gerard butler'ın o mükemmel görüntüsü ve varlığıyla değil bu sefer yokluğuyla izleyenin ayarlarını bozduğu filimdir. hatta şaheserdir. elde bir kutu dondurma ve paket paket kağıt mendil eşliğinde izlenmesi gereken filmlerdendir.
gerard butler'ın gitar çaldığı sahneden itibaren göz yaşları sel olur akar durduramassınız... bir hayalle sevişmektir, özlemdir, acıdır sahnenin özü. bir gidiş böyle acı vermemelidir ya.
bu filmi sinemaya gidip bizzat izledim. ama nerde adını görsem aklıma film değil play station geliyo lan. play station seni seviyorum. filmin adı bu sanki.
bir erkeğin hayatının aşkını bulduğunda yapabilecekleri anlatılan, fena acıtan süper bir film. bir kadınsa bu aşkı bulduğu zaman yine de mutsuz olup karşısındakini de mutsuz etmeye çalışabileceği gerçeği yine değişmemiştir. ilişkilerde yaşananlar tamamıyla çok gerçekçi anlatılmış. izlerken kendi hayatınızda kesitler bulabilir, kendinizi çok rahat onların yerinde koyabilirsiniz. kısacası izlenmesi gereken bir film, hele ki aşıksanız...
duygusal modda olmasan bile zorla o şekli almanı sağlayan filmdir. güzel bir film olmuş. özellikle filmde kız eşi öldükten sonra onu arayıp, adamın kendi sesiyle bıraktığı aradığınız numaraya ulaşılamıyor mesajını tekrar tekrar, ağlayarak dinlemesi iç burkuyor. bir durup düşündürüyor,ağlatıyor..
kişiyi etki altında bırakan filmlerdendir bir tane daha vardır ''benim şaşkın sevgilim''ikiside kızlarda yoğun duygu depreşimi yatmakadır. sevgili ile izlenecek veya sevgili adayına tavsiye edilecek filmlerdir. film bittiminin ardından hatun kişinin tepkisi şoyle olur
-ay çok tatlı!!!
-bu filmi seçtiğine göre çok duygusal bu çocuk.
-bir şans versem mi acaba?
gibi cümleler hatun kişinin aklında gark etmeye başlar.
bu kadar insanın beğendiğini görünce 'ben kesin filmden anlamıyorum' dediğim filmlerden biri. diğeri için (bkz: no country for old men)
eyvallah güzel başladı, romantikmişler, birbirlerini pek severmişler falan da, ee ne diyor yani neticede bu film? ölenle ölünmez, hayat devam ediyor mu. bu mudur?
filmde tek beğendiğim kızın kadınlar hakkındaki çözümlemesiydi .Kadınların ne istediğini anlamıyorum diyen çocuğa esas kız aslında biz de ne istediğimizi bilmiyoruz der.Filmin özeti aslında bu cümleden ibarettir.
çok güzel bir film. romantik komedi sanıp, kafa dağıtmaya gidenlerin şişmiş gözlerle ayrılacağı bir film. hikayesi, kurgusu çok güzel. hilary swank ın oyunculuğu yine çok başarılı. konu farklı olsa da ghost tadında bir aşk hikayesi. es geçmediğime memnun olduğum bir film.
önce filmi izlenip hayran olunmuştur. daha sonra kitabı okunup yine hayran olunmuştur. aşkın ölümsüzlüğünü vurgulamaktadır. böylesi olur mu gerçek yaşamda? neden olmasın? umut fakirin ekmeği diyelim. *
Hayatınız boyunca çok az film izlemişseniz, hollywood filmlerini hep favoriniz olmuşsa, aşk filmlerine özel bir ilginiz varsa, şeker şurup tadındaki filmleri beğeniyor ve her fırsatta hayatımın filmi diyerek eşe dosta tavsiye ediyorsanız işte bu sizin filminiz, hayatınızın filmi. izleyin ve ne romantik, ne aşk be diye iç geçirin. Ama sinema konusunda yüzlerce film devirmiş, hollywood klişelerini tespit etmiş, birbirine benzer senaryolardan sıkılmışsanız uzak durunuz. adamlar işi biliyor, en kötü yemeği bile muazzam soslarla nefif bir yemek haline getirme yetisine sahipler.
insanda irlanda ya gidip bir tane gerry bulma isteği uyandıran film. genel olarak çok iyi diyemeyeceğim çünkü mantık hataları vardı birkaç yerde ama holly nin yaşadığı acı ve yalnızlık iyi anlatılmıştı. filmin başında holly ve gerry nin yaşadığı tartışma herkesin yaşadığı çok tanıdık kadın-erkek çatışmasıydı.
ancak filmlerde olur dedirtecek konuya sahip film.
ayrıca böyle filmlerde erkekleri çok romantik çok duygusal ve her şeyin en iyisi gibi göstermeleri de kadınlarımızın beklentilerini yükseltiyor. yükselen beklentilere cevap vermekte bize zor geliyor.