mature sevdalısı azgın anadolum erkeğine sevimli gelen hatun. "yok mu beni domaltan" tarzında kevaşe bir çığırtlkanlıkla köy köy dolaşan bir tip bence. seviştiği erkeklerden , iç çamaşırlarından bahseden bir bünye. bu eli belinde , kalçasına şap şap vuran pespaye hatunların bu kendine olan özgüveni veren de zaten böylesi bir talep olması değil mi ? talep varsa arz edilen herşey tutarlı ve ahlaklıdır zaten !
kafa bir kadındır. saba tümer'le bir araya girince tadından yenmez kıvama ulaşmaktadır. şu an kanal 1'de gezelim görelim yiyelim temalı bir program yapmaktadır.
"85 yıldır vatanın bölünmez bütünlüğünü garantiye alamamış, bu çocukları 30 yıldır savaşmak zorunda bırakmış herkese lanet" okuyan hürriyet gazetesi yazarı.
son dönemlerde 'ne yaparsam ismim anılır acaba' insanlarından biri. magazin dünyasının renkli ve süffer insanları anca mı akıllarına getirebildi ülkenin dertlerini? anca mı sorunlarına ışık tutma mertebesine ulaştılar? samimi olun azcık, samimi. ben böyle insanlardan korkarım ve nefret ederim işte. kendisine, sabahları yayınlanan ve belirli bir senaryo üzerinden tiyatrosu yapılan programlardaki tartışmalara geri dönmesini tavsiye ediyorum.
o değil de daha düne kadar bu tarz kadınlardan tiksinenler şimdi 'aha ne dedi vayy bee abla güzel konuştu he' demekteler. bu da tabii, dansöz insanların ortak eylemlerinden. Afrikanuslar sizinle gurur duyuyordur eminim.
insanı rahatsız etmeyen bir patavatsızlığı olan, köşesindeki mış-muş'ları büyük zevkle okuduğum, dünün şarkıcı ve oyuncusu, bugünün ise dobra dobra gazetecisi.
yeşilllik kıvamındaki yazarımızdır. cinsel ve magazinsel tema olmanın ötesine geçemeyecek ortalama bir seviyeye sahiptir. hürriyet'te yazmasının sebebi de avam (taksim tacizcilerinin de içinde bulunduğu cühela kitle) tabakaya hitep edecek/çekecek niteliklerde olmasıdır.
olmasa da olur fakat burası türkiye, hala orta çağda yaşayan milyonlarımız var. napalım, mukadderat. ölelim mi yani ? **
uzaktan görüldüğünde güzel zannedilen, yaklaştıkça vazgeçilen, konuşmaya başladığında kaçılmayan çalışılan yeni yazar, eski bacak güzeli. yazıları çok tutuluyor ki halen devam ediyor. yeni çizgi yayın evinin market kitapçılığına merak sardığı dönemlerde yazılarından derleme bir de kitabı basıldı.
"Gitmek zengin işidir." deyip, yazının sonunda, "Fakat tuzu kuru olan neden gitsin, o da var tabii." diyerek sanki doğaçlama yazdığını düşündüttüren yazar.
kendisine verilen bir hediyeyi canlı yayında saba tümer'e hediye ettikten sonra, hediyeyi veren adamın arayarak bu yaptıgın ayıp bir şey demesine sebebiyet vermiş kişi. işin ilginç yanı pakize hanım bunu söylüyen adamı azarlamış ve getirdigin diger hediyeleride vericem asıl senin yaptıgın ayıp demiştir. hem suçlu hem güçlü bu olsa gerek.
kendisine "cirkin" diyen deniz akkaya'ya "evet belki cirkin olabilirim ama o kadar $ansliyiz ki beygiri topmodele donu$turen hekimlere sahibiz" $eklinde ayar veren kadin.
Ve bu durumdaki binlerce insanın beraberliğine "Evlilik" denecek.
Tatsız değil mi?
Peki kim ister böyle olmasını? Hiç kimse.
Ama sebep olan biri var.
Kadın. Genellikle.
Hepsi değil tabii. Sözüm kendisine evliliğin dışında yaşam alanı yaratan, eşine de bu fırsatı veren kadınlara değil. Ölüm ayırana kadar kıç kıça yaşamaya ant içmiş olanlara. Kocayı ilkokul müsameresindeki kavalyesi gibi görenlere. Hani her figürün elele yapıldığı...
Sinemaya beraber gidilecek.
Alışverişe beraber çıkılacak.
illaki beraber uyunacak.
Bütün programlar ikili olarak tasarlanacak, ancak bu hususta kocaya hiç danışılmayacak, Ona sadece yer ve zaman bildirilecek.
Ayrıca, arkadaşlar kadının seçtiği evli çiftlerden oluşacak. Erkekler eşleri vasıtasıyla tanışıp metazori kaynaşmış olacaklar.
Adam eve yorgun argın gelirmiş,
Oraya değil de şuraya gitmek istermiş,
Falancalarla değil de, filancalarla olmak istermiş,
işten başını aldığı bir tek pazar günü varmış, o gün belki de akşama kadar uyumak ya da balık tutmak veya televizyon seyretmek istermiş,
Hatta kıl bile sizin kadar ısrarcı değil; bir gün lavaboya, küvete, yatağa, oraya buraya düşüp gidiyor.
Şimdi "Kocam kendi istiyor böyle olmasını" diyenler olacak. inanmayın kocanıza. Size yüzü tutmuyor olabilir. Arkanızdan "Boğuluyorum" dediğini kulaklarımla duydum.
Benden size tavsiye, biraz sizi özlemesine izin verin. "Bu pazar evde kalıp kitap okuyacağım, sen de istediğini yap" deyiverin mesela. Bir kerecik şaşırtın adamı.
Kuş mu bu adam avucunuzda sıkmaktan vazgeçtiğiniz an uçup gitsin? Hem sıkıyorsunuz da ne oluyor, gördünüz işte, siz kabindeyken yaptı yapacağını.
En önemlisi, sizin de ihtiyacınız yok mu bir parça özgürlüğe? E, ne bu hal öyleyse? Pek mi hoşunuza gidiyor adamın suratsızlığı?