panavision

entry11 galeri0
    11.
  1. 10.
  2. hikayesi şöyledir:

    sene 2008. okulun sinema bölümünden yeni mezun olmuştum. ne yapmak istediğimden pek emin değildim aslında. yani ben emindim ama iş dünyası bana benim kendime baktığım gözle bakmıyordu. daha tam bir yönetmen değildim. boş boş takılıyordum, önüme gelen içinde kamera, kurgu, yapım kelimelerinin geçtiği her işe başvuruyordum.
    o yaz israilli bir arkadaşımla beraber bir kısafilm çektim. ağaçları kesmeyin filan diye reklamfilmi tadında greenpeace filmi. baya beğenildi filmimiz. ısmini vermek istemediğim bir kuruluş bizimle iletişime geçti. güney amerikada protesto filmleri cekecez, fakir köy halkı, zor iş koşulları, zorlu hayat ve sorunlu sağlık sektörünü gösterecektik. hoşumuza gitti, eğitimimizi alma sebebimiz bir nebze dünyayı değiştirebilmekti, belki bunu yapacaktık sonunda. rüya gibi bir teklifti anlayacağınız.
    uçak bileti almak kolaydı aslında, zor olan aileyi ikna etmekti. sinema okumak istediğimde doğru seçim olduğuna inandırmak bu kadar zorken hayatımın 1 senesini güney amerikada çok az para kazanarak hastalıkların içinde yaşayacağım demek mission impossible'di. ergenliğimde biriktirdiğim tüm asiliğimi kullanarak "benim hayatım, benim kararlarım" dedim ve zor denkleştirdiğim uçak bileti parasıyla beni özgürlüğe taşıyacak bileti aldım. bilet brezilyaya götürdü bizi. orda toplantılar, seminerler derken yolumuz ekvatora düştü. asıl hikayem orda başladı.
    maria ismi dünyada en çok kullanılan isimlerden biriymiş. bunu orada öğrendim. herkes maria'ydi, taa ki onunla tanışana kadar. o da bir mariaydi ama benim için tekti. fakir bir ailenin kızıydı, nasıl oldu anlamadım ama bizim kurum için calisiyodu, ingilizcesi hiç yoktu. aileye yardım etmek için almıştır bizim kurum diye düşündüm, ufak tefek şeylerde yardımcı oluyordu, genelde de rehber gibi dolaştırıyordu bizi. etrafı onun sayaesinde öğrendik, kısa sürede çok alıştık birbirimize. hatta aşık oldum diyebilirim, o da oldu aslında gözlerinden anlıyordum. belki de benimle avrupaya gitmek istediği için böyle yapıyordur diye düşündüm hep.
    Gerçek bir sevgi olduğuna inandırdım kendimi, o bakışlar yalan olamazdı değil mi ? hepberaber yolumuz panamaya düştü. maria çekimlerde bize yardım ediyordu. fazla bir yardıma ihtiyacımız yoktu aslında çekim için, 2 kamera 2 mikrofon kadar basit bir ekipmanla calisiyoduk. asıl yardımı bizi yalnIZ bırakmayarak yapıyordu.
    sabahları uyanmam için bir sebep olmuştu. tüm o fakirliklerin arasında, gördüğüm tüm karanlığın içinden beni çıkartabilecek insandı o. başarıyordu da.
    ekvadorda hiç gemi görmemişti mariya. panamaya geldiğimizde onu panama kanalına götürdüm. oturduk gemilerin geçişini izledik. büyük bir gemi geçtiğinde heyecanlandı maria. o an ben de mariaya bakiyodum, gözlerim başka bir şey görmüyordu ki. yine dürttü beni mira mira dedi. baktım. amor diye bir gemi geçiyordu dev gibi. sanki kanaldan geçebilmesi imkansızdı. mıra mıra nedir diye sordum ona. bildiğim ender ispanyolca kelimerden biri olan "que?" dedim "ne" demek. o da miranın anlamını bana anlatmaya çalıştı. vijon vijon dedi. vision demeye çalıştı. kanal kelimesini bilmiyordu maria. panama diyordu ona. panama vision, panama vision dedi. gülümsedim o anda. hep hayalini kurduğum, bir gün onunla bir film çekmek istediğim kameranın ismini söylüyordu sanki panamavision, panamavision, panavision.
    sanki hayatımda güzel olabilecek her şeyi simgeliyordu maria. öptüm onu orda.
    panamadaki günlerimiz bitti ekvatora döndük. o aralar marianin köyünde sorunlar vardı, devlet köyün olduğu yerdeki ormanı talan edecekti. bizim kurum bu olayla ilgilenmedi, maria döndü biz de bolivyaya geçtik. orda ne işimiz vardı diye düşünüyordum. işçilerin zor hayat koşullarını çektik bolivyada. benim aklım ekvatorda ve mariada kalmıştı.
    bolivyada işimiz bitince bize para verdi sonunda bizim kurum. para anca eve gidecek uçak biletine yetecekti. o da zor.
    ben ekvadora bilet aldım. mariayi görmeliydim, yanımda götürürdüm bile belki. çocuksu hayaller iste. ekvadora gittim.
    ekvatorda hayatımda gördüğüm en korkunç manzarayla karşılaştım, dünyam karardı. o kadar üzülürsün ki bazen gözlerinden yaş bile gelemez. afallarsın, yürüyemezsin. bütün vücudun iflas eder. gözlerin de.
    köyün ortasında bir bayrak vardı mavi, üstünde sarı yazılar vardı. o bayraktan çok görmüştük. hastalığın geldiği köylere dikilirdi. o kadar ilkeldi ki buralar. sanki haçlı seferlerinden dönüyor gibiydim. köye gelen şu zehirlenmiş bunu öğrendim sonra. köyde hayatta kalan bir kaç kisi talan etmek isteyen zenginleri suçluyordu, gerçek suçluyu hiç öğrenemedim. zaten önemi de yoktu benim için, mariayi da almıştı.
    evinin yakınına gömülmüş, orayı gösterdiler bana. mezar taşı bile yoktu. tahtadan yapılmış bir haç süslüyordu mezarını.
    üstünde amor yazıyordu. diğer yazılanları anlamıyordum. yanımda taşıdığım çakıyla yanına panavision yazdım ben de. ısmimi veremezdim, ailesi böyle bir şeyi çok yanlış karşılardı. o günden sonra hep panavision olarak kaldım. tek tesellim, onu bir kere de olsa öpmüş olmamdı. gözlerimi kapadığımda bazen hala dudaklarını hissediyorum dudaklarımda. hep umutla gözlerimi aciyroum, belki karşımda olur diye. olmuyor.
    1 ...
  3. 9.
  4. çok yalnIZ kalmIş yazar.. kendi kendine "ulan muhabbet edecek biri olsa" diyen.
    2 ...
  5. 8.
  6. acik sozlu bie yazar. gerektiginde hemcinslerini satar. durusttur.
    0 ...
  7. 7.
  8. sonunda tanışma şansı bulduğum yazar.
    1 ...
  9. 6.
  10. imrendiğim yazar her hafta başka bir şehirde avrupa müdavimi tam bir yönetmen başarılarının devamını diliyorum.
    1 ...
  11. 5.
  12. tv sektörü hakkında çok değişik bilgiler aldığım yazar. ileride kendisiyle çalışmak isterim.
    1 ...
  13. 4.
  14. italya ve ispanya hakkındaki açıklamalarıyla, hoş sohbetiyle zirveye renk katmış yazar.
    2 ...
  15. 3.
  16. samimi sohbete sahip yazarımız. zirveleri daim olası.
    1 ...
  17. 2.
  18. 1.
  19. Deli gibi pahali olan, cogu hollywood filminin cekiminde kullanilan, satin alinamayan ancak kiralanabilinen kameralarin markasi. ayrica en buyuk rakibi arriflexdir
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük