"23 kromozonlu" diyerek karşısındaki cahil zevata söylemek istediğini not düşerek açıklasa dahi işbu sebepten bu lafının bile anlaşılmadığını görerek gülümseyen, gülen, kahkahalara boğulan mal avcısı yazar, pardon poly-carbon yığıntısı.* iyi ki varsınız dostlar, siz de olmasanız sabah eğlencem kalmayacak!*
karşı tarafa (ne demekse) daha doğrusu rakip takım taraftarlarına ya da oyuncusuna aptal demeyecek olgunlukta yazardır. ama bizim memlekette aptallık edene aptal denir. bu laf ne bir kulübü bağlar ne de taraftar kitlesini... söz konusu entryde de bir grup aptalın yaptıklarından bahsedilmektedir.
galatasaray taraftarının haysiyetsiz olduğundan dem vuran bir yazarın kınama mesajını ise ironik bulmaktadır.
birincisi, mevcut krizden sorumlu olanlar sendikalar değildir. sendikal mücadele öyle "siz ne yaparsınız, ben işten atıldım böhü" olayı değildir. sendikaya bu kadar dışsallaştırarark bakamazsın. şu anda eksik de olsa kazanılmış bütün çalışan hakları sendikal mücadelenin ürünüdür. ama sendikalar yetersizdir diyorsan, haklısın yetersizdir. eleştirip kendisi bi' bok yapmayan, kriz anında atılan işçilerden, emekçilerden sendikayı sorumlu tutan kafaların maalesef cirit attığı bir ülke burası. yaşanan darbeleri, kimlerin işkencehanelerden geçirildiğini, taksim'de 77 yılında toplanan 500.000 işçiyi belirtmeye gerek bile duymamam gerekirdi, ama sanırım görmeyen göze parmak lâzım.
şu anda sendikal mücadele işsizlerden kağıt toplayıcıları gibi "tanımlanmamış" çalışma alanlarına kadar irdeleniyor, insanlar bir araya geliyor. hükümetin piyasacı, muhalif takılanların sinik* tavrına rağmen bu böyle. elbette her zaman yetersiz olacak. ota boka cop sokan bir devlet mekanizmasında mütemadi dayak yemeye teşne adamların hepsine devlet memuru dersen olacağı bu. japon ekonomik modelini benimsiyorsan o ayrı tabi.
münazara düzeltmesi: bu arkadaş aslında sendikal mücadeleye inanıyormuş, niyeti münazara olsunmuş. kendisinden özür diler, sahneyi terk ederim. başarılar.
solculuğu "patron düşmanlığına indirgemek" konusunda biraz sıkıntısı var belli. lâkin birilerini işten atan adam sistemin kendine biçtiği rolü ifşa ediyor diye sorumluluktan yoksun olarak mı değerlendirilmelidir, bu konuyu açıklığa kavuştursa fena olmaz. kendisi için tabi.
sorun sistem sorunu, o ortada. "atı alan üsküdarı geçti" mantığıyla bütün trenler kalmış havası yaratmanın anlamı da yok. mücadele bitmez. hayat mücadeledir. diyalektiği anlamamış birinin hayatın sosyoekonomisi konusunda bu kadar yüksek perdeden sağı solu tatlı su solculuğu ile eleştirmesi de garip bir tavır.
sarı sendika patron eliyle kurdurulmuş ve emekçilerin, çalışanların mücadelesini bölmek üzere oluşturulmuş sendikadır. sarı sendikaların temel hedefi sistemin pürüzsüz ilerlemesini temindir. sarı sendika örgütlenmeyi temel emekçi hak taleplerini ertelemek, ötelemek için vardır. patronların krizi bahane ederek rahatlıkla birilerini sokak önüne atabilmesi, insan kaynakları söylemini norm haline getirmek için vardır. bunun ötesi talepler sendikaların faaliyet alanındadır. patronların kafasına göre çalışanını atmasını "o insanlar şu anda ne halde, slogan atmayın" mantığı ile eleştirmiş olmazsın. aslında yıllardır yapılanların aynısını dillendirmekten başka bir şey değildir bu.
ben sendikalıyım, eğitim-sen'liyim. kaldı ki olmasaydım bile "tuzu kuru olmam" için sendikal hareketi "sarı sendika bunlar" diyerek yok saymam gerekirdi. bunu yapıp başkasını eleştirebilmek de takdir edilesi bir tavır.
9 kasım 2008 fenerbahçe galatasaray maçı'ndan sonra şahsımı özel mesajla tebrik etmiştir, kendisine uzattığı bu zeytin dalından ötürü teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
6 kasım 2002 başlığına yazdığı mesajla kendini kandırmış olan galatasarylı sözlük yazarı arkadaştır. fenerbahçe galatasaraya karşı aldığı galibiyeti kutladığını iddia etmiştir. zaten sıradanlaşmış bir olayı neden kutlasın ki fenerbahçe(örn: 4-1 biten maçtan sonra benim sevincim toplam 10 dakika sürdü). ayrıca üslubunu beğendiğim yazar. çok fanatik bir galatasaray taraftarıdır aynı zamanda...
pascal'ın türk futbolu için ne ifade ettiğini gayet iyi idrak etmiş *, lafını söylemiş, çoluk çocuğun kızarıp sinirlenmesini gülümseyerek izleyen (kişi)!
kendisinin müzik zevki hakkında atıp tutan afacanları cebinden çıkaracak derecede müzik bilgisi ve zevkine sahip, yıllardır müzik yapan yazardır. müzik zevkini internetten mp3 indirmekle edinen yazarlara duyurulur.