Orospuya sen orospusun dedikten sonra orospunun sana verdiği tepkidir.
Kargaşa var. Her bünyede her beyinde. ve işin ilginci herkes konusunda haklı. Peki haksızlar kimler ?
Kimse kendini cehenneme yakın hissetmez. Şakayla söyler ama ciddi düşündüğünde hırsız değilim, tecavüzcü değilim, onca şerefsiz varken bana sıra gelmez diye düşünür. Peki gerçek bu mudur ?
mini etek giyenin amacı dikkat çekmemekse neden pantolon giymemiştir ? Dikkat çektiyse şikayeti niyedir ?
Bu konuda daha çok bayanların sınıfta kaldığı aşikardır.
Profesör, “bir kelime anlamıyla uyumlu ise ona otolojik, değilse hetereolojik denir,” dedi ve şu örneği verdi: “Dört harfli kelimeleri kısa kabul edersek, "kısa" kelimesinin kendisi de kısa olduğundan bu kelime otolojiktir, "uzun" kelimesinin kendisi uzun olmadığından bu kelime heterolojiktir. Aynı şekilde "üç" üç harfli olmadığından heterolojiktir, "dört" dört harfli olduğundan otolojiktir.” Bir öğrenci söz istedi: “Hocam, heterolojik kelimesinin kendisi heterolojik midir, yoksa otolojik mi?”
back to the future. adı paradox zaten. derken...aklıma geldi, crichton kongo adlı kitabında eğlenceli bir detaya imza atmıştı. (romandaki amy adındaki primat koko'dan esinlenilmiş bu arada herneyse..)
amy isimli primatımız işaret dilini öğreniyor hebele hübele. sıra geliyor zaman belirten kelimelerle çalışmaya. amy'nın yüzü kapıya dönük durumdayken "kapıdan içeri filanca kişi girecek" diyorlar. bizim ape abla hemen kafayı arkaya çeviyor, elemanlar şaşkın. ape de bakıyor bakıyor, boynu yamuk, gelen giden yok, haliyle atarlanıyor tabi. işin keyfi; amy için görebildiğinden dolayı önünde olanın geçmişi, göremediği için arkasında olanın geleceği ifade etmesi. bu eğlenceyi abimiz, primatların çocuk zekasına sahip olmalarından yola çıkarak kurgulamış. kendisini tebrik ettim. çocukken ben bunu düşünmüştüm lan felan oldum. sonra zaman akan bir nehirdir vs derken geçti gitti tabi. back to the future deyince yine hatırladım, neyse siktir edin.
irkçılık yapıldığı için mi pkkye kürtlerin desteği artıyor yoksa pkk ye destek arttığı için mi kürtlere ırkçılık artıyor?
kişisel görüşüm birinci durumundan yana. zira örgüt ile alakası olmayan kesimin üniversitede gördükleri ötekileştirmeden sonra bu örgüte sempati duymaya başlamaları bizzat şahsımın tespitidir.
içinden çıkılmaz durumdur. örneğin sonsuz sayıda otel odanız vardır ve sonsuz sayıda müşteriniz müşteriniz vardır yeni bir müşteriyi nasıl kaydedersiniz sorusu bir paradokstur.
mantığı zorlayan düşüncelerdir. örneğin zamanda yolculuk mümkün ise zamanda geriye giden şahıs geçmişteki halini öldürürse ne olur. geçmişte ölmüşse zaman makinesini kim yaptı. kafa karıştıran şeylere denir efendim.
çelişki, mantık hatası ve bunun gibi birçok tanımı yapılabileceği artık aşikârdır. lâkin bence önemli olan, paradoksları okuyup o mantıkta düşünmeyi öğrenenlerin, bazı içinden çıkılması zor durumlarda, daha dikkate değer fikirler üretebiliyor olmasıdır.
bilmece gibi bir soru vardır, bilenler bulunur elbet. iki çıkış kapısının olduğu bir yerde olduğunuzu varsayın. kapılardan biri zindana diğeri hazine odasına açılıyor. her kapıda bir bekçi var. bu bekçilerden biri doğru, biri yalan söylüyor ne sorulursa. hangi bekçinin doğrucu, hangisinin yalancı olduğunu bilmeden, bekçilerden herhangi birine, tek bir soru sorarak hazine odasının kapısını nasıl bulursunuz?
üzerine dakikalarca düşünüldüğünde bile içinden çıkılamayabilecek bir soru bu. cevabıysa şu: bekçilerden birine, "diğerine sorsaydım hangi kapıyı gösterirdi" sorusu yöneltilir. alınan cevap zindan odasının kapısıdır ve diğer kapıya gidilerek hazine odası bulunur. yalan söyleyene sorulduğu varsayılarak ve doğru söyleyene sorulduğu varsayılarak iki ayrı dur için düşünüldüğünde, doğru olduğu görülür. ziyadesiyle uzattım zaten.
son olarak bu tip durumlarda fikir üretebilmek adına paradokslarla biraz daha içli dışlı olmanın olumlu etkisi olduğu kanaatindeyim. coşkularımla.