Bir de kar kış demeden her gün 3km yürüyüp, minibüs parasını cipse veren anneler vardır. Yokluğu sessizce yaşayıp çocuğunun bir tebessümüne verir bütün gücünü.
Bazen de bazı şeyleri söyleyemeyip hikayeler uydurmak zorunda kalır. Çocukken o hikayelere inanıp susarsınız. Bi zaman sonra da yüzleşirsiniz. Bilmediğiniz çocukluğunuzla.
Birde olupta saklayan o.ç ları vardır. Birde tüm kardeşlere para saçıp sonrada sana istememeyi erdem diye yutturmaya çalışanlar vardır. işte ben onların ta amk!
Öyle güçlüdür ki karşındaki insan(anne, baba), o cümleyi kuramaz da, yine de bir hal çaresine bakar seni üzmez. Çaresiz kalınca da, önümüzdeki ay alırız der. Çaresizliği o gün öğrenirsin. O gün büyürsün ve baba, ana olursun. O gün hayat sana şaka yapmaz.
90ların başında sansasyonel şeylerdi. Hakkakten statü belirtisiydi. Paramız yok oğlum cevabını duymana gerek yok isteyemiyorsun bile. Utanmasam şimdi alırım.
Kanaat etmek neresinden bakarsan bak uzun vadede iyidir.
Varlıktan dan diye yokluğa düşmüş, iki tarafı da görmüş bir çocuktum.
Bilip sahip olamamak daha mı zor, daha mı kolay ayırt edemedim hiçbir zaman.
ÖZEL okulda okurken zar zor okulu annemin son altınlarını satması ile bitirip lisede devlet okuluna geçiş yaptım.
Liseden beri de Köpek gibi çalıştım.
20 senedir de çok şükür bir gün kimseye muhtaç olmadım.
Evet, param olmadı bazen ama para kazanacak yollar buldum kendime, yoktan iş var ettim. Öyle böyle insan hayatta kalmayı öğreniyor.
Bazı şeyler içe işliyor, ama yaşadığım her şey bugüne gelmemde bir rol oynadığı için iyi ki olmuş.
Çocukken zengin değildik, ama bu cümleyi babamdan hiç duymadım belki ben 12 yaşındayken öldüğü, belki de hiç bir şey istememiş olduğumdan dolayıdır, ama bir çocuğun babasından hiç bir şey istememiş olması normal mi? O halde rahmetli babam her istediğimi almış, mekanı cennet olsun.
çok istemişsindir. her istediği olan veya her şeyi isteyen şımarık da değilsindir. hani ta yüreğinden gelmiş, kan akışın değişmiş, adrenalin yükselmiş, umut dolusundur. bıraksalar yudum reklamındaki gibi uçarsın. ben ki o demode çocuklar gibiydim. ayakkabısını ilk olarak evin içinde giyip sokağa öyle koşturan veya bayramlığı baş ucuna asılıp da uyuyan, defterleri kaplıklı ve kaplıklıdır ki o kitapları seneye başka öğrenciler de kullansın tıpkı kendisin de eğitimin yılının başında bir önceki dönemde okuyanın kitaplarını aldığı gibi.
çocuksun istersin. bilmezsin istersin. ve o söz gelir:
"paramız yok oğlum"
aslında bilirsin bu cevabı, duygusu en ızdıraplı. soluğun kesilir ama nefes almaya devam edersin. tüylerin diken diken olur. boğazına bir şey düğümlenir, söyleyemezsin. gözlerin dolar ama tutarsın gözyaşı kanalını.
yokluk başkadır. 1990'larda yok olanda yoktu. var olanı görme imkanı olmadığı için herkes eşit falan zannederdim. aslında çevremde benim gibi yokları oynayan çocuklarla doluymuş. misafirlikte veya yaz tatillerinde il dışından veya yurt dışından gelende, yani bir yabancıda anlıyorduk küçük dünyamızı. onu ezemediğimiz takdirde o kral biz köleydik. kapitalizm nedir desen bilmezdim ama yutkunuşlarımı anlatabilirimdim. her aferin hiçbir zaman 250bin(o zamanın parasıyla)etmiyordu.
bir şey istememeye alıştırıldığın için herkes ortaokulda cep telefonu sahibi olurken ben lisede zoraki telefon isteyen bir çocuktum.
şimdi pdflere döktüğüm makalelerde emeği de anlatabilirim, çocukların göz yaşını silmesini de bilirim gerek sevgiyle gerek paramla.
şimdi dünyayı biliyorum, kapitalizmi de anlatırım. nereyi tıklasam görüyorum ışıltılı hayatı. onlar kadar olmasa da param da var.
sürekli babasından bir şeyler isteyen küçük çocuğu avutmak için söylenen söz veyahut aldığı maaşla ancak geçinen emektar babanın oğluna söylediği iç burkan söz.
hüzün içeren bir cümledir. ebeveyn bir şey diyemez susar ve de çocuk anlayışlı ile ağlamaz veya bağırmaz kaderine teslim olursa tarifi olmayan burukluğun sembolüdür o an.
sadece baba cümlesi değildir aynı zamanda iki arkadaş arasında geçen bir diyologtur.
-abi yarın x'in konseri var gidelim mi?
-paramız yok olm ya
-boşver tv veriyor zaten öylesine söyledim.