Türkünün sahibi Arif Çelik kahramanı şöyle anlatmıştır: "Pala Remzi'nin gerçek ismi Ramazan Tekmen'dir. Ailesi ve dostları göbek ismi olan Remzi'yi kullanırlardı. Aslen Bingöllüdür. Türkiye Elektrik Kurumu'nda hat bakım şefi olarak Siirt'te görevli idi. Türk halk ve sanat müziğinin en klasik makamlarını bilirdi. iyi bir müzik kulağı vardı. Misafir ağırlamasını çok sever ve evi adeta köy odası gibi kalabalık olurdu. Siirt'teki evinde ilin ileri gelen bürokratlarını misafir edip onlarla her türlü konuda fikir alışverişinde bulunabilecek kadar bilgili, işçileri ile kumanyasını paylaşacak kadar alçak gönüllü biri idi. Remzi abinin eşi Fatma Hanım'ın yeğeni ilhan ile aynı evde kalıyorduk. Onun yanına gider, türkü söyler, muhabbet ederdik."
daha önceki müzikal işlerini pek sevmediğim ibrahim Tatlıses'in diskografisindeki en eğlenceli ve dinlenebilir türkülerden biridir. darbuka ritmi damarlarına işliyor insanın. keman partisyonları da çok başarılı. *
şarkının bestecisi urfalı arif çelik’in çok sevdiği arkadaşı ramazan tekmen için yaktığı bir türküdür.
türkünün kahramanının ismi ramazan tekmen olup, göbek adı remzi’dir. türkiye elektrik kurumunda hat bakım şefi olarak 1980 yılında siirt’de görev yapmaktadır.
türkünün bestekarı urfalı arif çelik o dönemde bitlis-tatvan’da öğretmenlik yapmakta ve bekar evinde ilhan adında bir arkadaşıyla kalmaktadır. ilhan ise pala remzi’nin eşi fatma hanım’ın kuzenidir. bu nedenle pala remzi, yakını olan ilhan’ın evine hal-hatır sormak için zaman zaman uğrar. arif çelik, bu uğramalar sırasında tanır pala remzi’yi. zaman içinde iyi arkadaş olurlar.
pala remzi; gönül ehli, musikişinas, şiir ve edebiyata düşkün, gözü gönlü tok, sofrası açık, ikrâmı seven, çevresinde sevilen ve sayılan biridir. bıyıklarının uzunluğundan dolayı da çevresinde “pala remzi” lâkabıyla anılmaktadır.
bir gün arif çelik ve arkadaşları ile pala remzi ve tek’te çalışan arkadaşları birlikte saz çalıp eğlenirken, bir ara halay çekerler. pala remzi’nin tek’teki arkadaşlarından hüseyin, arif çelik’e dönerek remzi için ”siz zannetmeyin ki onun palalığı bıyığındadır, esas palalığı yüreğindedir.” der. bu söz arif’i duygulandırır, iz bırakır ve ileride yeni bir türkünün ilhamı olur.
aradan birkaç yıl geçer, arif çelik 1984 yılında zonguldak’ın devrek ilçesi hatipler köyü’nde öğretmen olarak çalışmaktadır. ama pala remzi için söylenen “esas palalığı yüreğindendir” sözü, arif’in gönlünde tesirini kaybetmemiştir. sözü ve sazıyla duygularını “pala remzi” türküsü ile ortaya koyar arif çelik. türkü çok sevilir, dilden dile söylenmeye başlar.
Bingöllü işçi pala remzi 1970'li yıllarda ciddi bir sarılık hastalığı geçirdikten sonra Siirt ve Tatvan'a tayin oldu. yakalandığı Siroz hastalığından 1990 yılında ölmüştür mezarı urlada.