işin sadece bir özürden ibaret olmadığını bilen faşistlerdir.
özür dileyecek kadar aydınlananlara sesleniyorum:
büyük felaket olarak şifrelediğiniz olay "soykırım"a dönüştüğünde türkiye'nin mahkum edileceği maddi cezaları karşılayacak mısınız?
manevi mahkumiyeti nazik yerlerinizi satsanız karşılayamayacağınız için o konuda sorum yok.
ayrıca;
- soykırıma uğratmadıysak da ebesine atladığımız doğu roma'dan yani bizans'tan da özür dilememiz gerekir mi?
- nanik dediğimiz viyanalılardan da uykularını kaçırdığımız için özür dileyelim mi?
- güneş yağlarını süremeden denize soktuğumuz yunanlılardan?
bana bakın lan cehennem kokan aydınlar:
babamın dedesi ali çavuş, 1915'te adana'da ermeni olaylarıyla uğraşırken ilk hanımı mübarek kadın, sırtını yüklük dolabına dayamış, kelime-i şehadet getirmiş ve malesef açlıktan ölmüş... askerde olmadığı zamanlar mahallesindeki öksüz, yetim ve dullar kendi sofrasına oturmadan lokma ağzına koymayan ali çavuş'un karısı...
15 sene harb etmiş ali çavuş. bugün devletin kayıtlarında malesef 4 senesi görülüyor. 11 sene kayıt dışı...
ali çavuş, ikinci hanımı ile beraber sivas'ın kepçeli mevkiinde bulunan, halk arasında "halfelik" olarak bilinen eski mezarlıkta yatıyor. mezar taşı yok. iki selvi ağacı iki sahipsiz mezarın başında bekliyor.
ve ben, ermenilerle komşuluk etmiş, okul arkadaşlığı etmiş ali çavuş'un torununun oğlu.
ben,
ali çavuş'un yakanıza yapışan elleriyim,
size lanet okuyan dilleriyim.
babamın dedesi anadolu toprağını savundu diye mi özür dileyeceğim?
1915'te benim vatanımı bana mı bıraktılar?
ben,
özür dilemeyi gururuna yediremeyen faşistim.
bir söğüt gölgesinde sessizce yatan ali çavuş, vatanını savundu, bu arada karısı açlıktan öldü diye ermenilerden özür dilemeyi gururuma yediremedim.
yine de merak edenlere şunu diyebilirim. bugün, türkiye cumhuriyetini kendi vatanı olarak gören türkiyeli ermenilerle bu vatanı paylaşmaktan, insanca bir arada yaşamakan mutlu ve gururluyum.
tanıdığım ve dostluğunu paylaştığım ermeni arkadaşlarımın hayatıma kattıkları anlamın beni zenginleştirdiğini biliyorum ve onlara her fırsatta teşekkür ediyorum.
şahsi dostlukların haricinde, ermenilerin bu ülkeyi ticarette ve güzel sanatlarda bilhassa zenginleştirdiklerinin farkındayım ve müteşekkirim.
geçmişe dair hiç bir milli hatıramdan utanmıyor ve özür dilemiyor, şimdiki zaman ve ilerisi için asla ermeni düşmanlığı beslemiyorum.
özür dilenmesini gerektirir bir durum olmadığını düşünen faşistlerdir. şahsen ben ermenilerden neden özür dileyecekmişim ki? bir kere ortada bir kabahat varsa bile - ki böyle bir şey yok- bu benim kabahatim değil. suçların şahsiliği gereği, o suçu yapanlar özür diler. benim onlar adına özür dilememin mantığı nedir ki?
özür dilemek hatayı kabul etmektir.
hatayı kabul etmek sorumluluk yüklenmektir.
sorumluluk: özür dilenenin sonu gelmeyen istediklerini yerine getirmeye hazır olmaktır.
özür dilemeyi saçma bulan kişinin düşüncesi: devlete verdiği vergilerle neden işlenmeyen bir suç için ermenilere tazminat ödensindir.
özür dilemek en büyük erdemdir, ama sen tutup elin ermenisine, yunanına yanaşıp, göt yalamak amacıyla, bize de bişeyler düşer maksadıyla el öpersen, vatanınısatarsan, ne sağcılık, ne solculuk mantalitesi kalır. bunun adı yavşaklıktır.
her yurtseveri faşist diye damgalamak zevk veriyor anlaşılan. acaba sözlükte bu özür dileme olayını benimseyenlerin kaçı bu konuyla* ilgili araştırma yapmıştır.
(bkz: yurtseverlere faşist demenin dayanılmaz hafifliği)
(bkz: cıvık afedersin) *
özür dilemek için ortada bir özür (kabahat) olmalıdır. Öncelikle özür dilenmesi gereken faşizan olayın ne olduğu belirtilirse daha net bir cevap verilebilir.
Hayır belki de kızılderilileri kastediyor arkadaş.