-
içimdeki bir ses "yazıyor musun" diye sordu. evet, dedim. ama henüz adını yazamıyorum bu sayfalara. bazen her bekleyiş sessiz bir barınağa döndürür kalbini. durur ve ne kadar uzakta acaba dersin; bana yine böyle aynı gelecek mi. bunu sakın dileme, diyemez kimse. masanın üzerine yığılmış dakikalara, saatlere, çok yaşlıyım bırakın beni'lere bakarsın. oysa orada, bağcıklarının arasında veda nedenlerini yok eden tek tılsım, tek düş sana beni ağlatıyor. "hoş geldin, iyi ki geldin prenses" diyor, "iyi ki ve ne yazık ki hoşgeldin."
söyleyecek çok şey var ve hiçbir şey yok. bana ait bir sözcük olsaydı onu sana verirdim. küçük bir ürperti aynı çatı katlarına yarım ve kaçak gülüşleri eklemiş. belki de ilk kez inanıyorum bir şarkıya bu kadar çok. ilk kez selamlaşır gibi.
" ismin, unutulmamak adına
Çırpınıyordu gözlerimin ucunda.
Her kırpılışı ile
Okşanıyordu kirpiklerim.
Ve yaz, eylüle ağlayarak dönüştüğünde
Gidip birkaç şiir kitabı aldım.
Nilgün Marmaraya param yetişmemişti,
Hüsranla kaldım.
Olsun, bir rüzgâra tutunup gezeriz
Her bir arka bahçeyi
Buruk şarkılar eşliğinde. "
geçen muho yine plan yapmış kafasına göre. telwede oturulup muhabbet, içme olacakmış. bu sıralar çıkmadığım odamdan onun zoru ile götürülüyorum, gidiyoruz masa tanıdık sonra bir kaç arkadaş gelecek deniliyor. ve iki kız geliyor. ikiside farklı bir dünya ama belli diyorum anlaşırız. sonra ikiside güzel. konuşuyoruz muhabbet muhabbeti açıyor biri sanki yaşadıklarımın diğer hayatta karşılığı. sonra bir öğreniyorum aynı sözlükte yazıyormuşuz, hatta ben bunu bir kaç yazısını o kadar beğenmişim ki (#22357917) takibe başlamışım.
heh işte o yazar, selam olsun sana.
yüzün kadar güzel yazdıklarında. selam olsun.