öğrenci olan her insanın haftalığı en azından bellidir, ailenin durumu çok iyi olsa da bilinçli aileler çocuklarına her zaman belli bir miktar harçlık verirler ki paranın kontrolünü erken yaşlarda öğrenebilsinler.
ama nedense kontrolsüz para denen zındık soyut kavram, hiç bir zaman kontrollü para harcatmaz, verilen miktar bin lira da olsa o para 7 gün dayanmaz. günlerden bir gün yine bir şeylere sinirlenmiş yürüyorken, kahve içmek için bir yere oturayım dedim. babam da yeni para yatırmış, oh mikenmıl yani. nereye harcasam onu düşünüyorum, sanki hiç harcamam yokmuş gibi. eve dönüş yolunda gözüm koskocaman " mango " yazısına takıldı. orda o kadar güzel, o kadar ihtişamlı ve o kadar albenili gözüküyordu ki, ağzımdan akan salyayı silemedim var olmadığından, keşke olsaydı da silseydim, durumun vahimiyetini kavrayabilirdim belki. ne kadar kıyafetin olursa olsun hiç kıyafetin yokmuşçasına hissettiğin o " her gün " den birini yaşıyordum elbette, içeri girdiğim de hemen değişik değişik gözlükleri denemeye başladım. sonrasında yeni sezondaki elbiseler, rengarenk pantolonlar " bacağını bize sok, bunu istiyoruz " dercesine masum ve seksi bir şekilde göz bebeklerime yansıyorlardı. ne yapacağdım, tabi ki bir heyecan içerisinde beden numarama uygun olanları alıp, 12 adet kıyafetle göt kadar olan kabinde kendimi bulmuştum. o an da sanki hayatımda yediğim en güzel çileği yiyormuşçasına haz içerisindeydim. ben benliğimi kaybetmiştim artık, bir elbiseden diğerine geçiyor, tek bacağımı birine, tek bacağımı diğerine sokarak 2 tane pantolonu aynı anda deniyordum. çıldırmış gibiydim. adeta gözlerim dönmüş, nefes alış verişlerim hızlanmıştı. ( noluyo lan bana ). elimde 12 parçadan oluşan kimisi 50 tl, kimisi 20 tl, kimisi 79,99 tl lik yeni kıyafetlerimle kasaya yönelmiştim, ne giysem yakışıyordu, ne kadar da güzelim.
sanki 12 parça kıyafet bir bütünmüş gibi, normal adımlarla kasaya yöneldim. sanki o eve alışveriş yapılmayacak, internet faturasi ödenmeyecek, yarın gidilmesi gereken 1342516738 yer yokmuş gibi, umursamıyordum hayatı. para dediğin nedir ki diyip ali ağaoğlunun yengesi olduğumu hayal ederek 900 liralık tutarı ödedim, üzerimden bir apartman yük kalkmış gibi hissediyordum. kendime geldiğim de kıyafetlerimi havaya fırlatarak kahkahalar atıyor, şirince çilekli şarabımdan 3 er tane yudum alarak kozmetik eşyalarımı tekmeliyordum.
çok değil sadece uyuyup uyandıktan sonra, cüzdanıma baktığımda hiç param yoktu. acaba ne olmuştu da bu paralar gitmişti diye düşünürken, dün geçirdiğim cinnet aklıma geldi, hemen face to faceten babama çağrı yolladım, babaciğiiim babaciğiiimmm cinnet geçirdim, alışveriş yaptım. param bitti dedim yüzsüzce. gözlüğünü çıkartıp gözlerini ovuşturarak, " para sıçıyorum, yer misin? " dedi. sonrasında çektiği aduket ile birlikte görüşme sonlandırıldı yazısı ekrana geldi. buralar hep sel oldu sonrasında, 30 km yol yürüdük, kıyafet yiyoruz.