--spoiler--
kral ülkenin yalancıları arasında bir yarışma açtı.
"işte bu yalan," diyebileceği bir yalan uydurana bir küp altın vadetti.
yalancılar akın akın saraya gelip yalanlarını söylediler, fakat yalanlar ne kadar akıl almaz olursa olsun kral hep, "olabilir, niye olmasın ..." gibi cevaplar veriyordu.
böylece hem eğleniyor, hem de bir küp altından olmuyordu.
derken kahramanımız elinde boş bir küple huzura çıktı ve konuştu:
"-rahmetli dedeniz bir savaşa çıkacaktı, ancak o günlerde hazinede yeterli para yoktu.
dedeniz dedemden bu küple bir küp altın borç aldı ve 'bu borcumu torunum torununa ödeyecek,' diye söz verdi.
şimdi, dedenizin borcunu bana ödemeniz için buraya geldim."
kral, "işte bu kuyruklu bir yalan!" deyince adam, "o halde ödülümü alayım," dedi.
kral, "hımm şeyy doğru da olabilir" deyince adam, "o halde borcunuzu ödeyin" dedi.
--spoiler--
aslında akla mantıklı gelen ancak gerçekte cevabını bulamadığımız durumlardır.
mesela:
"bugün hava sıfır dereceyse ve yarın hava iki kat daha soğuk olacaksa, yarın hava kaç derece olur?" sorusu çok mantıklı ama sayısal bir cevabı olmayan bir paradokstur
iki adet eğlenceli paradoks;
pinokyo paradoksu. pinokyo burnum uzuyacak diyor. eğer doğru söylüyorsa burnu uzamayacaktır. ama bu durum da yalan söylemiş olur ve burnu uzar. burnu uzadığında doğru söylemiş olur. böyle gider.
evet -hayır paradoksu. sorulara sadece evet ve hayır ile cevap verilen bir yarışmada, yarışmacıya
bundan sonra söyleyeceğiniz ilk kelime hayır mı olacak diye sormak.
Örneğin; Yunanlı ünlü avukat Protogras, verdiği özel dersin ücreti ile ilgili olarak öğrencisiyle bir anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre öğrencisi aldığı ilk davayı kazanırsa bu ücreti avukata ödeyecek, kazanamazsa ödemeyecektir.
Dersin bitiminden hemen sonra herhangi bir dava almayan öğrenciden ses seda çıkmaz. Sabrını yitiren avukat, bir dava açarak bu ücreti öğrencisinden talep eder. Yeni avukat olan öğrenci bu ilk davasında kendini savunmayı üstlenir.
Bu davayı öğrenci kazanırsa ilk davasını kazanmış olacağı için davayı kaybeden hocasına parayı ödemek zorunda kalacaktır. Ama mahkeme kararına ters düşer.
Tersine davayı kaybederse bu kez de davayı kaybettiği için hocasına yine ödeme yapmak zorunda kalacaktır.
içine girince çıkılamayan durum.
asla çıkılmayacak bir şeye girebiliyor olmak çok garip.
fazla materyalizm gerçeği görmemizi engelleyebiliyordur belki de.
" düşünüyorum, öyleyse varım. oldukça makul. fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: düşünen bir adamı düşünüyorum. düşündüğümü bildiğim için, ben varım.
düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum.
böylece o da benim kadar gerçek oluyor. bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor.
düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum.
öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. o gerçek, ben ise bir düş oluyorum. " ( puslu kıtalar atlası) .