polis başbakanımızın emrindedir ve başbakanımız oğlunu kesinlikle polisten saklamamıştır. oğlu üzerinden devletimizin lideri recep tayyip erdoğan'a ulaşmak isteyen şer odakları allahın izniyle hiç bir vakit başarılı olamayacaktır.
askerler subaylar tutuklanacaklarını bile bile ifade vermeye gittiler. bu onursuz oğlan gidemedi ama. sonra bi de günah çıkartmazlar mı birlikte camiye giderken fotolar falan.
kesinlikle türkiye'de olmayacak olamayacak durumdur ve bunun mantıklı nedenleri vardır;
1-ülkemizde adaleti ismine koymuş ve adaletli olmayı şiar edinmiş bir partinin başbakanı vardır.
2-hukukun üstünlüğünü her şeyin üstünde tutan bir başbakana sahibiz.
3-dini bütün ve sırf bu yüzden yalana dolana yolsuzluk ve rüşvete karşı bir başbakanın oğlunun polisle işi olmaz olamaz.bizim başbakanımız da tüm bu özelliklere fazlasıyla sahiptir.
4-ülkemiz çağdaş demokrat bir hukuk devleti olduğu için, olmaz ya velevki başbakanın oğlunu gözaltına almak gerekti polis orada görevini yapar ve gider gözaltı işlemini gerçekleştirir; başbakanımız da bundan bilakis memnun olur
bu sebeblerden dolayı türkiye'de yaşanma ihtimali sıfır olan durumdur.
kendisini türkiye kralı olarak gören başbakan hareketidir.. zira doğrudur da görünen köy kılavuz istemez.. adam ne derse o oluyor. bu ancak krallıklarda olur.
savcının emirlerini dinleyen polisleri ve savcıları pasif görevlere sürdükten sonra artık saklamasına gerek kalmadığı güveniyle, oğlunu da yanına alıp polislerle beraber cami ve mezarlık ziyareti ile siyasi şov yaparak güçlü olduğu izlenimi vermeye çalışan, ancak aslında kendisini iktidara getiren dış güçlerce ıskartaya çıkarıldığı ve içte eski ortağının hukuk yoluyla yaptığı ataklardan dolayı büyük bir korku ve paniğe kapılan, konumunu kaybetme ve hesap verme korkusu öfkeye dönüşen, bu nedenle gözü hiçbir kuralı takmayacak hale gelen, elinde tuttuğu kadarıyla devlet gücünün kendi çıkarlarını korumaları için seferber eden, bu bağlamda saldırı ve yok etmeyi hayat memat meselesi olarak gören başbakandır.
eylem ve söylemleriyle bir hükümet gibi değil, bir şirket gibi davranarak kendisi için tehlikeli gördüğü demokrasiden kurtulmaya çalışan bu oligarşik yapının ve başının devlet adamlığıyla alakası yoktur.
türkiye oligarşik bir diktanın çıkarlarıyla demokrasi arasında tercih yapacak noktaya gelmiştir. bu tip insanların demokrasiyi yok etmesine olanak sağlayan, sorgulamayan ve koşulsuz destek veren seçmenleri sürekli yedeğinde tutmayı sağlayan din istismarına dayalı diktaya olanak veren temsili ve şekli bir demokrasi yerine, çoğulcu, dinin kesinlikle alet edilemeyeceği, güçlerin birbirini dengelediği bir demokrasi kurulması bu gibi hastalıkların tekrar yaşanmaması için tek çaredir.