söylenmeyecek cümle. şöyle devşirilebilir: "oğlunuz gayret gösteriyor ama öğrenmekte güçlük çekiyor", "oğlunuz çalışıyor ama mesafe kaydedemiyor, evde bir sorunu var mı?", "oğlunuzun bundan ileriye gidebileceğini sanmıyorum, alternatifleri değerlendirin".
"oğlunuz salak" cümlesi bundan %100 emin olan babaya bile ağır gelir, usturuplu bir şekilde anlatılmalı.
bir tek kelime kıyameti koparabilir ve bir tek kelime insanları doğru yönlendirebilir. öğretmen olan bilir, öğretmenlik kitabı açıp bir takım bilgileri aktarmak, sınav yapmak değildir. hiçbir öğretmen bu cümleyi kurmaz zaten.
- amca oğlunuz çok salak ama çok iyi çalışıyor.
+ hmm peki sen napıyosun?
- ben çok zekiyim ama hiç çalışmıyorum.
+ e nolcak şimdi?
- muhtemelen o benden daha iyi bir yeri kazanacak.
+ aferin çözmüşsün.
- oğlunuz salak ama çok iyi çalışıyor
+ o yüzden senin yanında ya şen kasap
- et veriyim mi ?
+ ver ver.hatta bizim çocuk versin. bakiyim verebiliyor mu ?
- oğlunuz resmen embesil ama feci gayretli.
+ hımmm... döveyim mi ben yani şimdi bu keratayı?
- saçmalamayın beyefendi ne dövmesi!
+ kendin salak demedin mi daha demin!
- salak ama çalışkan, azimli!
+ bisiklet mi alayım yani ben şimdi buna, bi karar ver!
oturup çalışmanın zekadan daha önemli olduğunu anlatan öğretmendir. gerçekten de çoğunluğu oluşturan vasat öğrenciler için ciddiye alınması gereken bir gerçektir. örnek olarak 10000 saat kuralı diye bir şey var. hiç bir sanatçı veya satranççı 10000 saat çalışmadan en iyi performansına erişemez.
bu çocuk okumaz demenin bir başka biçimi. eskiden öğretmenin böyle nitelediği çocukları hemen bir ustanın yanına verirlermiş. tez elden meslek sahibi olurmuş.
mesela benim ablam terzi olmuş "ağbim" de motor ustası. tahsil yaptım diplomam var sözümona ne bok olduğumu ben de bilmiyorum. küçük bir krizde bile işsiz kalma riski olan diplomalı. kızar çekişirdim hep rahmetlilerle "beni niye bir ustanın yanına vermediniz" diye "haksız mıyım?"