panikatak

entry276 galeri0
    176.
  1. Yıllarca bana zulüm eden hastalığımdır. Bıktım sözlük bıktım.
    0 ...
  2. 175.
  3. durduk yere kalbim sıkışıyor, nefes almakta zorlandığım zamanlar oluyor, insan içinde terliyorum kızarıyorum. galiba bende bulaştım.

    (bkz: nerden nereye)
    0 ...
  4. 174.
  5. akşamdan kalmaysam mutlaka ziyaret eden.
    0 ...
  6. 173.
  7. telefonla yüksek ses ile konuşur, sanki sanırsınız kavga ediyor..işte bu davranışları gösteren kişilere halk arasında verilen isimdir.
    0 ...
  8. 172.
  9. yaşam içinde git geller arasında kaldığımız dönemlerde makinanın aşırı ısınması sonucu girdiğimiz ruhsal ve fiziki durum.

    bir kere yaşadıktan sonra panikatak hastası arkadaşlarınıza daha bir saygı duyuyorsunuz.

    insanın elinde olan birşey değil yani.

    ama yanınızda size gerçekten değer veren biri varsa ona sarılıp rahatlayabilirsiniz.
    1 ...
  10. 171.
  11. gerçekten çok illet bir hastalıktır.yaklasik 4 yıldır belirli dönemlerde beni bulup bırakmayan hastalığım. Özellikle vizelerde sessizliğin başlamasıyla, terleyip diğer taraftan o sessizlikte kalbimin gumburtusunu duymak ve 30dknin dolmasını bekleyerek biran önce kendimi sınıftan atmak zorunda kalıyorum. bu sayede okulda uzadı ya , oda ayrı konu. Özellikle bahar aylarında geceleri yakalar ve hayatı zindan eder. bahar aylarında olunca hava degisimindendir filan diye avuturdum kendimi fakat acile zor bela düşünce gerçeği öğrendim. bu boktan hastalığın duzeleceginede inanmıyorum. carpintilar başladığı zaman gözlerimi kapatarak başka şey düşünmeye çalışıyorum. tansiyonu bir ölçüyorum 16/9-17 diye gidiyor.30dk kendi rahatlama yöntemlerimle unutmaya çalıştıktan sonra ölçüyorum 12/8, mükemmel bir rahatlama geliyor. ama diğer taraftan tekrar ne zaman yakalacagini da düşünmeden edemiyorum. ayrıca yalnızlığa bayılma rağmen, yanlız kalmaktan korkuyorum. ya daha kötü olursam ya birine haber veremezsem diye. pencereden insanlara bakıyorum, böyle bir illetle uğraşmiyorlar ne kadar şanslilar diye.Bunun sebebinede stress diyorlar ya, ne stressi amk o kadar adam var dunyada bi bizim canimiz kiymetli,bi biz cok hassasız ha?
    1 ...
  12. 170.
  13. 169.
  14. yıllar sonra hobbit in 3d gösterimine girdiğimde başıma gelen.

    "farklı ve çarpıcı bir deneyim, öyleyse panik atak sendromumu tetikleyebilir" diyen beyin ve yarattığı korku illuzyonu.

    çıktığımda değerli bir arkadaş şöyle demişti ki o andan sonra bir daha panik atak yaşamayacağıma eminim.

    "panik atak, korkmaktan korkmaktır"

    üzerinde düşünün ve bir daha yaşamayın bu yalan illeti.
    0 ...
  15. 168.
  16. yapılacak tek şey evet en iyi
    vuruşun bumu demek ve onunla
    dalga geçmektir. hatta bazen gelmesini
    istersiniz yüzleşmek ve onu alt etmek
    için ama gelmez. zamanla oda alışır
    yenilgiye ve oda bunu kabullenir. şimdiye kadar bana yapamassın dediği
    herşeyi yaptım, başlarda o benim için
    bir rahatsızlıktı şimdi ben onun için bir
    rahatsızlık oldum. o bana
    dokunmadığı sürece bende ona
    dokunmuyorum. herkes sınırını biliyor, zorlada olsa ona ait olduğu yeri
    göstermeli ve ordan çıkmamasını
    sağlamalısınız. çıktığı anda
    yapabileceği birşeyi olmadığı oda
    bilmeli.
    2 ...
  17. 167.
  18. Bu hastaliga sahip olan kisiyi Ruh Emiciler tarafindan ruhu emilmis Azkaban tutsagina ceviren hastaliktir. Allah dusmanimin basina dahi vermesin. Ben panik atak gecirirken "Allah'im ben ne yaptim" seklinde hickira hickira aglarken buluyorum kendimi. Hme de ortada hic birsey yokken zaten bir kez boyle bir duruma duserseniz sanki bundan sonra her zaman olacakmis duygusu hayatinizi mahvediyor ve olmayacagi varsa da oluyor.
    1 ...
  19. 166.
  20. bugüne kadar aspirin bile almamış, hastaneye dost ziyaretleri dışında uğramamış olan benim, gece 2.30'da acile gitmeme sebebiyet vermiş olan hastalıktır.
    Kalp çarpıntısı, kalpte (göğüste) ağrı veyahut sıkışma hissi, titreme, kusma isteği, ishal, uyuşma, karıncalanma, boğazda yumru hissi gibi belirtileri sayılabilir bu hastalık adına.
    Kısacası kötü bir hastalık, çünkü belirtilerin bir çoğu gerçekten de kalp krizi belirtisine benzer. * * *
    1 ...
  21. 165.
  22. eğlenceli sıla şarkısı.

    '' ah benim zaaflarım ah benim gece görüşüm ''
    0 ...
  23. 164.
  24. sıla'nın mükemmek ötesi şarkısı. ellerine ağzına sağlık sıla. o nasıl bir "olmayana da felaket lazım" deyiştir yahu. tek eli havaya kaldırıp kaşları hafif çatıp bir anda söylemiş gibi. *
    0 ...
  25. 163.
  26. sıla'nın 2012 çıkışlı vaveyla albümünün kıpır kıpır şarkısıdır.

    Paniğe Gerek Yok Rahat Ol Ya
    Atağa Gerek Yok Metin Ol Ya
    Geniş Geniş Yalan Söyle
    Yüzüme Yüzüme

    Aşk Olsun Tabi Evdesin
    Başka Sevgilin Yok
    Gezmezsin Alemlerde Pavyonlarda

    insanda Biraz Ar Olacak
    Biraz Sabır Nezaket
    Olmayana Da Felaket Lazım

    Ah Benim Zaaflarım Ah Benim Gece Görüşüm
    Senden Sevgili Mi Olur Bu Beni Son Görüşün
    Ah Benim Zaaflarım Ah Benim Gece Görüşüm
    Senden Sevgili Mi Olur Bu Beni Son Görüşün

    Hatırla Yalanını Günü Gününü Hovardalık Mı
    Sıra Bende Baka Baka Kararır
    Üzüm Üzüme
    Aşk Olsun Tabi Ciddisin Starsın O Biçim
    Genel Kültür Zeka Deha Herşey Sende

    insanda Biraz Ar Olacak
    Biraz Sabır Nezaket
    Olmayana Da Felaket Lazım

    Ah Benim Zaaflarım Ah Benim Gece Görüşüm
    Senden Sevgili Mi Olur Bu Beni Son Görüşün
    Ah Benim Zaaflarım Ah Benim Gece Görüşüm
    Senden Sevgili Mi Olur Bu Beni Son Görüşün
    Hep Aynı Tereddütüm Bu Kaçıncı Düşüşün
    0 ...
  27. 162.
  28. Yaklaşık 4 aydır bu hastalığın tedavisini gören biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, iyi bir doktor ve doktorun iyi ilaç seçimi ile bu hastalık çok çok hafifliyor. Geçiyor mu? Henüz birşey diyemiyorum çünkü tedavi en az 6 ay sürüyor.

    Şu an için konuşmam gerekirse, eski sıkıntılarımdan, ateş basmalarımdan, o fena durumlardan eser yok. Hiç mi sıkıntı olmuyor, oluyor. Ama başedebiliyorsunuz, halledebiliyorsunuz. O kadar hafif. Sağlığınızla ilgili bi sıkıntı yaşadığınız zaman bu panikatağı tetikliyor ama o atak bi bomba patlaması gibi değil, kibrit alevi kadar bi sıkıntı yaşatıyor.

    Bu hastalıktan kurtulmanın en önemli yolu herkesin dediği gibi stressiz bi yaşam. Ama stressiz yaşam var mı? Yok. Fakat stresi azaltılmış bi yaşam var. Benim gibi herşeyi kafaya takan biriyseniz stresi azaltmak da zor tabi. Ama stresi azaltmak için attığınız her adım size misli ile geri dönüyor iyileşme sürecinde, bunun için çaba sarfedin. Yeme içmenize dikkat edin, uykunuza dikkat edin. Uykusuz kalıp gün içinde uykusuzluğa bağlı bi sersemlik yaşarsanız, o size "beyin kanaması mı geçiriyorum" şeklinde bi panik atak ile de dönebilir. O yüzden sağlığınızı olumsuz etkileyecek durumlardan kaçının.

    BU hastalığa yeni yakalanmış biriyseniz, 4 aydır bu hastalığı çeken biri olarak söylemeliyim ki o atakların hiçbirisi sizi öldürmüyor. Kalp krizi geçirmiyosunuz, beyin kanaması geçirmiyosunuz, kanser değilsiniz, aklınızı kaçırmıyorsunuz vs vs. Bunun garantisini size verebilirim. Ama illa ki rahatlamak istiyorsanız doktorlardan da kaçınmayın. Gittiğiniz doktorlara panikatak olduğunuzu söyleyin. Emin olun hiçbir doktor "eeh panikatakmış bişeyi yoktur bunun" demiyor. Ben ısrarla her doktora panikatak tedavisi gördüğümü söyledim. Hiçbiri "panikatak yüzündendir bişey yoktur" deyip göndermedi. Biz yine de bi bakalım dediler, sonuçta hepsi panikatak ile ilgili çıktı. Ama dediğim gibi, kimse başından savmadı. Bırakın başından savmayı, çoğu beni karşısına alıp panikatak ile ilgili konuştu, rahatlattı. Tahlil sonuçlarında neyin ne olduğunu sade bir dille tek tek anlatıp uzun uzadıya panikatak ile gerçek hastalık arasındaki farkları konuşan kaç tane doktorum oldu.

    Bu hastalık ile ömür boyu yaşanmaz, bu su götürmez bi gerçek. Onun için de tedavi olmak şart. Öncelikle maddi durumunuz el veriyorsa iyi bir psikiyatristin özel kliniğine gitmekte fayda var. Psikiyatrist size 1 saat ayırıyor bir seansta ve yaşadığınız her şeyi detaylı bi şekilde sorup inceliyor. Ona göre ilaç veriyor. Devlet hastahanelerinde ise bu iş biraz sıkıntılı. Doktorlar iyi bile olsa gün içinde çok fazla hastaya baktıkları için size zaman ayıramıyorlar. Ayrıca sizin gibi, hatta sizden daha ağır hastalar, siz muayene olurken birden kapıyı açıp "doktor nolur bana bak yalvarırım" şeklinde sizin konuşmanızı bölebiliyor. Sağlıklı bir iletişim kuramıyorsunuz.

    Doktorunuz ile tedaviye başladıktan sonra ilaçlarınızı sakın ama sakın aksatmayın. Saatini bile geçirmeyin. ilk günlerde yan etkiler sizi sıkıntıya sokabilir ama 1 hafta içinde geçiyor genelde yan etkiler. Sonrasında alışıyorsunuz. ilk 2-3 hafta belki hap hiçbir işe yaramıyormuş gibi geliyor ama 4. haftadan itibaren bi bakıyosunuz ki o ilaçlar sizi günden güne daha iyi ediyor. Ayrıca yeni nesil antidepresanlar eski ilaçlar gibi uyuşukluk da vermiyor. Yani yaşamınıza normal şekilde devam edebiliyorsunuz.

    ilk haftalarda yardımcı olması için verilen anksiyete giderici ilaçlar -mesela xanax- ise asıl tedavi edici ilaç etkisini gösterene kadar çok yardımcı oluyor. Ama bu ilaçlar sahte bi mutluluk, sarhoşluk veren türden ilaçlar. 10 yıl sürekli içseniz 10 yıl sonunda 1 gün içmeseniz yine eski günlerinize dönersiniz. Hatta daha beter bi geri dönüş olur, bağımlılıktan kurtulmaya çalışırısınz birde. Ben 1 ay sonunda xanax'ı bırakırken çok sıkıntı çektim. Bırakmak istiyordum ama ya içmeyince ataklar geri gelirse, yeşil reçeteli olduğu için temin edemezsem ortada kalırsam diye düşüne düşüne 3 gün atak geçirdim sürekli. Sonunda 1-2 gün erken bıraktım, kenarda bikaç tane hap kaldı. ilk günlerde yanımda taşıdım. Sonraları yanıma almadım ama bişey olursa hemen eve gider içerim diye kendimi güvende hissettim. Bikaç gün sonra aklıma bile gelmemeye başladı. Sonra bi baktım atak yaşıyor bile olsam atağı geçirmek için xanax içme isteği duymuyorum. Hala evde bikaç tane xanax var ama benim için bi anlam ifade etmiyor.

    Çok yazdım çok anlattım, özet geç piç derseniz bu hastalıktan kurtulmak kolay. Yeter ki tedavi olun, ilaçlarınızı kullanın ve o ilaçlara güvenin. Emin olun yeni nesil antidepresanlar çok iyi. Boş kalmayın, yanlız kalmayın. Kendinize sürekli bi meşgale bulun. Yanlız kalıp da düşünmeye başlarsanız, vücudunuzu dinlerseniz beyniniz size oyunlar oynamaya başlar. Alakasız yerlerde ağrılar hissedersizin. Götünüz başınız uyuşur. Başınız döner mideniz bulanır. Bunların hiçbirinin fiziki bi kaynağı yoktur, sağlığınızla ilgili bi sıkıntınız yoktur ortada. Beyniniz boş kaldığı zaman size oyun oynar, siz de doktora koşarsınız ölüyorum diye. O yüzden çıkın gezin, boş boş gezin, sağa sola bakın, fotoğraf çekin. Elektroniğe ilginiz varsa alın bi havya bikaç malzeme, netten eğlenceli devreler bulun onları yapın. El beceriniz varsa alet edevat alın bişeyler yapın, çerçeve yapın, masa yapın. Eliniz yatkınsa yeni yemek tarifleri bulup onu yapın. Tatlı yapın. Ne yaparsanız yapın ama oturup boş boş düşünmeyin. Yorulurusunuz.
    2 ...
  29. 161.
  30. insanı zihnen çok yoran bir şey.

    her gün iki kere öldüğünü ama birden dünyaya ''bir yanlışlık olmuş'' diye geri döndüğünü bir hayal etsene.

    lanetler laneti.

    mesela ilaçlardan bahsedilir. ki uzun zaman prozac kullanmış biri olarak, doğrudur. mutluluk arsızı yapar insanı. esrar içmeden de hipi gibi takılabilirsin.

    ama ya karaciğer? hele bir de alkol seven insansan.

    en büyük çaresi spor bence. düzenli, aşırı olmayan, germeyen spor ve az yemek.

    galiba benimkinin biraz şekerle de alakası var çünkü saydıklarımı yapmak yerine ayı gibi yediğim zamanlarda da fena hissetmiyorum. çünkü şekerim düşmüyor.

    ondan emin olmasam da trafikten kaptığımdan eminim.

    lanet istanbul trafiği, her gün 50 km yol, hem çalışıp hem okumak.

    sonuç: 5 ay sonunda elde edilen panikatak, kaybedilen iş, okul zamanı okumak en iyisi düsturu.

    edit: artis hastalığı diyenlerin bile başına gelmesini temenni edemem.
    2 ...
  31. 160.
  32. Depresyon ile beraber yaşıyorsanız dibe batmışsınızdır.. Çok olgun hale gelmiş, hayatı kavramıssınızdır. Geçiyor merak etmeyin.. bir sürü beyni etkileyen ilaçlar bulunmakta, psikoterapi cart curt bir sürü alternatif var. Yogayı da deneyebilirsiniz.
    1 ...
  33. 159.
  34. bu lanet hastalığa sahip kişilere (bkz: asabiyetten kurtulun)ve (bkz: üzüntüyü yen şen olmana bak)adlı iki kitabı okumalarını şiddetle öneririm. sizin yaşadıklarınızı o iki kitaptan başka anlayan, anlatan ve çare gösteren hiç kimse olamaz bu dünyada. biri mavi biri turuncu olmalı süper iki kitap.
    1 ...
  35. 158.
  36. Hayatımı zaman zaman ızdıraba çeviren hastalık. Aşağıda kendisiyle tanışma hikayemi detaylı anlatacağım, benzer hikayeleri olup da sıkıntı yaşayanlar kesinlikle yardım alsın, yardımsız çok zor. Başlıyorum;

    1,5 ay kadar önceydi, bi gece yemeği ve yemek sonrası abur cuburu fazla kaçırmıştım. Bilgisayarı kapatıp yatağa yattım, başımda hafif bi ağrı hissettim. Genelde olmayan birşeydi, tansiyonum çıkmış olabilir diye düşündüm. Kalktım, bilekten ölçen elektronik tansiyon aletini kaptım, ölçtüm. 14-8 gibi bişeydi. Normalde 12-8'den şaşmayan tansiyonum olduğu için yüksek geldi. Ağrı da olunca biraz gerildim. 5 dk kadar sonra tekrar ölçtüm, 15-8. "Bana ne oluyor" diye düşünmeye başladım, gerginliğim artıyordu. 5 dk sonra yine ölçtüm, 16-9. Beynim kontrolden çıktı, bana ne oluyordu da 12-8 den şaşmayan tansiyonum 16'ları görüyordu?

    Anneme durumu söyledim, babamı uyandırdım. Arabaya atlayıp acil servise gidişimiz 1. viteste gitsek 5 dk'yı geçmez, gel gelelim yol bana 1 saat gibi geldi. Elim ayağım titriyor, ateş bastı her yerime, o kadar şiddetli titriyorum ki bacağım vites koluna çarpıyor. Neyse acile girdik, ben kendimi beyaz önlüklü birinin eline atmaya bakıyorum, kayıt formalitesi falan gözümde büyüyor. Ulan ölüyorum, tansiyonum belki 20 oldu gelene kadar. 5 dk'da 2 cmhg artıyordu, kesin 20 olmuştur büyük tansiyon. Belki küçük de 10 cmhg üstüne çıktı? Doktor bana bak yalvarırım, bana bak. Bırak amcamın ateşi varsa ateş düşürücü alsın ben ölüyorum bana bak.

    Kafamda bu düşünceler dönerken doktor beni çağırıyor, giriyorum. Anlatıyorum derdimi, ailemde hipertansiyon var mı onu soruyor, yok diyorum. Ölçüyor tansiyonumu, 16-9. Nabız deliler gibi. Dil altı hap veriyor, iğne yapıyor. "Yarım saat bekle yine ölçeceğiz" diyor. Geçiyorum dışarıya, gerginlik beni öldürüyor. Yanımızda tanıdık bi teyze var, yaşı 60. Tansiyonu 20'lere vurmuş, kadın benim kadar dert etmiyor. "Dil altı verdi geçer gaari" diyor kadın. Bakıyorum, ulan bu kadın 20 tansiyonla ölmüyosa bana bişey olmaz diyorum, rahatlıyorum bi an. Derken dilimde bi uyuşma hissi oluyor, ensemden kollarıma bi uyuşma-titreme iniyor aniden. Terliyorum. Sıkıntı basıyor. Ayıp olmasın diye bağırıp ağlayamıyorum, geriliyorum sadece. Bi süre sonra geçiyor, rahatlıyorum biraz yine teyzenin durumunu düşünüp. Sonra birden yine uyuşmalar, titreme hissi, gerginlik.. Nabız çılgınlar gibi ama sürekli.

    Yarım saat geçiyor, tansiyon ölçülüyor, 14-8. Doktor "düşme eğilimi gösterdi tansiyonun, eve gidebilirsin" diyor. Eve gidiyorum, yatağa yatıyorum, sessizlikte nabzımı duymaya başlıyorum. Çıldırıyorum, o hızlı atışları duydukça hızlanıyor kalbim. Sağa dön yok, sola dön yok, ateşler basıyor, zar zor sızıyorum bilmediğim bi saatte.

    Ertesi gün bi gece öncesinin korkusuyla sürekli gerginlik yaşıyorum. Düştüğüm durumu düşünüp ağlamak istiyorum. Bunalıyorum. Kendimi işe güce falan verip unutmaya çalışıyorum. Daha iyi gibi hissetmeye başlıyorum. Sonra okula dönüyorum, şenlik haftası başlıyor. 1-2 kısa sınav oluyorum, sınavlardan çıkıp konserlere gidiyorum, aktivitelere katılıyorum, fotoğraf çekiyorum, kız arkadaşımlayım, iyice sağlıklı hissediyorum. "Yemeği fazla kaçırdım ondan çıktı tansiyon" diyorum. Doktorun söylediği gibi 1 hafta tansiyonumu ölçüyorum, 12, 13, max 14.1 falan görüyorum. iyi olduğuma kanaat getiriyorum.

    Derken şenlikler bitiyor, final haftası yaklaşıyor. Tüm dersleri geçmek için final notumun 40 olması yetiyor, hatta artıyor. Ama ben stres yapmaya başlıyorum yavaştan. O arada sinüzit oluyorum, öksürük oluyorum, iyice geriliyorum. Hiçbir ders umrumda değil ama hidrolik makineler dersinden fena korkuyorum. Makine elemanları 2, otomatik kontrol falan varken ben gidip hidrolikten korkuyorum. Sabahları kalkıyorum, aklıma hidrolik makineler geliyor, içim bunalıyor, o derece. Bi sabah yine kalkıyorum, ilk final olan hidrolik makineler finalinden 2 gün öncesinin sabahı. Öksürük ve sinüzit iyice azıtmış durumda. Tuvalete gidiyorum, öksürüyorum. Balgamımda çok minik kan pıhtıları görüyorum, deliriyorum. Ateş basıyor, korkmaya başlıyorum. Aynı şeyi 2 yıl önce yaşayıp nedeninin uzun süreli şiddetli öksürüğe bağlı solunum yolu tahrişi olduğunu bilmeme rağmen korkuyorum. Ya bu sefer öyle değilse? diye deliriyorum. Gerildikçe başım ağrımaya başlıyor. Tansiyonumu ölçüyorum, 15-9. Ev arkadaşıma haber veriyorum. Soluğu uludağ üniversitesi tıp fakültesi acilinde alıyoruz. Acilde tansiyonum 12-8 olarak ölçülüyor. Nabız 120'lerde geziyor. 2 kez ekg çekiyorlar, ikisi de temiz. "Stres var mı?" diyor doktor hanım, "stres yapma takma finalleri falan" diyor. Yolluyor beni. Metroya biniyorum kendimi bursa merkeze atmak için, metroda 3 dk da bir ağlıyorum sessiz sessiz. insanlar bana bakıp duruyor.

    O gece yatağımda yatamıyorum, ateşler basıyor, terliyorum, kollarım uyuşuyor. Salonda yatıyorum, yarım saatte bir terleyip uyanıyorum, zorla uyuyorum, uyanıyorum, böyle sürüyor. Bu süreçte yemek de yememeye başlıyorum, vücut direncim çok düşüyor. Bakıyorum olmuyor, alıyorum kalan 1-2 final için bikaç kitap, gemlik'e dönüyorum. O gece yine acillik oluyorum tansiyon nedeniyle, evdeki tansiyon 16, acil kapısından girince 14'e düşüyor. Çok anlayışlı bi bayan doktorla karşılaşıyorum, sakinleştirici yapıyor, "eve gidene kadar uyumaya başlarsın" diyor, gönderiyor. Sakinleştirici iğne yapacağım dediği an kadının boynuna atlayıp öpesim geldiğini hiç unutamayacağım bu arada. Sanki ölümsüzlük iksiri vermiş kadar sevindirdi beni.

    Ertesi gün bu işin böyle gitmeyeceğini anlayıp çekirge'de muayenehanesi bulunan psikiyatrist kurtuluş alp beyde alıyorum soluğu. 1 saat süren görüşmenin ardından kendimi rahatlamış hissediyorum. Doktorun koyduğu teşhis ise panik atak. Atakları engellemek için günde 2 kez 0.25 mg xanax, tedavi için ise ilk 4 gün yarım sonra tok olmak üzere eslorex yazıyor. "Tansiyonun falan yok, başka bi doktora gitmene gerek yok bence, sen bilirsin yine de" diyor. Ama ben çekirge kalp ve aritmi hastahanesinden de randevu almış olduğum için oraya da gidiyorum. Tansiyon orda 13-8, ekg tertemiz. Ultrason ile kalbime falan bakıyor doktor, "senin tüm rahatsızlığın psikolojik, psikiyatristin ilaçlarına yardımcı olsun diye dideral yazıyorum sana, çarpıntını engeller rahat olursun" diyor.

    O günlerden bu güne kadar 3 hafta falan geçti. ilk hafta 1 kez kriz geldi sadece, yine sabahı sabah yaptım zor uyudum. Sonra çok şükür hiçbirşey olmadı. Tabi bu arada yine bi dahiliye uzmanına gittim, tahliller falan, onlar da temiz. Yine aynı cümleler, sorunun psikolojik vs.

    Şu an tedavinin başında sayılırım. ilaçlarımı düzenli kullanıyorum. Biliyorum ki tansiyonum gayet iyi, hipertansiyon hastası değilim. Kriz anında tansiyonumun yükselmesinin tek sebebi yaşadığım gerginlik. Gerginlik arttıkça damarlar daralıyor. Damarlar daraldıkça tansiyon artıyor, arttıkça ölçüyorum, geriliyorum. Gerildikçe daralıyor, kısır döngüye giriyor anlayacağınız gibi.

    Ama artık döngüyü kırabiliyorum. Bunda ilk günlerde xanax'ın etkisi çok büyük oldu tabi, ama yine de beynimde de bitirebildiğimi fark ediyorum bu kötü düşünceleri. Xanax ile ayakta durmadığımı biliyorum, onun da bağımlısı değilim yani. Ama eslorex'i daha en az 6 ay kullanacağımı da iyi biliyorum.

    Tedavi oluyorum, o süreçte kendime de söz geçirmeyi öğreniyorum. iyileşiyorum günden güne anlayacağınız. Ama en ufak bi ani heyecan ya da korku, bikaç saat ara ara titreme ve uyuşmaların yoklamasına neden oluyor, onu da söylemek gerek. Ama onlar da geçecek sonuçta.

    Berbat bi hastalık, bu kadar uzun yazdım ama bi bu kadar daha yazsam anlatılmaz bi hastalık. Allah düşmanımın başına vermesin, kimse çekmesin. Yakalanan varsa da hemen tedavi olsun, çok yardımcı oluyor. Yukarıda adını verdiğim psikiyatristim kurtuluş alp'i de tavsiye ederim, kesinlikle işinin uzmanı birisi.
    5 ...
  37. 157.
  38. is yerinde öluyorum diye dusundurur, adami abdest almak icin dusa sokar. an itibariyle yasamaktayim.

    edit: amini irzini izdirabini s.ktigimin atagi gecti, dus almama, dusunmemeye calismama ragmen kalbim hoplamaya devam ettigi icin doktora gittim. xanax verdi, hayatimda ilk defa xanax ictim. bir yarim saatte falan anca rahatlatti.

    edit2: xanax baya iyiymis lan.
    1 ...
  39. 156.
  40. koyunları mı sayıyoruz yoksa kafayı mı kaçırıyoruz ? reflüden mi göğsüm yanıyor yoksa ben kanser miyim ? sol kolum ne de çok ağrıdı. yoksa bu heyecanın ve terlemenin sebebi kalp krizi mi ? ölüp bir hiç olma korkusu her hücremde saklı. bu hücreler de hangi hastalığım saklı ? neden ben bunları düşünüyorum ? acaba deliriyorum mu ? neden bana böyle şeyler oluyor ? ilaç mı içsem acaba ? ilacımı sürekli mi içeceğim ? normale ne zaman döneceğim ?

    uzar gider bu düşünceler. bu düşünceler her an ölüm korkusudur. her an ölüm öncesi acıdır. rüyanda çektiğin acıyı, uyanınca iliğine kadar hissetmektir.

    panikatak şizofrenin kardeşidir. varlığın, bir şeyin yokluğuna teslim olmasıdır.
    4 ...
  41. 155.
  42. gerçekten çok boktan bir hastalıktır. bilinçaltınızın, benliğinizi ele geçirmesi durumudur. bende yaklaşık 6 aydır bu meredin pençesindeyim. hastalık kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte, en belirgin sebepleri; aşırı stres, çocukken geçirilen şiddetli olaylar, çok yakınının ani ölümü gibi durumlardır. en çok rastlanılan dönemi bahar ayları ve gecelerdir. öyle gariptir ki, bilinçaltınız, benliğinizle resmen kafa yapar. o an bilinçaltı kalp krizinden etkileniyorsa, göğsünüzde, kalbinizin üzerindeki kaslar kasılmaya başlar, kalbiniz yerinden fırlayacak gibi çarpar, düzensiz atar. yani bilinçaltınız size '' kalp krizi geçiriyormuş hissiyatı'' yaşatır. aslında hiç bir sorununuz olmamasına rağmen, sürekli fiziksel sorunlar yaşarsınız. panik atak olduğunuzu bilmiyorsanız ve panik atağın klasik semptomları olan; nefes darlığı, kalpte ağrı hissi, sol kolda uyuşma, soğuk terleme, bilincin kaybedilmesi, ortamdan soyutlaşarak farklı boyuta geçme, kalp çarpıntıları, bayılacakmış hissi, kusma hissi, bacaklarda derman kesilmesi, bulanık görme sizi hemen hastaneye kavuşturacaktır. hastanede detaylı testler sonucunda doktorun size ''turp gibisin, hiç bir şeyin yok'' demesiyle deliye dönersin. geçen yaşadığın, ölmekten beter olduğun durum aslında '' olmayan '' bir durumdur ve beyninin sana oyunudur sadece. zamanla, hastalığı tecrübe ederek bazı durumların üstesinden gelebilirsin. mesela panik atak olduğunu biliyorsan, hafif belirtilerle gelen atağı önleyebilirsin. ama bazen önlemek imkansız oluyor. mesela dün yaşadığım 3 saatlik kalp ağrım dolayısıyla kardiyalogdan randevu aldım. büyük ihtimal panik atak çıkacak, ama yine de gitmeden edemiyorum, ne kadar berbat olduğunu siz düşünün ve panik atağın ne olduğunu yaşayıp bilmediğiniz için, panik atağım diyen kişiyle dalga geçmeyin, adam her gün ölümü teğet geçiyor, yapmayın!
    1 ...
  43. 154.
  44. aslında her insanda biraz da olsa var olan neyseki bilmedikleri için sıradan bir iç sıkıntı zannedilen hastalıktır.

    1 yıl boyunca sabah 8 den önce uyanmakla ölmek eş anlamlıydı benim için. bu sabah 6 da uyandım ve çarpıntım yoktu. sanırım bir gol daha attım panik atağa.
    0 ...
  45. 153.
  46. çok şükür bugün de ölmedim dedirten hatta 'hayatım gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti' sözünün doğruluğuna sizi inandıran korkunç hastalık.
    1 ...
  47. 152.
  48. hiçbir kimsenin başına, gelmemesi gereken hastalıktır efenim.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük