sabah yatakta uyanır uyanmaz gözgöze gelinir, mahmur mahmur pörtlek gözlerle küçük dudaklarından şu cümle dökülür "naber lan popocan ?", işte bu benim dört yaşındaki oğlum.
izmir devlet Tiyatrosu'nun bu yıl sergilediği oyunlardan biri.
Aslında hikaye çok güzel. oğlunu savaşa göndermiş bir anne, uzun zamandır kendisinden haber alamadığı oğlunun dönmesini bekliyor. Önce bir devlet dairesinde çaresizce oğlunun bulunması için gözyaşı döken anne; sonra tren garında içinde bir damla bile olsa umutla oğlunun dönmesini bekliyor. Ardından tren garında lokantada tanıştığı perişan bir şekilde geri dönmüş olan askerle uzun bir diyalog neticesinde onu oğlu kabul etmesiyle olaylar gelişiyor.
Dekor kusursuz derecede güzel ve çok güzel düşünülerek hazırlanmış. Daire şeklinde ve döndürülerek mekanların değiştiği dekora ben gerçekten bayıldım.
Kostümler anlatılan döneme çok uygun ve gayet ölçülüydü.
Işık zaten her zaman harika.
Ama bu oyunda bir şey olmamış ki bu yüzden oyunu izlerken bir şekilde dışarda kaldım. Yine bu yüzden Anneye üzülemedim, oğula üzülemedim, yaşananlara üzülemedim...
Yine de izleyin, izlettirin efenim. Tiyatro iyidir.
ikinci dunya savasi sonrasi sefalet ve yokluk icindeki almanya'da oglunu arayan bir annenin trajik hikayesini konu alan gert hofmann oyunu. 4 araliktan itibaren izmir dt'nda izlenebilir. Cevirmeni ve Yonetmeni de barış eren olunca kotu bi oyun cikmasini ihtimal dahilinde goremiyorum.
Edit: dun aksam oyunu izleme sansim oldu. Gercekten cok guzel, cok etkileyiciydi. Izmir devlet tiyatrosunda bu sezonun en iyi oyunlarindan biri olacaktir diye dusunuyorum. Izleyin, izlettirin arkadaslar.
teomanın şarkısı olan oğulun sözleri ise şöyledir:
Kurumuş kuyunun suyu
incirin sütü çoktan çekilmiş
Bir zamanlar dünya sandım bahçeyi
Ayrık otları dikenler bürümüş
Bardaktaki su, denizde kum
Kadar umarsızdım
Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
Ayrık otları dikenleri bürüdü
Ann, ben geldim
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Ann, ben geldim
Ben, oğlun, hayırsızın...