ispanya iç savaşı, en başta edebiyat olmak üzere pek çok sanat dalını etkileyen, avrupanın en önemli fakat aynı zamanda en göz ardı edilen tarihsel dönüm noktalarından biridir. üzerinden yetmiş yıldan fazla geçmesine rağmen hâlâ sinemayı da besliyor olmasına şaşırmamak lazım. çünkü bu iç savaşın sonuçları yalnızca ülkenin kendisini değil aynı zamanda tüm avrupanın çehresini etkilemiş, hemen akabinde gelişen olaylarda da hafife alınmayacak bir rol oynamıştır. savaşın milliyetçilerin galibiyeti ile bitmesi o dönemde bölgede yükselmekte olan sağcı akımın coğrafyaya derin kökler salmasına sebep olmakla kalmayıp, hitlerin bölgesel olarak güç kazanmasında dahi pay sahibi olmuştur. bunların da ötesinde en elim sonuç, muhtemelen franconun diktatörlüğünün 1975 yılına kadar ülkenin yakasını bırakmamış olmasıdır. tüm bu somut olaylar ispanya iç savaşının avrupa tarihinde kilit noktası olduğunu gösteriyor.
izlediğim en güzel dram filmlerinden
konusu;
andreu ispanya iç savaşı sonrasında katalan bölgesindeki küçük bir kasabada hayatta kalmaya çalışan bir çocuktur. ormanda bir baba-oğul cesediyle bulan andreu, bunu görevlilere ihbar edince bir anda babasının cinayetle suçlanmasına neden olur. babasının suçsuzluğunu kanıtlamak için gerçek katilini aramasına yardım eden andreu bu süreçte büyüklerin yalanlarla örülü dünyasına da adım atacaktır. hayatta kalmak için öğrendiği değerleri göz ardı edip, kendi içindeki canavarla yüzleşmesi gerektiğini fark edecektir...
ispanyol yönetmen agusti villaronga goya ve san sebastian film festivallerinde en iyi film, senaryo ve yönetmen başta olmak üzere sayısız ödülle dönen son filmi siyah ekmek ispanyol edebiyatçı emili teixidor'un pa negre adlı romanından villaronga tarafından uyarlanmış bir yapım. küçük oyuncu francesc colomer'e de 2011 goya ödülleri'nde en iyi genç aktör ödülünü getiren filmin notu oldukça yüksek.