Paralel evrene gittim yarım saat kadar kaldım. Kaldığım süre içerisinde görünmezdim yani ben dışardakileri görebiliyordum sadece. Neyse anlatiym hemen.
istanbuldaydım ama şehrin adı Konstantinopolis'ti. Taksim meydanının olduğu yerde büyük bir kilise vardı. Fransız ve yunan askerler vardı heryerde. Türkler başları öne eğik dolaşıyorlardı. 2 yaşlı amca gördüm parkta sohbet ediyorlardı. Gidip ne konuştuklarını dinleyim dedim.
Amca1: Ahh be ibrahim. Buralar eskiden hep bizimmiş.
Amca2: Sorma Mehmet keşke dedelerimiz karşı koysalarmış ülkeyi satmak yerine.
Amca1: Karşı koyacak olana izin vermemişlerki.
Amca2: Nasıl yani?
Amca1: ibrahim kardeşim. Mustafa adında bir komutan Samsun'a gitmiş orada halkı ayaklandırmaya çalışmış ama zamanın padişahı hemen bir bölük daha göndertip o komutanı şehit etmiş. Şimdi o padişahın kendi torunlarıda yok oldu gitti.
Amca2: Neyse gidelim bir namaz kılalım.
Amca1: Aman ibrahim yavaş konuş duymasın şu askerler. Şu kiliseye gitme zorunluluğu da çok dokunuyor canıma.
Amca2: Napalım karşı koyanlara ne yaptıklarını biliyorsun...
Amca1: Sahi senin kız ne yaptı en son izmirdeydi.
Amca2: Ne sen sor ne ben söyleyeyim. (Başını öne eğdi) En son şu yunan komutan metresi yapmıştı. Kapı dışarı etmiş şimdi.
Amca1: Peki torunun?
Amca2: Yorgo mu? iyi ne yapsın katolik okuluna devam ediyor.