şeytana tapan illuminatenin yeni dünya düzenini getirebilmesi için göreve atadığı papaya yaptırmış olduğu açıklamalardan biridir. böylelikle insanları allah'a inanmamaya teşvik ederek insanların yaşayış toplumsal düzenini bozarak onları ahlaksızlaştırmaya ve inançsız bir toplum olarak birbirine düşman etmeyi kolaylaştırarak yeni tek dünya düzenini getirip dünyayı tek dünya hükümeti yapmaya çalıştıkları birleşmiş milletler tarafından yönetmeyi amaçlar.
Reformizmin bokunun çıktığına işarettir. islam dünyasında da var böyle hareketler. Artık inançlar da, insan ihtiyaçları veya insanların duymak istedikleri konusunda revizyona gitmeye çalışıyorlar. Buradan aslında konuyu bir inancın yeryüzünden silinmesine bağlayabiliriz. Herhangi bir inancın bu gibi bir revizyon hamlesi, bir insanın, virüslerin ve bakterilerin de belli bir rolü olan doğal seçilime karşı hastane veya ilaçla cephe almasını anımsatır.
vatikan'ın çıkarlarına aykırı bir konuşmadır. bir de bu papayı zeki sanırdım. o zaman kimsenin vatikan'ı ve katolik kilisesini kaale almasına gerek yok. inanmasak da gidiyorsak madem ne uğraşacaksın günah çıkarması, ıstavroz getirmesi, pazar ayini, noeli, paskalyasıyla... zaten avrupalıların çoğu artık papayı sallamıyor. noel gecesi dikiş dokuş yapıyorlar. madem onlar bile gidecekse ne lüzum var inanmaya isa mesihe...
şaka maka da adam baya sağlam gaf yapmış. bizde olsa aynı şey 40 gün 40 gece belki daha fazla konuşulurdu. tayyip bile araya girer, öyle beleşe iş olmaz, namaz kılmadan zırnık bile koklatmayız, zırnıkk!!! derdi. hocaları hiç saymıyorum bile... cübbeli ahmet reddiyeleri, fethullah hoca demeçleri, yaşar nuri kızgınlıkları... haber kanalları gecelerce malzeme sıkıntısı çekmezdi.
saçma bir açıklama. ateist kişi zaten cennetin varlığına inansa ateist olmazdı.
ama bu yaklaşım önemlidir. dinler yüzyıllardır soğuk yüzlü, gerektiğinde şiddete başvuran, korkutan, tehdit eden kurumlardı. içinde bulunduğumuz modern dönemlerde bu dinlere olan ilgi de gün geçtikçe azalıyor. cahil toplumlarda ciddi bir bağlılık devam etse de, bir yüz yıl, iki yüz yıl sonra bu direncin de ortadan kalkacağını söylemek yanlış olmaz. bu çerçeveden bakıldığında ayakta kalmak isteyen bir din bilimle, insanlarla barışık, tehdit etmek yerine kucaklayan, öldürmek yerine şefkat gösteren bir din olmalı.
islamiyet'te atılması gereken adım da bu olmalıdır. kuran-ı kerim elbette revize edilemez, ama yüzyıllarca yıl önce yaşamış din alimlerinin görüşleri ile bugünkü dünya birbirini tutmuyorsa, bu görüşler elden geçirilmelidir. bugünün dünyasına uygun bir islamiyet anlayışına geçilmelidir. yine kuran-ı kerime bağlı kalınmalı ama bin yıl öncesinde yapılmış bağnaz yorumlamalar da terk edilmelidir artık.