıdan gelmektedir.
insan, Ruh ve Madde ikilisinden oluşmuş bir yapıdır. O halde bireyi incelerken, ruhsal yanını da dikkate almak zorundayız. Yüzyıllar boyu gelişen bilim, sadece madde dünyasının uygulamalarını, etkilerini ve özelliklerini incelemekle yetinip, bireyin içsel yapısından sürekli kaçtı. Fakat son 50 yılda bilimin kısırlığı anlaşıldı ve içe dönülmeye başlandı.
işte bu yeni anlayışla yapılan araştırmalar ve deneyler, evrende fizik, kimya ve biyolojinin ortaya koyduğundan başka ilke ve yasaların varlığını da göstermiştir.
Bizler, dışımızdan gelen bilgilerin algılanmasında, yalnızca beş duyumuzun araç olduğu fikrine kendimizi alıştırmışızdır. Eğer bu anlayışı günlük, basit yaşam içerisinde değerlendirirsek doğrudur. Fakat bazı koşullarda bu yeterli olmamaktadır. Yani, bazı algılarımızı başka duyumuzla da yaptığımız oluyor. işte, son yıllarda kuşkulandığımız bu duyumuzun varlığını, bilim kanıtlamış bulunuyor. Bu, 'altıncı duyu' dediğimiz olgudur.
Dış dünyayı algılarken; bilerek ya da bilmeyerek, zaman zaman beş duyumuzdan farklı bir duyumuzu da kullanıyoruz.
işte, herhangi bir organla çalışmayan, bilinen duyulardan farklı ve insanın dış dünyayı algılama yeteneğine kısaca, Duyular Dışı idrak (DDi) ya da Duyular Dışı Algılama (DDA) diyoruz.
Ancak halk arasında bunların tümüne, "altıncı duyu" demek, adet olmuştur. Bugün bu olguyu, "parapsikoloji" adı altında incelemekteyiz. “parapsikoloji” sözcüğü, (para: yanında, ötesinde, psychische: ruh anlamına gelmektedir) Oesterreich tarafından ortaya konmuştur. Ancak, bazı bilgile göre de, Dr.Rhine'nın hem D.D.i terimini, hem de "parapsikoloji" deyimi ortaya koyduğu söylenmektedir.
Prof.Rhine, 1930'larda başlamak üzere; A.B.D.'de Duke Üniversitesi'nde parapsikoloji okutmuştur. Parapsikoloji, klasik Psikolojinin sınırları ötesinde fenomenleri inceleyen bir araştırma dalıdır.
California'daki J.F.Kennedy Üniversitesi'nin parapsikoloji bölümünün tanımına göre: Parapsikoloji, tüm canlılar ve bunların çevresi arasındaki belirli etkilerin, bilimsel olarak incelenmesidir.
Bu alanda yapılan çalışmalarda hemen herkeste 6-7 ve daha fazla duyuların varlığını ortaya koymuştur. Fakat bunların varlığından pek az kimsenin haberi vardır.
D.D.i' nin doğasında hem kendiliğindenlik, hem de beklenmediklik vardır. Farkında olsak da olmasak da, doğuştan getirdiğimiz bu yetenek, hayvanlarda da bizde de vardır.
Bunlardan:
- Telepati
- Durugörü
- Duruişiti - ipnoz
- Psikometri
- Psikokinezi / Telekinezi
- Derma Optik Algılama
- Radyestezi
- Beşeri Aura
- Medyumluk
- Ruhsal Şifa
- Obsesyon
- Beşeri Aura
- Neştersiz ameliyatlar
- Ekminezi
- Nazar
- Poltergeist (eşyaların hareketleri / tekinsizlik)
gibi bazılarını, bundan sonraki yazılarımızda sizlere sunmaya çalışacağız.
Şurası muhakkak ki, günümüzün maddeci bilimi, parapsikolojiye fizik ötesini de bilimsel bir açıklama getirememektedir. Bakış açısı, olaylara yaklaşım anlayışı değişmediği sürece de, bunu başarabileceğini pek sanmıyoruz. Elimizdeki bilgilerle açıklayamadıklarımızı inkâr etmek ya da dudak büküp geçmek, gerçekte bilimselliğe de ters düşen bir tutum olmaktadır. Ancak gerçek anlamda özgür düşünceli, bilginin sonsuzluğuna inanan kimselerin yapması gereken; geçmişe dönerek, o zamanın olaylarını, o zaman olağan dışı kabul edilen olayları inceleyerek bir fikre varmaktır.
T.Edison elektrik ampulünü bulduğunda bütün uzmanlar kendisiyle alay etmişlerdi.
Prof. A.Bickerton, aya gitmeyi sersemce bir fikir olarak niteliyordu. Clarke bile, 1947 yılında; dünya insanın Ay' a ayak basması için en erken tarihi, 1978 olarak vermişti.
Ünlü fızikçi Lord Rutterfor, atom enerjisinden yararlanabileceğimizi söyleyen kişilerle alay etmişti.
Galile, Dünya'nın Güneş çevresinde döndüğünü söylemesi üzerine, engizisyon mahkemesinde yargılanmıştı.
Şu sözlere de bakalım:
- Radyonun geleceği yok. (Lord Kevin - iskoçyalı fizik bilgini)
- Artık yeni hiçbir şey yok. icat edilebilecek her şey icat edildi. (C.H.Duell Amerikan patent dairesi başkanı)
- Atlar her zaman kullanılacaktır, otomobil ise ancak geçici bir moda olabilir. (Henry Ford'un kredi talebi üzerine otomotiv sektörünün geleceği üzerine ekspertiz veren bir banka müdürü)
- Uçaklar hoş oyuncaklar, ama askeri değerleri yok. (Mareşal F.Foch, 1.Dünya savaşında Fransız Orduları Başkomutanı)
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Beşerin yapısında, her nedense, yeniliklere karşı bir tepki, bir tedirginlik vardır.
Tüm bunlara karşın, ingiltere'de ilk Ruhsal (Psişik) Araştırma Derneği kuruldu. Daha sonra Fransa, Amerika ve dünyanın çeşitli yerlerinde bu tür derneklerin kurulduğunu görmekteyiz. Bugün Rusya'da pek çok üniversitede Parapsikoloji bölümleri bulunmakta olup, bu konuda A.B.D.'nin daha ileride olduğu belirtilmektedir.
Halen, Dünya'nın pek çok ülkesinde D.D.i. ile ilgili araştırmalarını sürdüren ve lisansüstü eğitim sunan pek çok üniversitenin, Parapsikoloji bölümü kürsüsü bulunmaktadır.
Bu bilim yuvalarında, bilimin ortaya çıkardığı en duyarlı cihazlarla, D.D.A. deneyleri, ölçümleri yapılmakta ve bunların hangi yasalara göre ortaya çıktığı araştırılmaktadır. Bu çalışmalara parapsikoloji içinde "psikotronik" çalışmalar da denilmektedir. Bu çalışmalar entelektüel bir merak konusu değil, kendi yapımızı bilmeye, tanımaya yönelik çalışmalardır.
Jacques Bergier'in "Gizli Parapsikoloji Savaşı" adlı eserinde, parapsikolojinin uluslararası değerinin ve geleceğinin ne kadar parlak olacağını, gerçek ile gerçeğin arkasındaki olayların önemini kesin çizgilerle vurguladığını görüyoruz.
O halde, ön yargılarımızı bir yana bırakıp, konuyu ciddiyetle araştırmalıyız. Ünlü bilimci Einstein; "Evrenin yaratıcısına olan inanç, bilimsel araştırmaların en asil, en itici gücüdür." demiştir.
Beşeriyet tarihinin en uzak çağlarından bu yana, bireyde bugün "olağandışı" olarak kabul etmek durumuna düştüğümüz bir takım yeteneklerin var olduğunu gösteren kanıtlar mevcuttur. Büyük bir potansiyel oluşturan bu yeteneklerin, bu güçlerin harekete geçirilmesi, tüm düşünce yapımızda bir devrim gerektirecektir. Fakat sonunda da, insan varlığına yepyeni ufuklar açılabilecektir. Bilim adamlarının günümüzde olağanüstü diye nitelendirdikleri söz konusu yeteneklere gösterdikleri büyük ilgi, bunun kanıtıdır (Akupunktur, Bioenerji, şifacılık v.b. gibi).
Olağandışı olayların bilimsel araştırması, A.B.D. 'li bilimci Joseph B.Rhine'la başladı denilebilir. 1920'li yıllarda konuya merak saran Rhine, ömrünün büyük bölümünü, yetenekli kişiler üzerinde yaptığı araştırmalara verdi. Böylelikle, yeni bir bilim dalı olan Parapsikoloji kurulmuş oldu. A.B.D. Bilimler Akademisini Parapsikoloji'yi tanımasıyla, bu yeni bilim dalı hak ettiği yeri almış oldu. Bu şekilde, Rhine'ı eleştiren bilim adamları da, daha sonra yanılmış oldukları açıkladılar.
New York'lu bir bilim adamı olan Hans Halzer, "Bilim sadece, tanınmış, güvenilir araçlarla bilginin toplanmasıdır." diyor. Bununla beraber, araçlar zamanla değişebilir. Geçmişin güvenilir aracı, zamanımızda güvenirliğini yitirmiş olabilir. Ya da gelecekte güvenirliği yitirebilecek olabilir. Bunun tersine, geçmişte kullanılmayan araç ve yöntemler bugün kullanılabilir. Yani, bilimi; yerinden oynamaz, şekli değişmez bir duvar gibi kabul ederek, bu duvara yaslanıp rahatlığı aramak, gerçeğe ters düşer.
Her şey bir değişim halinde olduğu gibi, bilim de bir değişim halindedir. Bu konuda Batı ve Doğu'nun bakış açılarını dile getirmek gerekirse; Batı dış dünyayı, Doğu ise insanın iç dünyası incelemiştir. Kısaca, Batı analizci, Doğu sentezci olmuştur. Batı, olayları ufak parçalara ayırarak incelemeyi ilke edinmiştir. Örneğin: insan bedeninde belli bir miktar su, hidrojen, oksije karbon ve başka elementler bulunduğunu saptamıştır. Bu ilginç görünebilir ancak bu maddeleri bir araya yığmakla insan elde edilemez. Önemli olan, bu maddeler arasındaki ilişki, bağlantı ve örgütlenmedir. Önemli olan, bu parçalardan çok, bunların nasıl olup da bu bütünlüğü oluşturduğudur.
işte Doğu bunu incelemiş, yani bütünleşmeyi ele almıştır. Özetle şöyle söylenebilir: Parapsikoloji alanına giren tüm olayların psikolojik değil, psişik olduğu bir gerçektir. Yani bunlar, beden dışı, ruhsal bir güce, yeteneğe dayanmaktadır.
Parapsikoloji genelde normaldışı,bilimin yasalarına göre açıklanamayan olaylarla uğraşır. Bu olaylar, Lochness canavarından UFO'lara (bilinmeyen uçan nesnelere), astrolojik tahminlere ve hayaletlere kadar geniş bir çeşitlilik gösterirler. Parapsikoloji teriminin ayrıca, oldukça sınırlanmış da olsa, dört ana olguya gönderme yapacak şekilde bir genel uygulanışı vardır. Bunlar:
1) Telepati, uzak bir yerdeki başka bir kişi hakkında mantıksal düşünce ve bilinen duyuların katılımı olmaksızın bilgi edinme
2) Clairvoyance (durugörü), telepatiye benzer şekilde, ama kişiden daha çok bir nesne veya olay hakkında bilgi edinme;
3) Precognition (önceden bilme), bilgi edinmeye benzer bir durum, ama bilgi, birinin iki hafta sonra öleceği veya ileride bir kaza olacağı gibi, yalnızca gelecekte varolacaktır;
4) Psikokinezis, insan zihninin, doğrudan doğruya arzulamayla, bir fiziksel gücün aracılığı olmaksızın başka bir kişi veya olay üzerindeki etkisi.
Daha fazlası için burdayım, uçmak mi istiyorsunuz ? Astral de ucuz ama güvenilir bir seyahat mı planliyorsunuz ? Deneyim mi elde etmek istiyorsunuz? Televizyonu uzaktan kumanda yerine kendiniz mi kontrol etmek istiyorsunuz? Yanınızda ki kişilerin düşüncelerini mi okumak istiyorsunuz?
Defolup gidin beni Kızdırmayin, oldu olacak Parmağınizdan da işemek istersiniz şimdi. Gidip ygs kasın, gel git oluyorsunuz bana. Sıç sanki peygamberlik ilan edecek.
hayatımdan azımsanmayacak kadar zaman çalan hürafeden başka bir şey olmayan sözde alt bilim dalı.
nlp denilen yarısından fazlası teoriksel safsatadan ibaret olan alt bilim dalının; pazarlama yöntemleri ile sertifika programına dönüşmüş hali...
p.s. türkiye'de adı duyulmuş parapsikoloji üstüne zaman ayırmış bedri ruhselman'ın torunu ile tesadüfen tanışmışlığım vardır. kendisi hayal dünyasında sanskritçe yazıları çeviriyordu.
Yurt dışında pek çok üniversitede artık kürsüsü olan ve bilimsel olarak incelemeler yapılan alan. Bi dönem ben de baya kafayı bozmuştum bununla. Sonra rüya gerçek, gece gündüz karıştırmaya başlayınca okumayı ve araştırmayı bırakmıştım.