padişah ikinci abdülhamid

entry173 galeri17
    12.
  1. II. Abdülhamid dünyaya kapalı ve bağnaz bir hükümdar değildi. Dünyayı takip eden, Fransızca bilen, sanatla ilgilenen; klasik müzikten, operadan, tiyatrodan zevk alan, polisiye romanlar okuyan, gençliğinde içki içen, el sanatlarına meraklı, iyi bir marangoz, bir hayvansever, eğitime önem veren, çağdaş okullar açan ve her geçen gün kan kaybedip dağılan Osmanlı'yı çok zor koşullarda ayakta tutmaya çalışan bir monarktı.

    Aslında operadan, tiyatrodan, klasik müzikten hoşlanan, borsa ve faizle zengin olan, içki fabrikaları kurulmasına izin veren ve sürekli öldürülme korkusu yaşayan gerçek II. Abdülhamid, bugün siyaseten kurgulanmak istenen II. Abdülhamid'e hiç benzemiyor.

    II. Abdülhamid her bakımdan zor bir dönemde ve çok kötü koşullarda padişah oldu. Ayrıca saray da pek güvenli bir yer değildi. Bir süre önce amcası Abdülaziz öldürülmüş, ardından ağabeyi V. Murat delirmiş, üç ayda tahttan indirilmişti. II. Abdülhamid tahta oturur oturmaz 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) başlamıştı.
    Kaynak: Sinan Meydan, Sözcü Gazetesi'ndeki 12 Mart 2018 tarihli köşe yazısından alıntı
    0 ...
  2. 4.
  3. ittihat ve terakkiyle ortak bir yol bulsaydılar şu an 200 yıl daha ilerideydik. iki grub da hata ardınca hatalar yaparak işin içine soktular.
    2 ...
  4. 36.
  5. Sherlock holmes okur, piyano çalar, nadide el işçiliği bazı ahşap oyma eserleri vardır. Kendisine bombalı suikast düzenleyen Ermenileri dahî affedecek, her muhalifini yüksek maaşlarla sürgün edecek, Üzerine yürüyen hareket ordusu’nu tepeleyecek kuvveti varken “evlatlarıma kıyamam” diyecek, 33 yıllık yönetiminde, o da razı olmadığı hâlde mecburen tasdiklediği bir idam vakası hariç ölüm emri vermeyecek kadar aşırı merhamet sahibi olan; işte, sırf bu merhametinden ötürü muhaliflerince habire istismar edilen ve en sonunda hal’ edilerek sürgüne gönderilen, Balkan harbinde Talat, Enver Cemal paşalar eliyle tek kurşun atmadan binlerce Türk askerinin telef edildiğini işittiğinde üzüntüden kalb sektesine uğrayarak bir nevi vicdan azabı yüzünden vefat eden padişah.
    Evet, büyük diktatördü!
    1 ...
  6. 35.
  7. akademik tarihçiliğin uzun yıllar sürmüş olan "ulu hakan" ya da "kızıl sultan" ikiliği son 20-30 senede büyük oranda aşılmışa benziyor. özellikle islamcı kanadın necip fazıl'ın öncülüğünde yaptığı "ulu hakan" yakıştırmasına karşılık cumhuriyetçi entelijansıya "kızıl sultan" yakıştırması yapardı. ya da tersi. kızıl sultan denirdi, çünkü bu yaklaşıma göre hamid'in uzun saltanat yılları türkiye'nin modernleşme sürecine vurulmuş bir ket, bir gerici dönem idi. fakat özellikle selim deringil'in the well protected domains, ilber ortaylı'nın imparatorluğun en uzun yüzyılı, kemal karpat'ın Politicization of islam eserleri bu kısır ikiliğin aşılmasında öncü oldular. bir de engin akarlı'Nın bir doktora tezi varmış ama onu okumadığım için burada bahsetmedim. bu eserler hamid devrinin bir geri, anakronik devri ifade etmediğini uzun 19. yüzyıl tarihi perspektifinden daha ziyade o devrin de kendi dinamiklerinde modernleşmeci unsurları barındırdırdığını ifade ediyorlar. bu öncü eserlerin önermeleri daha sonraki senelerde çok geniş bir tabana yayıldığı söylenebilir.

    abdulhamid dönemi türkiye'de tarih yazıcılığı için çok değerli iki makale sunacağım şimdi size. meraklısı için çok faydalı olacaktır. iyi okumalar.

    http://nadirozbek.com/academic/publications/19.pdf

    https://www.academia.edu/..._Tarih_no._301_2019_46-53
    4 ...
  8. 33.
  9. işkenceye gönderdikleri tarafından yıkılmasaydı iyiydi.

    rus keyfiyetiyle askerini ipe göndermeseydi iyiydi.

    olaylar gerçek, yüklemler ironidir.
    0 ...
  10. 33.
  11. Kendi döneminin şartlarında haklı ve güçlü bir figürdür de yeni nesil Osmanlıcılık oynayanları görse rahmetli bunları top gibi sikerdi bence. .
    0 ...
  12. 31.
  13. Niyeyse günümüzde siyasal islamcı olan herkes bunun torunu.

    Biri de 3. Selim in 5. Mehmet in torunuyum demiyor.
    3 ...
  14. 29.
  15. 13.
  16. Osmanlı imparatorluğu'nun en zeki padişahlarından biridir. Bahsedildiği gibi gaddar olsaydı, şimdi bu malum tayfa yaşıyor olmazdı.
    1 ...
  17. 12.
  18. Kimine göre gök sultan, kimine göre baskıcı kızıl sultan. Ben de diyorum ki; bizim sultan.

    Türk tarihinde Türk devleti ve milleti adına olumlu şeyler yapan ya da yapmaya çalışan herkese sevgimiz olmasa da saygımız olmalıdır. Beşbin yıllık tarihin her zerresi bizimdir. Ve biz türkler de tarihin her zerresindeyiz.
    2 ...
  19. 5.
  20. 1908 ihtilalinden 4 gün sonra şeyhülislamın önünde Kuran'a el basarak Meşruiyete bağlılık yemini eden ulu hakandır.
    0 ...
  21. 10.
  22. diktatör diyenler için hatırlatayım, kendisini koruma kanunu bulunmamaktadır.
    2 ...
  23. 9.
  24. Ne olursa olsun, bizimdir. Kimseye laf ettirmemeliyiz. Eleştirilmeli ama Atatürk’ü nasıl eleştiriyorsak öyle.
    1 ...
  25. 32.
  26. 31.
  27. 9.
  28. osmanlı imparatorluğunun 34. padişahı, 113. islam halifesi.
    kimileri kendisini "kızıl sultan" diye yaftalarken, kimileri onu "ulu hakan" diye yad eder.

    gençliğinde tahta çıkmak gibi ihtirasları bulunmayan bir insandı abdülhamid. fakat yine de amcası abdülaziz tarafından padişah olacakmış gibi eğitim gördü. amcası abdülaziz ile beraber avrupa gezilerine de gitmiştir. sultan hamid, dünya siyasetini takip etmeyi severdi. ağırbaşlı ve kibar bir insandı.

    şanssız bir adamdı, son kozlarını oynayacak olan bir devletin tahtına oturdu. amcasının öldürülmesi nedeniyle "acaba beni de öldürürler mi?" sorunu kafasından bir türlü atamadı, bu yüzden de kasvetli ve psikolojik sıkıntıları bulunan bir padişahtı.

    osmanlı'nın en çok toprak kaybeden padişahıdır. mutlakiyeti sağlayan son padişah olmuştur, bunu sağlamak için de diktatörlük yapmıştır.
    günümüzde propagandası çok fazla yapıldığından olsa gerek, kendisinden nefret edenlerin sayısı çok fazladır.

    hataları var, yanlışları var, ülke içinde yaptığı pek doğru işler de var. örneğin ilk kız okulu sultan hamid döneminde açıldı. döneminde okul sayıları kat be kat artmış, buna ek olarak bu okullardaki eğitim seviyesini ve kalitesini artırmaya çalışmıştır.

    hafiye teşkilatının da kurucusu, ikinci abdülhamid'dir. hafiye teşkilatı, osmanlı tarihinin en geniş kapsamlı istihbarat örgütüydü.

    müslüman tebaasının desteğini sağlamak için islamcılık ideolojisini destekledi.

    takvim yaprakları 10 şubat 1918'i gösterdiğinde 76 yaşında yorgun, yıpranmış ve hasta bir adam olan abdülhamid, beylerbeyi sarayı'nda yaşamını yitirmiştir. mezarı ıı. mahmud türbesindedir.
    2 ...
  29. 2.
  30. Sultanın üzerine atılan Toprak kayıpları suçlamasının asıl müsebbibi avrupa hayranı mithat paşa, onun güdümündeki bab-ı ali ve devletin içine yerleşmiş ittihatçı kafalı devlet adamlarıdır. Padişah göreve gelince hemen herşeye malik olduğunu yönetimden sorumlu olduğunu iddia edenler tarihten bi haberdirler. Devletin nasıl işlediğini ya bilmiyorlar yada işlerine öyle geliyor.

    --spoiler--
    Abdulhamid Han Devrinde Toprak Kaybı Meselesi

    Abdulhamid Han "1876-1908 tarihleri arasında Osmanlı tahtında bulundu. Meşrutiyet yanlılarına (Mithat Paşa ve avanesi) Meşrutiyeti ilan edeceği görüntüsü verip 31.8.1876'da saat 12:00'de tahta çıktı. Tahta çıktığı yıllarda Bosna-Hersek,Girit,Sırbistan ve Karadağ’da isyanlar başlamıştı. Bu sıra da toplanan Tersane Konferansı’nda ingiltere olası bir savaşı Almanya’nın Rusya’yı destekleyeceği gerekçesiyle istemiyordu. Rus Çarı Aleksandr’da harp istemiyordu ancak Rusya’da da Osmanlı’da olduğu gibi savaş yanlıları vardı ve harbin başlaması için kampanyalarına çoktan başlamışlardı.
    Böyle bir ortamda Mithat Paşa , kendi eseri diyebileceğimiz Meşrutiyeti ve Osmanlı Devleti’nin ilk anayasası Kanun-i Esasi’yi ilan etti.(23.12.1876) Anayasanın ilanı Mithat Paşa’nın beklentisini karşılamadı Avrupalı devletlerinin umurunda bile olmadı. Midhat Paşa, Tersane Konferansının Bulgaristan ve Bosna Hersek’te ıslahat yapılması tekliflerini incelemek üzere Bab-ı Ali’de içerisinde 60’ının Hristiyan olan 240 kişilik bir meclis topladı. Bu mecliste yaptığı konuşmada harp aleyhinde oy kullanacakları vatana ihanetle suçlayarak Tersane Konferansı kararlarını reddetti. Mithat Paşa, işsiz güçsüz takımına ve medrese talebelerine para dağıtarak Abdulhamid Han’ın penceresinin altında harp için gösteri yaptırmaktan bile geri kalmadı. Mithat Paşa ve ekibi padişaha ordunun harp istediği ve ingiltere’nin harpte Osmanlı Devleti’ne yardım edeceğini bile söylediler.

    Abdulhamid Han bu fikirlerin hiçbirine katılmıyor ancak devlet içindeki güce nüfuz edecek güçte henüz değildi ve Tersane Konferansının kararlarını reddini onaylamak zorunda kaldı. Bu durum üzerine istanbul’daki büyük devletlerin büyükelçileri istanbul’u terkettiler. istanbul’dan büyükelçilerini çekmiş 6 büyük Avrupa Devleti, aralarında Tersane Konferansı Kararlarından daha hafif olan Londra Protokolünü imzaladılar. Londra Protokolü, Hersek Sancağının il, Ortodoks Sırplardan oluşan iki ilçenin de Osmanlı Devleti’ne ait olan Karadağ Prensliğine verilmesini istiyordu. Yani bir başka deyişle Osmanlı’ya ait toprakları gene Osmanlı’da kalmak şartıyla bir başka Osmanlı Prensliğine bağlanmasını istiyordu. Bab-ı Ali bu teklifi de reddetti.
    Bütün bunlara rağmen harbe karşı olan Rus çarı Alaksandr,Bab-ı Ali’ye, gene bir Osmanlı toprağı olan Karadağ’a sadece Nişik kazasının bırakılmasını, böylece harp yanlısı ülkesindeki milliyetçileri yatıştırabileceğini bildirdi. Ancak bu teklifte Bab-ı Ali tarafından reddedilince büyük savaş başladı. 24.4.1877. Abdulhamid Han, tahta çıktıktan tam 8 ay sonra kendini 1293 Rumi senesinde gerçekleştiği için “93 Harbi” diye meşhur olan bir savaşın içinde buldu. Savaş sonucu Osmanlı Devleti için çok ağır oldu.

    Küçük bir ilçeyi bir inatla kendi toprağı Karadağ’a vermemek uğruna Avrupa’da Sırbistan,Karadağ ve Romanya’yı ayrıca Kars,Ardahan ve Batum’u kaybetti. Bu hengame de Tunus’u da Fransa ve Mısır’ı ingiltere işgal etti. Mısır fiili işgal altında ancak Osmanlı toprağı olma özelliğini 1914 yılına kadar devam etti. Mısır 1914 yılına kadar yıllık vergisini Osmanlı Devleti’ne ödemeye devam etti. işte bu kayıplar Abduhamid Han’ı sevmeyenlerin onun zamanında büyük toprak kayıpları yaşandı sözünün delilleri oldu. Ancak burada dikkat etmedikleri, görmemezlikten geldikleri bir nokta var. Abdulhamid Han, her ne kadar 31.8.1876 da tahta geldiyse de tam manasıyla iktidar olamadı. Amcası Abdulaziz Han’ı şehid eden, ağabeyi şehzade Murad’ı tahta çıkaran ve sonra indirip Meşrutiyeti ilan etmek için kendisini tahta çıkaran derin yapıyı yok edip kontrol edene kadar bu durum sürdü. Bu sürede de yukarıda zikredilen kayıplar yaşandı. Abdulhamid Han, devlet yönetimi tam manasıyla ele aldıktan sonra sadece Osmanlı Devleti’nde değil aynı zamanda tüm dünya siyasetinde söz sahibi oldu. Kurduğu istihbarat teşkilatı ile ülkesini içeri de ve dışarıda korumayı başardı. Her ne kadar günümüzde kendisini toprak kayıpları vb. sebeplerle eleştirenler olsa uyguladığı denge siyasetiyle de ingiltere ve Almanya gibi bir çok devletin yöneticileri onun dahice ülkesini yönettiğini itiraf eden tarihe geçen bir çok söz söylediler.

    "Abdulhamid bastonunu Karadeniz'e sokar, Akdeniz'i karıştırırdı"/ ingiltere başbakanı W.Ewart Gladstone

    http://tariharsivi.org/ic...oprak-kaybi-meselesi.html
    --spoiler--

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1806654/+
    6 ...
  31. 7.
  32. “istihbaratsız bir devlet yaşayamaz” düsturuyla dünyanın gelmiş geçmiş en büyük istihbarat ağını kurup, devleti en zayıf döneminde 36 sene yönetmiş cennetmekan..
    4 ...
  33. 7.
  34. hayatının son yıllarını bir mustafa kemal paşa hayranı olarak geçiren -anafartalardan dolayı-, ve onun için dua eden, bir osmanlı padişahı.
    3 ...
  35. 174.
  36. Yakın tarihimize dair bugünü şekillendiren siyasî olayların yaşandığı, devleti bir arada tutmak için eşsiz çabası bugün hepimizce daha iyi anlaşılan; Mekke'nin/ Medine'nin son hizmetkârı, Sultan II. Abdülhamid Hân'ı vefatının 101. sene-i devriyesinde minnet ve rahmetle yâd ediyoruz. Gerçekten de çok değerli bir sultan.
    0 ...
  37. 5.
  38. 101 sene önce bugün aramızdan ayrılan ulu hünkâr.

    o gün payitaht yıkılmış, tüm vatandaşları büyük bir hüzün kaplamıştır.

    onun tahttan inmesinden sonra yıkılmaya başlayan devlet, ona olan özlemi bin kat daha arttırmıştır.
    4 ...
  39. 4.
  40. Yıkılmış bir imparatorluğun padişahlığını yapan insan. Torunu, kendini torunu zannedeni çoktur.
    1 ...
  41. 3.
  42. Yaralı aslanı ayakta tutmaya çalışan, Enver paşa gibiler yüzünden yanlış anlaşılan padişah.
    5 ...
  43. 2.
  44. Bira fabrikası açmış abdessiz yere basmayan cennetmekan hakanımız.
    5 ...
  45. 1.
  46. Ne övüldüğü kadar büyük nede yerildiği kadar kötü bir hükümdardı. Şansızdı imparatorluğun güneşi batarken geçti başa keşke o kadar paranoyak olmasaydı gençleri dinleseydi biraz değişen dünyanın ihtiyaçlarına anlasaydı. Biraz rahat etseydi ve ülkeyide rahat ettirseydi.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük