kesinlikle psikolog ile çocukluğa inilmesi, gidilmesi gerektiğine inanıyorum. klasik yaklaşıma sahip bir ve kendiniz için doğru olduğuna inandığınız bir psikolog ve psikiyatrist ile çok güzel yol alınabiliyor.
en sık karşılaştığım vakalardan bir tanesi.
aniden beliren, 10 dakikaya kadar sürebilen ve kalp çarpıntısı, titreme, kontrol kaybetmeye dair korku, bayılacakmış gibi olma, üşüme ya da ateş basması gibi semptomların görüldüğü psikolojik bir rahatsızlık.
kişi, kötü bir şey olacakmış hissine kapılır ve zaman zaman aklına gelen bu korkuyla birlikte kendini sosyal ortamlardan izole eder. 'ya tekrar atak gelirse?, ya kontrolümü kaybedersem?'' gibi düşüncelerle birlikte kendini dış dünyadan soyutlar ve ruh hali de bu durumdan olumsuz şekilde etkilenir.
dipnot: bireyin sosyal hayatını önemli ölçüde etkileyen ve hatta kısıtlayan bir rahatsızlık olduğu için asla görmezden gelinmemeli ve bir uzman eşliğinde terapi seanslarına başlanılması gerekmektedir.
Hayatımda hiç panik atak olmadım. Allah hepinizi bu olaydan korusun. Neyse. Kırmızı Oda'da halkın ilk kez gördüğü,fakat Corona gibi yeni olmayan,normal olmayan bir hastalıktır. insanların alıştıkları şeyleri de etkiler. Diyelim birisi editör. O,eğer bu hastalığa yakalanmış ise "Ya kötü edit yaparsam" diyeceği bir hastalık.
her zaman zayıf irade ve fıtratla ilgisi yoktur.adı ardına 2 veya 3 büyük travma geçirip kafayı yakmayan insan var mıdır?defalarca titredim,saniyelik felçler geçirdim,düşüp başımı çarptım.bunlar o kadar bunaltıp soyutladı ki beni ölmeyi diledim.
sadece şu var en fazla ne olabilir ki?en kötüsü bile olsa ?
2013 yılında 2 yıl ard arda üniversiteye gidememenin verdiği psikolojik baskı yüzünden yaşamıştım. Daha 19 yaşındaydım ama ömrümden bi 5 yıl çalmış olabilecek süreç geçirdim. hatta öyleki saçlarım döküldü ve beyazlamaya başladı o zamanlar... ilaçlar kullandım ve en son yine 2013 yılında yaşadım o gün bugündür uğramıyor.
bende uykusuz kalmanın ortaya çıkardığı lanet. kalbin sanki yerinden çıkacakmış gibi bir balon edasıyla şişip şişip sönüyor göğsünün ortasında tarif veremediğin bir ağrı ve vücudun zangır zangır titremesi. aniden 130-140 lara çıkan nabız. allah düşmanımın başına vermesin. umarım birdaha yaşamam.
panik atak"ları yaşamak tek başına bir hastalık değil, bir semptomdur.
annemde klostrofobi (kapalı ve dar mekan korkusu) var mesela. asansöre binememek, hareket halinde olmayan arabanın içinde duramamak şeklinde seyrediyor. bir de tansiyon ölçtürme fobisi ve ölçüldüğü vakit zıplayan tansiyon. bir de bir başkası için dahil olsa hastahaneye gitme fobisi, ilgili durumlarda ortaya çıkan çarpıntı falan.
babamda ise seyreden gergin ruh hali, yersiz gereksiz şeylerin üzerine fazla düşmek. mesela balkon kapısını kilitlemeden evden çıksa bunu hatırladıktan sonra her dakikayı buhranlar içinde geçirmek. gereksiz acelecilik, biri telefonda uzun süre konuşsa "hadi yeter, dakika bitiyor dakika bitiyor" tribi.
ben de bazı durumlarda fazla heyecanlanabilen biriyim, bir de sakarımdır, elim ayağım birbirine dolaşır.
bir de rahatsız edici bir dış etkene bağlı olmaksızın ortaya çıkan panik durumu var. birden bastıran kalp çarpıntısı, sebepsiz ortaya çıkan ölüm korkusu gibi durumlar yaşayanlar profosyonel destek almalılar.
Öncelikle söylenmesi gereken panik atak ve panik bozukluğunun iki ayrı olgu olduğudur.
"Not: Bir panik atağını tanımak amacıyla belirtileri burada verilmektedir, ancak panik atağı ruhsal bir bozukluk değildir ve kodlanamaz. Panik atakları, kaygı bozuklukları bağlamında ortaya çıkabildiği gibi diğer ruhsal bozukluklarda (örn.depresyon bozuklukları, örselenme sonrası gerginlik bozukluğu, madde kullanım bozuklukları ve birtakım sağlık durumlarında (örn. kalple ilgili, solunumla ilgili, dengeduyumsal [vestibüler], mide-bağırsakla ilgili) da ortaya çıkabilir, Bir panik atağının varlığı tanılandığında, bir belirleyici olarak belirtilmelidir (örn. panik atakları ile giden örselenme sonrası gerginlik bozukluğu). Panik bozukluğunda, panik atağının varlığı bu bozukluk için tanı ölçütleri içinde kapsanır ve panik atağı bir belirleyici olarak kullanılmaz."
Kişinin öleceğini düşünmesi ve bu obsesyondan kurtulamaması sonucu vücudunun da tepki vererek nefes alamama, terleme, kontrolü kaybetme davranışları sergilemesidir.
Nevrozdur, kişi abartılı davrandığının farkındadır fakat bunu durduramamaktadır.