bünyeye en çok etki eden eserlerdendir. yaylıların ahengi, yaydığı pozitiflik...ister istemez güzel şeyler düşünmeye sevk ediyor insanı. ne kadar kötü günler geçirmiş olsanızda, güne bu beste eşliğinde başladığınızda, hele çayınızı yudumlarken balkonda, kendinizi hafif esintiye kaptırıp şunu söylersiniz: "bak bitti kabus." derin nefes alır, rahatlarsınız.
bilinen bir kaç parçanın da temelinde yatan, çok bilinen bir johann pachelbel bestesi. bence rob paravonian ın bu konudaki düşünceleri izlemeye değerdir. (bkz: you tube) (bkz: pachelbel rant)
yaylıların dörder ölçü bekleyerek çalmaya başladıkları, gelmiş geçmiş en basit çello partisyonuna sahip klasik eser (johann pachelbel). ayrıca armonisindeki akor sıralaması ile bir çok ünlü esere ilham kaynağı olmuştur.
(bkz: No woman no cry)
(bkz: let it be)
(bkz: sözlerimi geri alamam)
.
.
.
güneş, masmavi gökyüzü, beyaza bürünmüş erik ağaçları, saksıdaki renkli çiçekler, hafif bir esintiyle ürperten rüzgar, havada mis gibi bahar kokusu, fonda bu şarkı. insan daha ne ister ki.
geçen pazar nip tuck'ta christian abimizin düğünü öncesi fonda yükselen, gecenin bir vakti içimi tarifsiz bir coşkuyla dolduran, fevkalade, aşık olunası eser. bütün versiyonları bulunup, yüksek sesle dinlenesidir.
johann pachelbel'in coveri çok yapılan, güzel eseri. insana huzur veren, kişiyi karamsarlıktan kurtaran bir havaya sahiptir. rengarenk çiçeklerin, yeşilliğin ve su sesinin hakim olduğu bir bahçede sevgiliyle çardağın altında başbaşa oturduğunuzu hayal ettirir *. 1 kere dinlemek yeterli değildir. devamı mutlaka geliyor.