pablo neruda

entry164 galeri17
    113.
  1. AŞK

    Bütün gördüklerim içinde
    yalnız sensin hep görmek istediğim
    dokunduğum her şey içinde
    senin tenindir hep dokunmak istediğim:
    seviyorum senin portakal kahkahanı
    hoşlanıyorum uykudaki görüntünden.

    Ne yapmalıyım, sevgilim, sevdiceğim
    bilmiyorum nasıl sever başkaları
    eskiden nasıl severlerdi,
    yaşıyorum, bakarak, severek seni,
    aşk tabiatımdır benim...

    Her ikindi daha da hoşuma gidiyorsun.

    Nerde o? Hep bunu soruyorum
    kaybolduğunda gözlerin
    Ne kadar geç kaldı! Düşünüp inciniyorum,
    yoksul, aptal, kasvetli duyuyorum kendimi
    geliyorsun sen, `bir esintisin
    şeftali ağaçlarından uçan`.

    Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden değil
    o kadar neden var ki, o kadar az,
    böyle olmalı aşk
    kuşatan, genel
    üzgün, müthiş,
    bayraklarda donanmış, yaslı,
    yıldızlar gibi çiçek açan,
    bir öpüş kadar ölçüsüz...
    3 ...
  2. 112.
  3. (bkz: ağır ölüm) gibi güzel şiirlere imza atmış mükemmel şair, yazar.
    0 ...
  4. 111.
  5. içeri girin, efendim, buyurun alın anayurdu ve toprağı, meskenleri, kutsamaları, istiridyeleri, burada her şey satılır.

    Pablo Neruda
    3 ...
  6. 110.
  7. bizim atölyede bir söz yazıyor bir kağıdın üstünde, hepsinin altında da bu herifin ismi yazıyor, gey olmasından şüpheleniyorum.
    0 ...
  8. 109.
  9. sevdi beni o, ben de bir ara onu sevdim
    o durgun iri gözler sevilmez miydi ama? dizelerinin sahibi şair.
    2 ...
  10. 108.
  11. ''Sırf birisi iyi geceler demediği için, iyi geçmeyen geceler vardır.'' sözünün sahibi.
    1 ...
  12. 107.
  13. ''Hiçbir zaman anlayamazsın: Giden sevse gitmeyi ister miydi, Peki ya kalan sevse; gitmesine izin verir miydi!''
    1 ...
  14. 106.
  15. ''Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın. O kişi yaralıdır ve yara bandı olarak sizi kullanır.''
    3 ...
  16. 105.
  17. "Gözyaşım kadar değerlisin; ama nasıl gözyaşlarım gözümden düştüyse şimdi sen de öylesin.''
    3 ...
  18. 104.
  19. "Ne yapmalıyım, sevgilim,, sevdiceğim,
    bilmiyorum nasıl sever başkaları,
    eskiden nasıl severlerdi,
    yaşıyorum, bakarak severek seni,
    aşk tabiatımdır benim."
    1 ...
  20. 103.
  21. sergey yesenin'in kız kardeşi şura'ya(?) yazdığı bu dünya dan geçen biriyim şiirinin başlığında belirttiği gibi bu dünya'dan geçen biri olduğunun farkında olan şilili büyük şair. neruda'yı rus şair yesenin'le anlatmaya başlamamın bir sebebi var elbet. eğer bu dünya'nın öz çocukları diye bir kavram varsa* şairler o öz çocukların en büyükleridir. yürekleri bir abinin yüreği gibi kocamandır, dünya'ya türlü sınırlar çizip devletlere ayıran hödüklere inat sınır tanımazlar tıpkı bir abinin kardeşlerine beslediği kocaman sevgi gibi. dünya'nın bir ucunda yaşayan pablo neruda dünya'nın bu ucunda şu an şu satırları yazan dahil olmak üzere insaniliğinin farkında olan insanların yüreğine dokunuyorsa bu, onun ve diğer tüm * şairlerin özlüğünden, dünya'nın uğultusu'nu* içlerinde hissedip bir abinin kardeşine beslediği şefkat gibi onları dinginleştirebilmelerinden/dizginleştirebildiklerindir. yesenin gibi, aragon gibi, uyar gibi, orhan veli gibi, attila ilhan gibi.
    bir de şöyle bir anektod var hakkında.

    --anektod--

    gabriel garcía marquez'in yazdığına göre, "sürgünde olduğu yıllarda, memleketi şiliden mektuplar getiren postacıyla sıkı dost olmuştur. postacının ona getirdiği her mektuba karşılık, bir şiirini armağan eden büyük yürekli yazardır. postacı aldığı şiirleri kendi şiirleriymiş gibi sevdiği kadına okumuştur. sonraları bu durumdan vicdani olarak rahatsız olan postacımız nerudaya bu gerçeği açıklamak istemiştir ve bunu yapmıştır. neruda duruma kızmamıştır fakat kızmış gibi davranmıştır ve postacıya, sen benim şiirlerimi nasıl kullanırsın onlar benim, diyerekten çıkışmıştır. bunun üzerine postacı, 'şiir yazanın değil ihtiyacı olanındır' demiştir." (kaynağı bilmiyorum ne yazık ki. biri işkembe-i kübra'dan atmış olabilir, ama ilginç geldiğinden ıvır zıvır klasöründe aylarca öylece bekliyor buraya nasipmiş. öğrenirsem ve unutmazsam e bir de canım isterse eklerim)

    --anektod--
    dipnot: bunları yazarken ezginin günlüğü geldi aklıma. kıyısız deniz şarkılarıyla. şairlerin sınırları yoksa kıyıları da yoktur galiba. bunu düşünmek lazım, evet!

    ekleme: Kitaplarla haşır neşir olan arkadaşım bildirdi binlerce kilometre öteden gabriel garcia marquez'in postacı kitabında geçiyormuş yukardaki anektod.
    0 ...
  22. 102.
  23. bizdeki karşılığı nazım hikmettir. şiirleri bi sike benzemez politik düşünceleri sayesinde şairlik vasfını kazanan dürrükler ordusunun bi neferidir sadece.
    0 ...
  24. 101.
  25. "gel yanıma başıboşum
    yüreğimin üstüne gel
    içelim kızıl çiyi"
    6 ...
  26. 100.
  27. bazen "bazen sırf birisi iyi geceler demediği için, iyi geçmeyen geceler vardır." dir,

    bazen ise "seni sevdiğimi anlayacaksın, sevmediğim zaman." dır.
    0 ...
  28. 99.
  29. --spoiler--
    Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına..
    --spoiler--
    1 ...
  30. 98.
  31. --spoiler--
    yavaş yavaş ölürler
    seyahat etmeyenler,
    yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
    müzik dinlemeyenler,
    vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.

    yavaş yavaş ölürler,
    izzeti nefislerini yıkanlar
    hiçbir zaman yardım
    istemeyenler.

    yavaş yavaş ölürler
    alışkanlıklara esir olanlar,
    her gün aynı yolları yürüyenler,
    ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
    elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,
    veya bir yabancı ile konuşmayanlar.

    yavaş yavaş ölürler
    ihtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
    tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
    görmek istemekten kaçınanlar
    yavaş yavaş ölürler.

    yavaş yavaş ölürler
    aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
    rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
    hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
    dışına çıkmamış olanlar.
    yavaş yavaş ölürler
    --spoiler--
    0 ...
  32. 97.
  33. 96.
  34. ''seni sevdiğimi göreceksin; sevmediğim zaman.''
    0 ...
  35. 95.
  36. "çünkü henüz icat edilmedi; anlamayana anlamayı öğretecek bir lisan."

    demiş ve bütün hissettiğim şeyleri tek cümlede özetlemiş büyük insan.
    0 ...
  37. 94.
  38. sanırım yavaş yavaş ölürler şiiri ile hayatın sırlarını çözdüğüne inandığım şair.
    0 ...
  39. 93.
  40. okumaktan büyük bir zevk aldığım, nazım hikmet hayranı bir şairdir.
    0 ...
  41. 92.
  42. Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış.
    4 ...
  43. 91.
  44. Hayalbaz bir çocuk pablo yaşadığımı itiraf ediyorum kitabı 1971 nobel ödülü aldı ve okurken anlıyorsunuz ki insanlar çocuklarını her şeyden daha iyi hatırlıyor uzun buğday tarlalarını, büyülü gibi görünen sandıkları unutmuyorlar. Unutamıyorlar.
    ilk şiirini daha ilk yazı yazmayı öğrendiğinde yazmış pablo;

    --spoiler--
    Anneme yazılmıştı o kelimeler. Benim tanıdığım yumuşak gölgesi ile bütün çocukluğumu koruyan üvey anneme bu yaptığımın beğenilip beğenilmemesi düşünmeden anne ve babama gösterdim. Babam dalgın dalgın kagıdı aldı okudu ve yine geri uzattı
    Nerden kopya ettin bunu? Diye sordu .
    Sonra benim cevabımı beklemedi.
    --spoiler--
    0 ...
  45. 90.
  46. bu adamın halk isimli şiiri beynimde öyle bir yankılanıyor ki şu aralar..

    --spoiler--
    halkım ben.
    hani şu sayılamayan,
    hani şu çok halk.
    soluğumun öyle bir gücü var ki..
    sessizliği deler geçerim, dinlemem,
    filiz verir, boy atarım,
    zifiri karanlık demem.

    zulüm, acı, ölüm, şu bu.
    bir anda gizlerse de tohumu,
    ölmüş gibi görünürse de halk,
    döner gelir elbet bir gün nisan ayı.
    kavuşur baharına toprak,
    kızgın eller dağıtır atar ağır havayı.
    ölümün içinden yeşerir yaşamak.
    --spoiler--

    zor günler, yokluklar, 'zulümler, acılar, ölümler, şunlar, bunlar' vs..

    yıllardan beri uyutulan, sömürülen, hor görülen, ayrıştırılmaya çalışılan, birbirine düşürülmeye uğraşılan, yaşam kavgasında yorgun düşürülen, nefretle yoğrulup bilenen, eğreti kurnazlıklara mecbur bırakılan halkımız..

    hepsini aşacak; 'sessiliği delip geçecek, filiz verip boy atacak' bir gün insanımız. inanıyorum..

    bu yüzden fazla hayalperest, fazla ütopik, fazla romantik bulunsam da zaman zaman, inanıyorum işte.

    hem ne demiş pablo neruda? 'ölümün içinden yeşerir yaşamak.'

    öümlerin içinden yeşerecek tüm yaşamaklar.. inanıyorum..
    1 ...
  47. 89.
  48. (bkz: yavaş yavaş ölürler)

    Yavaş yavaş ölürler

    Seyahat etmeyenler,

    Okumayanlar,

    Müzik dinlemeyenler,

    Vicdanlarında hoş görmeyi barındıramayanlar.

    Yavaş yavaş ölürler

    Kendilerine olan sevgilerini yıkanlar,

    Hiçbir zaman yardım istemeyenler.

    Yavaş yavaş ölürler

    Alışkanlıklarına esir olanlar,

    Her gün aynı yolları yürüyenler,

    Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,

    Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,

    Veya bir yabancı ile konuşmayanlar.

    Yavaş yavaş ölürler

    ihtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,

    Tamir edilen kırık kalplerin...

    Gözlerindeki pırıltıyı görmekten kaçınanlar.

    Yavaş yavaş ölürler

    Aşkta veya işte bedbaht olup

    istikamet değiştirmeyenler,

    Rüyalarını gerçekleştirmek için

    Risk almayanlar,

    Hayatlarında bir kez dahi...

    Mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.

    Şimdi yaşa!

    Bugün riske gir!

    Hemen harekete geç!

    Kendini yavaş ölüme teslim etme!

    Mutluluktan kaçınma!
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük