Aslında günümüz ilişkilerini örneklendirmek için mükemmel bir misal bu masal.
Dinleyin ey ahali...
Şimdi bu 7 tane yerden bitme kardeşi tek bir birey olarak düşünün bakayım, neşeli, somurtkan vesaire bunların her biri bu bireyin bir duygusunu temsil etsin, yani toplamda adamın karakterini oluşturuyor bu bıcırıklar.
Bu on dört kollu devin iç dünyasında her türlü duygu var, ve hayatına yansıtıyor, senin benim gibi bir insan bu adam yani, yiyor içiyor sıçıyor falan, bu pamuk kezban zora düşüyor, ormanın ortasında cıbıldak şekilde kalıyor, hani göyneğini falan avcıya veriyordu ya, bu pamuk kezo bu adamcağızın evine gidiyor sığınıyor oraya, bu adamda buna diyor ki tamam takıl buralarda yemeğimi temizliğimi falan yaparsın, aslında demek istediği ilgilen benimle bende sana kendini değerli hissettireyim, prensesim falan diyor bu kezbana, kız da tamam ben burda yatar kalkarım ama vermem diyor.(kalbimi vermem diyor kalbimi) Neyse bu pamuk kezonun gidecek yeri yok tabi, buldu saf salağı da kabul ediyor hemen rahat rahat yaşıyor, sonra işte zehirli elma mevzusu oluyor, bu da pamuk kezbanın duygusal karmaşaları, buhranları olarak yorumlanabilir. On dört kollu altın kalpli kardeşimiz onu bu buhrandan uyandırmak/kurtarmak için yapabileceği herşeyi yapıyor, ama işe yaramıyor, çünkü pamuk kezban onun ilgisini istiyor ama onu istemiyor, halbuki prens gelince bi öpücüğe uyanıveriyor kaşar, sonra da bizim iyi yürekli kardeşimizi siktir edip prensiyle düzüşmek üzere terkedip gidiyor zor zamanında ona yardım eden on dörtlüyü.
rivayete göre bayılmasının sebebi elma falan değildir , bu cücelerin uydurmasıdır , sebep cücelerde boy penis oranı konusunda yanlış tahminde bulunan ve 7 ye 1 gurup denemesi yapan pamuk hanımın hırsıdır.