Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoş görmeyi barındırmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler,
izzetinefislerini yıkanlar
Hiçbir zaman yardım istemeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve
değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,
veya bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
ihtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar
yavaş yavaş ölürler.
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler.
bugün şili'nin büyük şairi pablo neruda'nın ölümünün 45. yıldönümüdür. Kendisini ona ait bir şiirle yad etmek isterim.
bizler susuyorduk
Bilmek acı çekmektir. Ve bildik;
Karanlıktan çıkıp gelen her haber
Gereken acıyı verdi bize:
Gerçeklere dönüştü bu dedikodu,
Karanlık kapıyı tuttu aydınlık,
Değişime uğradı acılar.
Gerçek bu ölümde yaşam oldu.
Ağırdı sessizliğin çuvalı.
''Neden şiirlerimi çalıp sevgiline kendi şiirlerinmiş
gibi okudun postacı?
Üstad, şiir yazanın değil ihtiyacı olanındır.
Benim o şiirlere ihtiyacım vardı.''
Şili semalarından bir şair. Konsolosluk geçmişi de var. Nazım hikmet için yazdığı güzel bir şiiri var ve orada geçen şu dizeleri okuyunca çok sevdiğim bir dostumu hatırlıyorum.
"al sana bir demet şili kasımpatıları
al güney denizleri üzerindeki ayın soğuk parlaklığını."
Bu dizeleri okuyunca sevdiğim insanlara sunduğum sevgi tasvir edilmiş gibi
hissediyorum. içim kasımpatı dışım ayın soğuk parlaklığı. Tam olarak böyle.
Bugün bu şiir aklıma düşünce biraz daha bakındım da ataol behramoğlu çevirisine rastladım. Aynı dizeyi oradan da alıntılarsam :
Sana şili'nin kış krizantemlerinden bir demet sunuyorum.
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan...
"mademki her şey çifte biçimlidir yaşamda
mademki sensizliğin kanadıdır söz
ve mademki ateşte yarım bir soğuk var
seni hem seviyorum, hem sevmiyorum
seni sevmiyorum ben, sevmeye yeniden başlamak için
sonsuza yeniden başlayabilmek için
kesintisiz sevmek için
ve bu yüzden de henüz sevmiyorum seni ben
mutluluğun anahtarı iki elim arasındaymış gibi
mutsuzluk da kaygı da elimdeymiş gibi
seni seviyorum ve sevmiyorum
iki yüzü var aşkımın, iki varlığı
seni seviyorum seni sevmediğim zaman
ve seni seviyorum sevdiğim zaman
seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman,
çünkü iki yüzüyle çıkar karşına hayat.
bir sözcük sessizliğin kanadı olur bakarsın,
ateş de pay alır kendine soğuktan
seni sevmeye başlamak için seviyorum seni,
sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak
bir yolculuğa yeniden başlamak için:
bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.
sanki ellerindeymiş gibi mutluluğun
ve hüzün dolu belirsiz bir yarının anahtarı
hem seviyorum, hem de sevmiyorum seni.
sevgimin iki canı var seni sevmeye.
bu yüzden sevmezken seviyorum seni
ve bu yüzden severken sevmiyorum seni.
uykun
uykumda dinlensin bir tanem
aşk, acı, iş dinlensin...
görünmeyen çarkları üstünde dönen gecede
uyumuş amber gibi safsın bana sarılıp
başka kimse düşlerimde uyumayacak aşkım
gideceksin, birlikte gideceğiz zamanın suyunda...
ayım, güneşim, ölümsüzüm
karanlıkta, yanımda senden başka hiçbir kadın yolcuya yer yok
ellerin açılmış bileklerin narin,
amaçsız tatlı işaretler indi avuçlarından
iki gri kanat gibi yumuldu gözlerin
örsün yazgılarını gece, rüzgar ve dünya
ben senin içinde yalnızca beni götüren o suyun
sensiz rüyandan başka hiçbir şey olamam ben
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiğ gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. Uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. Öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona