uyumama rekorunu kırmak üzere olan yazar.
herhangi bir zombi içerikli filmde baş zombi ( baş zombi ne mk) rolünü kapabilecek yazar ayrıca an itibariyle.
Tavla oynarken bana mesaj ile umut verip oyuna gelince beni acımasızca çatır çatır yenen yazar. * Kendisine kalan karşılaşmalarda başarılar diliyorum. *
ters lm ! şaşırdım nan ! hala saklıyor olman saygı duyulacak kadar güzellik dolu, sevimli şey seni. ben makarna istiyorum, haberin ola. zaten artık ben de bursa'ya yerleşiyorum, selam ederim dost *
hayatıma giren en güzel dosttur. *
hayatıma en güzel giren dosttur. *
aynı dertten muzdarip olacağımızı bilmeden mesajlaştık uzun bir zaman önce. o çoktan düşmüştü daha sonradan benim de düşeceğim derde. teselli etmeye çalışıyordum elimden geldiğince. ki sonra kesildi sohbetimiz nedensizce ve sessizce..
onunla ortak derde düşmüştüm ve onu bile unutmuştum derdimden. zaten sözlüğe de pek girmiyordum kaçmış olan keyfimden. bir mesaj attı bir gün benim o ben olduğumu bilmeden. nickini hatırladım ve kendimi de hatırlattım maziden.
sabaha dek yazıştık o gün, en dostane biçimde. tesellisi yer etti, güller açtı içimde. ilk defa yanılmadım, dosttan yana seçimde.
bir pazar günü karar verdim, gidip denize girmeye. çıktım evden bastım gaza, foça'ya ve izmir'e. fakat yolda bozuldu moralim, eski sevgili akla düşmeye. nasıl oldu bilmedim, gitmişim çanakkale'ye..
ulan dedim burda ne işim var, nasıl oldu da geldim. gitmişken çanakkale'de sağlam bir yemek yedim. madem ki geldim, o güzel memlekette öylesine biraz gezdim. vakit çok geç olmuştu artık, evime döneyim dedim.
yolda bir mesaj gelmişti telefonuma. telefonumu vermiştim, mesaj atmış bu bana. sevindirik oldum, cevap yazdım dostuma. o ara gelmiştim çoktan izmir kordonboyuna..
aradım sonra, dedim duyayım bir dost sesi. makarna yapmış ama yokmuş yiyesi. üzüldüm makarnaya, yazık boşa gitmesi. dedim beklet onu, gelip yer aç birisi.
gelsin yesin tabiki ama yol çok uzundur dedi. yola çıkmıştım oysa, hiç aklıma gelmedi. beklediğim kadar uzun bile sürmedi. oysa bursa 400 kilometreydi.
çok değil 4 saat sonra görükle'ye ulaştım. gittim bu güzel dostun kapısına yanaştım. merdivenler bitmedi, asansörle savaştım. karşılaşınca kapıda, güzellikten kamaştım..
makarnayı özene bezene pişirip hazırlamış. salçalı sosu koymuş onu da unutmamış. çiğ köfteciyi de aramış aslında, ama adam telefonu açmamış.. kolayı da light almış, meğer diyete başlamış.
konuştuk sabaha kadar, sözlüğe de girdik arada. şener şen filmi açtık, uyumuşum sonrada.. o da gitmiş uyumuş, sabah yoktu ortada. mesaj attım günaydın uyandım ben burada..
geldi patlak gözlerle, o mesaja uyanmış. börekçiyi aradık, kıymalılar başkaymış. o peynirli yedi, diyetini bozarmış. kilolu değil ama resmen diyete takmış..
oturduk biraz daha geldi veda zamanı. sarılıp ayrıldık, gelmişti dönüş anı. görükle'den çıkarken karıştırdım yolu, yordamı. o tabelalar var ya sinir eder adamı.
böyle bir dostum varken, sırtım yere gelmez benim. sevgilim olsa bin tane, pallas dostumdur, canımdır derim. şimdi sıra sende, artık bize de beklerim.. o güzel misafirperverliğin ve dostluğun için pallas'ım, çok teşekkür ederim.
bin tane sevgiliye değişmem dostluğunu hacı. şu kafiyeli şeyleri bile yazdırdın ya bana, ne diyim lan ben sana.
zaten üniversite okumakta olan, ammavelakin bölümünü beğenemeyip, içinde kalan ukteyi doldurma amaçlı yine sınava girecek olan yazardır.
büdüt: üniversite okumak ne amk? kendime sesli güldüm.
