izlememiz için bize filmin dvd'sini veren arkadaşın, 'filmi izledikten sonra bana pis küfür ediceksiniz olum, 15 gündür tek başıma mutfaga su almaya gidemiyorum laagnn ' diyip filme karşı bizi şartlandırdığı film.
sandım ki film bitecek, oturduğum koltuğa mıhlanacam. susasam annemi çağıracam. terlesem ölecem. gece yatağımda kapıya doğru baktığımda korkudan altıma sıçıp, kazık kadar boyuma bakmadan soluğu annemle babamın ortasında alıcam.
ne oldu??? ettik abi. film bitince pis küfür ettik biz. korkudan değil lakin şaşkınlıktan!
lan böyle film mi olur amına koyayım? bu muymuş dünyayı kasıp kavuran, milletin korkudan filmin yarısında sinemadan çıkıp gittiği film? bu muydu fragmanını izlediğim an kanımı donduran muhteşem yapım?
yeminle o imkanlar bende olsun her saniyesinde, her yerden "bööö", "cöööö" yapan samaralar, tavan arasında yaşayan kızgın cinler, hatun kıza aşık olan hayaletler temalı bi film çekerim millet fragmanını yarım bırakır be.
ulan sen koskoca cin'in ayak izini tavuğun ayak izi gibi yap, sonra da gel korkamızı bekle! olacak iş değil. eğer olsa idi kümesteki çilli kızdan korkmamız gerekmez miydi?
yalnız hatunun yataktan çekildiği sahnede benim de kanım çekildi yalan değil. çilli kızın beni yataktan çektiğini düşünemiyorum.
siz siz olun gece evde tek izlemeyin dediğim filmdir. zira benim gibi heybetli bi adam bile tuvalete işemeye gitme konusunda 45 dakika tereddüt yaşamıştır. lakin bazı eksiklikleri var mesela çift 20 küsür gün boyunca yemek yediklerini görmedim ben, sadece kahve içerken gördüm, seks desen zira cilveleşme bile olmadı, eve jimmy jib kurmadın ya be adam, kameranla dışarda da çekim yapabilirdin. o evde ben bile boğuldum sarı ışıktan kadın napsın! ayrıca hiç mi aile dostunuz, eşiniz, akrabanız yok çağırın beraber yemek yiyin, eğlenin. hem kızın kafasıda dağılmış olur biraz. neyse efenim sonuçta bizleri ürkütmeyi başarmıştır. detaylı bir yorumu için sizi linke alalım.
gece tek başınıza, ışığı kapatıp izliyosunuz. heycanlaniyosunuz kalbiniz yerinden cıkıcak gibi oluyor. neyse film bitiyo... zaten evden gaipten sesler de duyuyosunuz. ulan herşey normal gerilim düzeyinde tamam. ulan orospu cocugu köpek. arkama geçip neden havlıyosun. neden bağırıyosun. Nasıl korkuttun beni!? ölüyodum ulan yemin ederim... kalbim ağrıdı. su içtim geldim şimdi. Başım dönüyo. şaka mı yaptı bu köpek. sabah vurdum onun hıncını mı alıyo allah kahretsin... özür dilerim köpeğim. bi daha vurmiycam sana asla, rahat birak beni. öldürme beni lütfen. *
filmin girişinde, konuyu öğrendikten sonra; tamam dedim, güzel gerer bu insanı.. piiiii, nerde.. 2 saate yakın film; lakin toplasan 5 dakikası anca sağlamdır. iki kere kapı gıcırdadı, bir iki kere böööö dedi, kızı çekti, çocuk öldü.. bu kadar işte. son sahne zaten sadece nihayete erdi, korkutmadı..
not 1 : filmin en güzel sahnesi kızın yataktan çekilme sahnesi idi. harbi güzel yapmışlar..
not 2 : o nasıl bir kameradır, ne şarja taktılar; ne herhangi bir anda zönk diye şarjı bitti..
not 3 : kızın sevgilisi nasıl bir manyaktır öyle? arandı o arandı..
düşük bütçeli gerilim filmi. amerika'da önceleri yalnızca bir kaç salonda gösterim şansı bulabilmişti. ancak gelen tepkiler o kadar şahaneydi ki, filmi tüm amerika'da merak edilir hale getirdi. ve şu anda yaklaşık 120 milyon dolar gelir elde etmiş durumda. filmin maliyeti ise 30000 dolar. bu bir başarı hikayesidir aynı zamanda.
micah, malın önde gidenidir. resmen don kişot olmaya özendi lavuk. o olayların onda birine şahit olsam, arkama bakmadan kaçar giderim. yemişim böyle aşkın ızdırabını.
sinemada izleyip sıkılarak yarısında çıktığım, verdiğim paraya ve kaybettiğim vakte ah vah ettikten sonra, merakımı yenemeyip bari öteki yarısını internetten izleyeyim dediğim, karanlık odada tek başına seyredince korkudan üç buçuk attığım filmdir.
izlerken harcadığım zamana acıdığım film. film mi dedim? özür dilerim. film bile değil lan bu! bütün bir video boyunca 2 gram "activity" bekliyosun ancak katie midir ne haltsa ayağından sürüklendiği sahne dışında herhangi bir activity yok filmde. onu da ne adar activityden sayarsan artık. ufak bir ekipmanla, daha kaliteli bir versiyonunu ben 2 arkadaşımla yaparım iddia ediyorum. tamam zevk meselesi beğeneni yargılamak gibi bir hakkımız yok ama bunu beğenenin film kültüründen de şüphe ediyorum ben. bari "true story" falan yazsalarmış sonunda, en azından lan acaba dedirtirlerdi.
şimdi bu film tüm zamanların en korkunç filmi olarak ilan edilmeseydi, rastlantıya izlediğim bir iş olsaydı, beğenirdim büyük ihtimalli. yine beğendim aslında ama daha derli toplu, daha yorumsuz, daha somut anltılabilirdi bu hikaye. rec filmini ele alalım. aynı sekans paranormal activity dede var. tavan arası. rec de tavan arasından zombinin fırlaması ihtimali var, korkuyoruz ay acaba ne zaman çıkacak diye, paranormal activity ise bu sahneden önce 100 ayak sesi sekansı, 2 böğürme sekansı, 38 kapıdan ne oluyor diye bakma sekansı gibi sekanslarla sarmış. bişey görünmeyeceğini, bir hareket dahi olsa karaktere birşey yapmadığını biliyoruz, onun için son derece başarılı bir 40 dakikadan sonra üstte saydığım maddeleri sayısızca tekrar ettiği için etkisini yitiriyor film. tam heyecanlanıyorsunuz, sabah oluyor; karakterlerin gevezeliklerini izliyorsunuz, tam gece oluyor pat bir ayak sesi yine sabah olmuş 15 dakika geyik. kurgu dağınık, kaldı ki, topu topu 3 tane dehşet verici sahne diyebileceğimiz sahne izliyoruz bunların toplamı 5 dakika, film 95 dakika. ben sinema versiyonunu bilmem. yönetmenin kurgusunu izledim ki, asıl filmi efsaneleştiren kurgu buydu. lakin paranormal activity beni etkileyemedi, üstelik cinlerden, hayaletlerden feci tırsan beni. nedeni bir sahne örneğinde gizli; hayalet kapıyı kapatıyor içerden, çocuk kapıyı açmaya gidiyor ve yumruk sesleri gelen kapının ardında hiçbişey yok. hiçbişey olmayacağını biliyordum zaten, bu sahne filmin 85.dakikasında oluyor. 85 dakika boyunca aynı hiçbir yere bağlanmayan sahneleri izlediğim için nasılsa bişey olmayacak deyip oturuyorum. filmin en iyi sahnesi kızı yataktan çekme, buda 30 saniye sürüyor. ilginç bir deneme paranormal activity, başarılı bir pazarlama balonu olması yanında en müthiş yönünü finaliyle veriyor, final o kadar gerçekçi ve yerli yerindeki, filmi bir yerlere koyabiliyoruz. kısacası büyük beklentiye girmeden izleyin derim. 10/6
edit: yönetmen kurgusunun finalinden bahsediyorum!
ön yargıyla izlemeye başladım.dakikalar ilerledikçe korkudan koltuğun neresinde durmam gerektiğini bir türlü bilemedim.bu tarz filmleri sevenler kaçırmamalı.güzel bir film.
filmin başındaki yalnız başınıza izlemeyin uyarısına ve filmi bana veren ve izlemiş 2-3 kişinin kaç gündür yatamıyoruz laflarına kulak asmaksızın gecenin 3ünde, odamda, karanlıkta ve yalnız izlemeye koyulduğum ve sabahın 5i itibariyle odanın heryerini aydınlatıp, oda kapısını kitlememe sebep olmuş filmdir. karınızla, kızınızla, sevgilinizle asla izlemeyin beyler. ha bence kendinizle de izlemeyin. yanınızda birileri olsun ve mümkünse gündüz olsun. yarına bişeyim kalmaz biliyorum ama uzun süre etkisinde kalan insanlar mevcuttur. aman diyim.
elbette true story. yaziyor da ustelik filmde.
anlasiliyor ki, sinema versiyonu ile dvd/internet versiyonu farkli.
ilgilenenlere bir sorum var:
sinema versiyonunda, micah, yatak odasi kapisindan kameraya dogru ters havalanmis hizla geliyor. var mi boyle bir sahne?
-ya da-
sinema versiyonunun sonu nasil?
izlerken öyle inim inim altıma sıçmadığım için çoğunluğun verdiği 'abe biz altımıza sıçtık vallahi' yorumuna katılmıyor olsam da bütçesi, sınırlı mekan amatör oyunculuklara rağmen hasılatı, olayın gerçekten yaşanmış bir hikaye olması ve bence korkudan çok verdiği müthiş gerilim havasıyla izlenmesi gereken bir korku filmi. evet evet izleyin bu filmi kesinlikle.