Mehmet Ağar: Beyaz Türkler korkak Papermoon'da yemeklerini yerler, chianti'lerini içerler ve gevşerler. Onların bu gevşemesi siyasete de yansıyor, Başbakan'a karşı yeterli tepki veremiyorlar
Son bir ay içinde Türk siyasi literatürüne iki kavramın girdiğine şahit olduk. Bunlardan bir tanesi sevgili kardeşim Ufuk Güldemir'in ortaya attığı 'Büfeci islamı' kavramıydı. Diğeri de benim yazmış olduğum 'Papermoon solu' kavramıydı. Konuları yakından takip etmemiş olanlar için anlatayım:
'Büfeci islamı' kavramı, hayata bakışı, ufukları ve hayalleri ancak kendi büfesinin boyutları kadar olabilen insanlara özgü islamı anlatıyor. Öte yandan diğer kavram bazı önde gelen sol isimlerin Papermoon'da hem yemek yiyip hem de Baykal'ı devirme planları yapması sürecini tanımlıyor. 'Papermoon solu' kavramı bir oximoron olarak algılanıyor. Gerçi ben bunun neden böyle olması gerektiğini pek anlamıyorum ama böyle bir algılama da var ortada. Bu ülkede sol sadece yoksulun ideolojisi olmadığını anlamazsa iktidar olması da pek mümkün gözükmüyor.
Dün görüştüğüm DYP lideri Mehmet Ağar'ın ise sadece 'Papermoon solu'na değil Papermoon kelimesiyle sembolize edilen ve Beyaz Türk olarak da (bu kavramı da ilk ortaya atan Ufuk Güldemir yaygınlaştıran da benim) adlandırabileceğimiz kesime eleştirisi var. Mehmet Ağar, 'Beyaz Türk' olarak adlandırılan kesimi tanıdığını, bildiğini ve önemli olduklarını söylüyor. En azından bu konuda CHP'lilerden çok daha rahat davranıyor. CHP'liler ise 'Beyaz Türk' mekanında buluşup siyaset konuşmaktan utanıyor gibi hareket ediyorlar. (Daha önce de söylediğim gibi bu tür modern olmayan tavırlar tamamen bir yana bırakılmadığında CHP iktidar olma umudunu unutsun)
Mehmet Ağar ise konuya başka bir açıdan yaklaşıyor. Sayılarının az olmasına rağmen Türkiye'nin siyasi ve sosyal yaşamında sayıları ile orantısız güce sahip olan 'Beyaz Türkler'in korkak olduklarını söylüyor Mehmet Ağar. Ve bu korkaklıkları nedeniyle kendilerini (Beyaz Türkleri) tasfiyeye girişmiş olan Başbakan Erdoğan'a karşı tavır alamadıklarını da söylüyor.
Ağar bu konuya şu sözlerle girdi:
'Papermoon'da yemeklerini yerler, chianti'lerini içerler, sonra da gevşerler. Ama bu gevşemelerini siyasi yaşama da taşırlar. Ve Başbakan'a karşı tavır da almamaya başlarlar.'
Gayet tabii ki bu cümlenin içinde önemli bir şifre de yer alıyor.
'Chianti'lerini de içerler lafı (Mehmet Ağar'dan) aslında önemli bir mesaj da içeriyor. Ağar; 'ben aslında o dünyayı biliyorum ve o insanlara da önem veriyorum, yaşam biçimlerinden de haberdarım, onların varlığını önemsiyorum ama siyaseten korkak oldukları için eleştiriyorum' diyor. Bu benim tam da bir siyasetçiden beklediğim popülist olmayan tavırdır. Şu anda siyasi tavırları açısından en beğendiğim lider Mehmet Ağar; haberiniz de olsun...