abi su filmin neresinden korkuyorsunuz? diye sorulasi film. hic mi sizin evde bulasik kabindaki üst üste yigilmis tencereler devrilmiyor ? hic mi su sisesi citlamiyor, ya da hic mi gece televizyondan caat diye ses gelmiyor? abartmayin la.
(bkz: #12375759) numaralı entry'mde ilk filmle ilgili iyi şeyler yazmıştım. devam filmlerinin %90'ı gibi bu filmde sıçmıştır. ilk film sonrası sinemada izlemiştim bin pişmanım. izlemeyin, zamanınıza yazık.
türk halkı korkmak için illaki susam sokağından çıkma canavarlar görmek istediğinden bu filme gereken değeri vermemiştir. oysa olayların yaşanabilirliğinin daha mümkün olması bile seyretmeye değecek düzeydedir.
gece vakti, tek başıma izlediğim gayet ürkünç bir film. izlerken gerilim olacağını tahmin ettiğim bazı sahnelerde sesi sonuna kadar kısıp sahnenin geçmesini beklediğim oldu. birincisi kadar olmasa da başarılı olmuş. tavsiye ederim.
--spoiler--
ilki kadar başarılı bulduğum film. hatta ilkinden daha iyiydi de diyebilirim. ilk yarısı sıkıcı gibi gelse de böyle ne bileyim sanki gerçekten film değilmiş de birilerinin (ailenin) amatör çekimiymiş gibi sizi gerçeğe yaklaştırıyor. 2 yarısında ise başarılı bir kaç sahneyle ödünüzü kopartıyor.
özellikle herkesin bahsettiği mutfak sahnesi en hoplatıcı (korkutucu olması manasında yani!) sahneydi. bütün dolapların falan aniden yüksek gürültüyle açılması "ananı.." dedirtti. kristi'nin üç harfli tarafından çekilip dolaba kapatıldığı sahne de fena değildi. bu iki sahne dışında başka bir sahne aklıma gelmiyor. yani korkutucu olarak. sadece bu iki sahne beni yerimde kıpraştırdı.
filmin bir diğer güzel özelliği de daş molly ephraim (ali) ve ilk filmden tanıdığımız katie featherston. biri (kaite) fatmagül'ün suçu ne dizisindeki muko gibi koca memeleri ve final'DEki psikopatlığı ile diğeri ise (ali) filme kattığı gençlik ateşi ile (pussy hunt) ön plana çıkıyor.
evin küçük kahramanı da çok sevimliydi. cin herkesle başşak geçerken onunla oyun oynadı. yani ufaklık halinden memnundu. cinle kanka olmuş, daha ne olsun.
bir de evin babası vardı ki bu da her inli cinli film'DE yer alan "ben hiç bir şeye inanmam" karakteri kontenjanını dolduruyordu. tam bir kıl paçinoydu. o güney amerikalı kadını evden göndermekle hayatının hatasını yaptı! oh olsun öyle kırarlar işte boynunu. koca memeli keite'mize attığı yılın kazığı boynunda patladı!
sonuç olarak bence ilk filmden daha güzel. çünkü ev ahalisi daha kalabalık. ilk film'De bir dişi varken burada 3 dişi var. bir adet köpek ve bir adet sevimli ufaklık da eklenmiş. ilk filmle bu film arasındaki bağlantı da güzel sağlanmış. bunlar da filmin diğer artıları.
--spoiler--
(bkz: paranormal activity 3)
filmi eleştirirken ister istemez korku gibi subjektif bir duyguyu tartışıyoruz. "korktum, korkmadım." tartışması bu açıdan bana mantıklı gelmiyor. gerçekten büyük bir arkadaş grubuyla izlediğim filmde bazıları ikinci izleyişleri olmasına rağmen sahneye bakamadı, bazıları ise kadınların göğüsleri dışında izlenecek bir şey bulamadı. bu sebepten biraz bireysel geçmişinize dayanan bir korku filmi. evde tek başına kalamayan, her seste irkilen, mutfakta devrilen tabak çanaktan korkuyorsanız bu filmi size uyku yüzü göstertmeyebilir. ancak bunun dışında etkileyici bir kurgusu olmadığı için film büyük bir kitleyi içine alamıyor.
bir korku filmi elbette screamer' dan ibaret değildir. bu filmi gereksiz yere bağıran zombiler olmadığı için takdir ediyorum. ancak bir korku filminin olmazsa olmazı bana göre sağlam bir konudur. bir örnek vermem gerekirse; şu aradaki 7 farkın sorulduğu resimlerden birden zombi çıkınca herkes korkar. ancak bu korku asla sizi uykusuz bırakmaz, adrenalin deşarjınız bitince sakinleşip küfredersiniz. ancak sağlam anlatılan bir korku hikayesi size korkutur. çünkü burada olma ihtimaline göz önüne alırsınız.
kısacası bu filmi sevecek tek kitle maalesef evde yalnız kalamayanlar. onun dışında hiçbir grup bu saçma hikayeye inanıp filmden kormaz.