çok acı lan, nasıl bir bekleyiş olur nasıl bir ümid olur biz otobüsten inecek zile basacak telefon çalacak diye birilerini beklerken heyecana kapılıyoruz.
burada ölüm ve yaşam bekleyişi var, dramatik, trajedik, insanın içinden derin nefes alıp of çekmesine sebeb oluyor.
siktiğimin yerinde az dikkatli olsun şu madem ocağı sahipleri.
hükümetin ve ilgili bakanların cevap vermesi gereken soru.
sen kendi işine gelen yasaları içine sokuşturmak için torba yaza diye bi ucube çıkart ortalığı, uygulanırlığı var mı yok mu diye hiç araştırma çıkarttığın yasanın peşinde bir b planın/master planın olmasın sonra, konvoylar ile kazaların yaşandığı yerlerde gövde gösterisi yap, yaslı gözü yaşlı insanları öp filan, hesabı sorulacak nutukları at, nasıl olsa üç gün sonra unutulacağını sende biliyorsun.
devlet büyüklerinin umurunda olmayan, ateşin düştüğü yeri alev alev yaktığını anlatan annenin haykırışı. olan ailesine özellikle annesine olur, sözde muhaliflerin siyaset konusu olacağı, iktidararınsa umrunda olmayacağı durumdur. bu ülkede anneler ağlar ancak başka birşey olmaz, yaşanmaz burada.
7 milyar insan bir araya gelinse verilemeyecek cevabın sorusu. ateşin düştüğü yeri nasıl yaktığını hiç bir zaman anlamayacağız. zaten kaybettiğimiz, unuttuğumuz, unutturlan ilk duygu bu değil mi ?
demin haberlerde gördüğüm, oğlu madende kalan saf, temiz kalpli canım teyzemin sözleridir. ağlamamak için zor tuttum kendimi. şu durumda bile hala akp mhp diyosunuz ya. pes size. akp'ye oy verdiği için "gebersin pislikler" diyen insanımsılar da var tabii.
bir allah varsa eğer şu güzel insanların döktükleri göz yaşlarının hesabını sorsun. zenginlik içinde yüzerken ana kuzularını diri diri yer altına gömen şerefsizlerin cezasını versin.
bazı sözler vardır ulu orta kullanılır ve bu kullanılışları iş olsun, "dostlar alış verişte görsün"den öte bir anlam ifade etmemektedir. "sözün bittiği yerdeyiz" işte tam olarak buna örnek verilebilir. bu başlıkla ilgili bir şeyler yazmak istiyorum sürekli açıyorum elim klavyeye gidiyor ama bir harfa basamadan tıkanıyorum. şimdi anlıyorum asıl sözün bittiği yerde olmak böyle bir şeymiş demek. canım annem güzel soru sordun oğlum suyun içinde ne yaptı diye haklısın sormakta da, nasıl cevap vereyim sana. cennet dedikleri işte senin ayaklarının altında işte tam da bu yüzden. senin ellerinden doyasıya öpmek isterdim, sana sıkı sıkı sarılmak isterdim o çaresizliğini ve acını bir nebze olsun azaltabilmek için ama biliyorum ki ne söylenen ne de yapılan şeylerin hiç bir kıymeti yok. sözün bittiği yere çiviledin beni, boğazımıza attın yumruğunu ne diyebiliriz ki sana?
tanım: cevabı verilemeyecek kadar zor, bir güvercin ürkekliğinde sorulmuş, günümün kalan saatlerini çaresizlik içinde geçirmeme neden olacak sorudur.
oğluna köpek kadar değer vermeyenleri, köpek yerine bile koymayan annenin feryadıdır.
yine anlamayacaklar, yine zamana bırakacaklar, yine araya adam koyacaklar, yine insan olamayacaklar, yine yine yine.
Rete ve tayfasının umrunda bile olmayan cümle. Onlar yavrularına hanlar hamamlar plazalar katlar yatlar kotralar ve bilimum dünyalık yapma derdindedir. Gariban anadolu çocukları ölmüş ölmemiş kimin umrunda. Ekmek yoksa pasta yesinler kardeşim. Çocuğunu yüzme kursuna gönderseymiş. Ulan ben bu dünyanın adaletine sokayım.
insanın duyduğunda kahrolduğu andır. madenlerin sahipleri ve yetkili zatlar da keşke biraz kahrolsalar. maden kazalarının böyle gelmiş böyle gidecek olmasına isyan ediyoruz artık.
bir annenin ağzından çıkan bu sözler türkiye nin ayıbıdır. şimdi herkes yaşamına devam ediyor. biz ne zaman insanlığımız kaybedip bu kadar duyarsızlaştık. yarın buda unutulacak ihmaller zinciri sonlanmayacak. bizi ölümlere alıştıran bu ülke de her şey aynı devam edecek. durmayın gözünü kapattığınızda somanın acısını, inşaatlarda evine ekmek parası götürmek için çalışıp hayatını kaybeden insanlarımızı, sokak ortasında vurulan kadınlarımızı ermenek teki emekçi kardeşlerimizi ve nicelerini kalbinizde hissediyorsanız hala bir umut var demektir.
göz pınarlarımda birikemeden yaşları boşaltan sözdür. bu nasıl bir masumluk annenin sözlerinde, babanın 'saklamayın' demesindeki nasıl bir çaresizliktir. boğazınıza koca bi yumruk, içinize koca bir öküz yerleştirir. alalh sabır versin demekten ve ümit etmekten başka bir şey gelmiyor malesef elimizden.*