pablo neruda

entry164 galeri17
    138.
  1. "bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz."
    4 ...
  2. 137.
  3. "..Bütün gördüklerim içinde
    yalnız
    sensin hep görmek istediğim
    dokunduğum her şey içinde
    senin tenindir hep
    dokunmak istediğim:
    seviyorum senin portakal kahkahanı
    hoşlanıyorum
    uykudaki görüntünden.."
    1 ...
  4. 136.
  5. çocukluğun taşrası, romantik balkondan seni yelpaze gibi açıyorum. eskiden
    olduğu gibi sokakların terk ettiği ben, terkedilmiş sokakları inceliyorum.
    düş darbeleriyle dövdüğüm küçük kent, kıpırtısız varlığından
    beliriveriyorsun. köpüğün kıyısında uzun ve ağır adımlarla toprakları ve
    otları çiğneyerek, daha yeni boyanmış bu gök altında büzüşmüş sen, bir tek
    sen geceyi kaçıran taşlar atabilirdin. böyle yarattın kendini, yalnızlıkla
    yoğrulmuş, iç sıkıntılarıyla yaralı, yürüyerek, yürüyerek kederli
    kasabalarda. neye yarar eskilerden söz etmek, neye yarar unutuşun
    çamaşırlarını yeniden giymek? yine de gölgen büyük ve kara, çocukluğumun
    taşrası. büyük ve kara kasaba gölgen renksiz soğukluğun, kuzey rüzgarının
    öpücüğü altında. ve güneşli, beklenmedik, tatlı günlerin de var bir başak
    gibi sallanarak nemden çıktığında zaman. ah! suların yükselmesinin korkunç
    kışı, babaannem ve ben titrerdik aklımızı kaçırasıya titrerdik. her yandan
    yağan, kederli ve savurgan, bitmek tükenmek bilmez yağmur. haykırırlar,
    ağlarlardı ormanlarda yitmiş trenler. rüzgarın çevrelediği tahta evler
    çatırdardı. rüzgar şaha kalkmış ayaklarıyla pencereleri uçururdu, yıkardı
    çitleri; şiddetli, umutsuz, arazi olurdu denize doğru. ancak tertemiz
    geceler de vardı, güzel havanın yaprakları, kusursuz yıldızlar içine
    sokulmuş karanlık gökyüzü. ağır kaldırımlarda, alacakaranlıkta ya da
    unutulmaz sabahlarda genç kızı elinden tutup gezdiren aşık oldum. söylenmiş
    onca sözcük nasıl anımsanmaz? çiçek gibi açılan öpücükler, dalgalanan
    çiçekler her şey bitse de. fırtınayla yüzleşen ve acı kanatları altında
    ağzını güçlendiren çocuk seni destekliyor bugün fırtınadan sonra büyük bir
    ağaç gibi nemli ve sessiz memleket. gizli saatlerin elinden kaçmış, herkesin
    tanımadığı çocukluk taşrası. son yağmurla ıslanmış yapı iskelesine uzanmış
    yalnızlığın bölgesi, bir geri dönüş barınağı olarak öneriyorum seni ömrüme.

    (bkz: çocukluğun taşrası)
    0 ...
  6. 135.
  7. Halkız Biz Yeniden Doğarız Ölümlerde

    halkım ben, parmakla sayılmayan
    sesimde pırıl pırıl bir güç var
    karanlıkta boy atmaya
    sessizliği aşmaya yarayan

    ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa
    tohuma dururlar yeniden
    ve halk, toprağa gömülü
    tohuma durur bir yerde
    buğday nasıl filizini sürer de
    çıkarsa toprağın üstüne
    güzelim kızıl elleriyle
    sessizliği burgu gibi deler de

    biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde.

    Pablo Neruda
    0 ...
  8. 134.
  9. "yavaş yavaş ölürler" şiiriyle insanı kendine hayran bırakan şair ama insan... Hep bir yolculuğun arifesinde rastlaşılan bu şiir, sırt çantasının içine bir de "Neruda'sız bu yol çekilmez" lafını kurdurtur insana... Ne de iyi eder...

    Yavaş yavaş ölürler
    Seyahat etmeyenler,
    Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
    Müzik dinlemeyenler,
    Vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.

    Yavaş yavaş ölürler,
    izzetinefislerini yıkanlar
    Hiçbir zaman yardım
    istemeyenler.

    Yavaş yavaş ölürler
    Alışkanlıklara esir olanlar,
    Her gün aynı yolları yürüyenler,
    Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
    Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,
    Veya bir yabancı ile konuşmayanlar.

    Yavaş yavaş ölürler
    ihtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
    Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
    Görmek istemekten kaçınanlar
    Yavaş yavaş ölürler.

    Yavaş yavaş ölürler
    Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
    Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
    Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
    Dışına çıkmamış olanlar.
    Yavaş yavaş ölürler…
    3 ...
  10. 133.
  11. "Bütün çiçekleri yolsanız da baharın gelişini engelleyemezsiniz.." sözünün sahibi olan şair.
    1 ...
  12. 132.
  13. 7 sayfa mıı? ohaaaa!

    amına koyim efsaneler efsanesi marcelo salas'ın başlığında 2. sayfa yazı yokken bu dangalağın adına 7 sayfa mıı?

    utanın, yazıktır günahtır. şair.

    TÜRKiYE.
    0 ...
  14. 131.
  15. 'o kadar çok ki ölümüz
    ve o kadar çok ki kızıl güneş önünde setler
    ve o kadar çok ki çarpık kabuklu taş başlar
    ve o kadar çok ki öpücüklerimizi engelleyen
    ve o kadar çok ki unutmak istediklerim'

    sözlerine sahip güzel insan.
    1 ...
  16. 130.
  17. sevdigim sair.

    pablo neruda biz orada.
    0 ...
  18. 129.
  19. botanik bilgisi şaşırtıcı, dev şiir adamı.
    0 ...
  20. 128.
  21. 40 yıl önce ölen yazarın cesedi zehirlenerek öldürüldü şüphesi ile mezardan çıkarılıp araştırılacak. pinochet darbesinden 12 gün sonra ölen
    neruda`nın şöförünün anlattıklarına göre meksikaya göçmek isteyen neruda yolculuğundan bir gün önce vücuduna hastanede zehir enjekte
    edilerek öldürüldü.
    0 ...
  22. 127.
  23. "halkım ben, sayısızca halk.
    sesimde duru bir güç barınır
    delik deşik etmek için sessizliği
    ve filizlenmek için karanlıkta."
    1 ...
  24. 126.
  25. - Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış.

    diyen büyük şairdir. ona dikkatlice bakanlar; evrensel değerlerden asla ödün vermeyen, her türlü baskı ve zulme direnen, yaşama karşı dimdik bir duruş sergileyen, adam gibi bir adam görürler. varın böylesi bir adamda, şairliğin nasıl duracağına da sizler karar verin.
    1 ...
  26. 125.
  27. "bilmek aci cekmektir." buyuran sair.
    0 ...
  28. 124.
  29. ispanyolcayı mükemmel kullanılan ve filmlerde şiirleri genellikle kullanılan, hatta madonna'nın bile "if you forget me" şiirini seslendirmiş olduğu yazar.
    0 ...
  30. 123.
  31. Güney Amerika'dan sadece futbolcu çıkmadığını her şeyiyle kanıtlayan şair.

    O kadar çok ki ölümüz
    Ve o kadar çok ki kızıl güneş önünde setler
    Ve o kadar çok ki çarpık kabuklu başlar
    Ve o kadar
    çok ki öpücüklerimizi engelleyenler
    Ve o kadar çok ki unutmak
    istediklerim.

    Pablo Neruda
    2 ...
  32. 122.
  33. nazımın yoldaşıdır. ölümünün ardından nazım'a bir güz çelengi'ni yazmıştır. 1971'de nobel edebiyat ödülünü almıştır. kendisi hakkında söylenebilecek ne var bilmiyorum, yazdıklarını paylaşmak sanırım en güzel tanımlama biçimi.

    "gün asla kaymaz ellerinden
    korursun güneşi, toprağı, menekşeleri
    uyuduğunda zarif gölgenle
    ve aynen böyle, her sabah
    hayat verirsin bana..."

    "...
    ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
    böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
    yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca

    belki bana verdiği son acıdır bu acı
    belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona"
    0 ...
  34. 121.
  35. “Seni sevdiğimi anlayacaksın, sevmediğim zaman.”
    3 ...
  36. 120.
  37. Şilili Efsane şairlerdendir kendisi.
    "insanlarla yüzyüze konuşarak her sorunu halledebilirsin; ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin." sözleri kendisine aittir.
    3 ...
  38. 119.
  39. Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
    O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama?
    0 ...
  40. 118.
  41. 38 yıl önce bugün askeri diktatörlükçe gözetim altındayken ölmüş şair.
    1 ...
  42. 117.
  43. 116.
  44. "...Daha ne kadar konuşacak diğerleri / hem biz konuştuk mu ki?..."
    1 ...
  45. 115.
  46. Hayatta hiç bir zaman bir başkasına tüm benliğinle güvenme! Çünkü hiç kimse sana tüm benliğiyle görünmez...

    " pablo neruda "
    1 ...
  47. 114.
© 2025 uludağ sözlük