hic film kulturu olmayan ve film izlemekten pek haz almayan adami bile ziyadesiyle etkileyip, afiyetle gozunden suzulenleri emdirebilir. izleten sagolsun diyelim*.
Günümüz türkçesiyle 'Not seni seviyorum' anlamındaki güzel bir aşk filmidir.Soundtractlarından tutunda filmin içeriği ve oyuncular gerçekten kalitelidir.
film boyunca yaptiklarim: agladim, guldum, sonra yine agladim, agladim. dusundum. agladim. gulumsedim, agladim. guldum. cok guldum. agladim. gulumsedim. filmin sonunda banyoya yetisip hungur hungur agladim.
sonra disari cikip esime; "olme emi? sen olme, benden once olme tamam mi?" dedim. cunku esimden boyle organize bir hayata dondurus plani bekleyemem benim icin. ve bu yuzden filmdeki o kadin gibi hayata kolay donemem.
kitap uyarlaması olan duygusal film.
kitabıyla kesinlikle uzaktan yakından alakası yok. bazı yerler dışında komple özgün. ikisi de ayrı güzel. normalde berbat bir uyarla denmesi gerek ama diyemiyorum. o derece.
--spoiler--
aşk filmi diye mutlu mesut izlemek niyetiyle açıyorsunuz. sonra ikinci sahnede esas oğlan ölüyor. bildiğin ölüyor. hormonal dalgalanmanın gözüne vurmuş hatun bünyesinin ağlamaya başladığı an. sonrasında her mektupla, adamın yaptığı her olayla, kadının adamı her özleyişiyle ağlaya ağlaya bir hal oluyorsunuz. filmin bir kaç yerinde gülebiliyorsunuz. gülmeler ağlamayla karışık hep, buruk gülmeler. ölmüş bir adamın yaptıklarını ve hala aşık bir kadının hüzünle karışık aşkını izlerken doğal elbette.. kendinizinmiş gibi sahiplenip ağlıyorsunuz. adamın ölümü için verilen davetten eve bir kutuyla geliyor kadın. içinde adamın küllerinin olduğu bir kutu! işte hepsi bu kadarcık.. kocasını bir kutuda getiriyor eve. yatak odasına yerleştiriyor ve sonra telesekreterden sesini duyabilmek için defalarca kez arayıp ağlayarak uyuyor. siz de onunla beraber ağlıyorsunuz haliyle.. gitmek istiyorsunuz sevdiğiniz varsa eğer. birinizden biri ölmeden, başka bir şey olmadan anı yaşamak istiyorsunuz. film bitiyor, kadının karşısına başka bir adam çıkıyor.. gerçek hayattaki gibi hayat devam ediyor.. romantik komedi mi? hayır. acı ve aşkla dolu güzel duygusal bir film.. sevgilisinden ayrılanlar, hala aşık olanlar ve pms durumundaki hatunlar izlemesin. ağlatır.
--spoiler--
kanal d sekiz buçuk gibi herkesin izleyeceği bir saatte halka açmadan önce özel ve dublaj öldürmeden önce de canlı olduğunu düşündüğüm aşk filmi.
bu defa da televizyondan izlemek için ekran başına oturduğumda aklıma filme dair tek bir cümle geldi:
televizyonda izlerken reklam araları, kötü dublaj ve filmin yarısının kesilmesi ile filmdeki romantizm, heyecan, kalite herbir şey düşmüştür.
güzel filmdir. izledikten sonra herkes bir gerry, bir holy olmak ister. **
ps i love you izlenir ve ağlanır, neden diye sorulmaz.
bu filmi izlemek yasaklanmalı.
bu akşam bir replik daha keşfettim hem de;
"eğer hepimiz yalnızsak, o zaman yalnızlığımızla birlikteyiz."
evet çok sıradan, hatta banal bir replik.
ama işte oluyor ya hani en saçma şeyler bile söylediği kişiye göre, söyleniş tarzına göre değişiyor ya. bu da öyle bir şey.
insanların bir tv kanalında yayınlanacak olan bu filmi görünce ağızlarının sularının akmaya başladığını gördüm. evet gördüm sanki bu filmin vcd ve dvdsi yokmuş da o kanal bin uğraşla bunu getirtmiş gibi bir durum var şu an ülkede. filme dil uzatmıyorum güzeldir ya da değildir o beni ilgilendirmez ama şu an ülkenin yarısından çoğu nefeslerini tuttu bu filmi bekliyorlar. reklam girecek araya deli olacaksınız izlerken ne meraklılar varmış tv kanalında film izleme meraklısı olan vay be.
şehirlerarası bir otobüs yolculuğunda seyredip göz yaşlarıma hakim olamadığım filmdir. işin kötü tarafı film başlamadan önce yanımdaki "memleket nire kardaş?" cümlesiyle sohbet açan dayıyla baya delikanlı muhabbet döndürmüştük. filmle birlikte karizma filanda çizildi tabi.