2 yıl öncesinde bu dizi hakkında şunu demiştim:
(#39150737)
Şimdi o dediklerimi okuyunca kendimden utandım, elektrikli sandalyeye kendi rızamla gidip ölmek istiyorum utancımdan...
Dizi oldukça derin, karakter tahlilleri çok başarılı yapılıyor, uyduruktan hapishane senaryosu yok, güç şartlar ve ortamlardaki insanların psikolojilerine inilmiş. izlenilesi.
dünyanın gelmiş geçmiş en güzel dizisidir
hiç bir karakterin yaşam garantisi yoktur en taşaklı karakter hiç beklemediğiniz bir anda öldürülebilir
en nefret ettiğiniz karakter birden en sevdiğiniz favori karakteriniz olabilir
bitirdikten sonra birdaha dizi izleyemedim
oz hayattır. oz gerçeklerin ta kendisidir..
"başlangıçta tanrı'nın hiçbir şeyi yoktu. o da bir şeyler yapmaya başladı. toprağı, havayı, suyu, suda yüzen şeyleri yaptı, sürüngenleri, bacakları olanları yaptı. tanrı kendisini büyüttü. sonra bir iki gün içinde ya da birkaç milyon yıl içinde insana nefes verdi. ve o günden beri hayatı bizden emip alıyor.
peki ya inandığın dine iman etmekten vazgeçersen? ruhundaki deliğin hala durduğunu görürsün ve inandığın tanrının aslında yanılsamadan başka bir şey olmadığını fark edersin.
paylaşmadığınız bazı acılar vardır. tıpkı parmak iziniz gibi tamamen size ait, tamamiyle sizin.
dua ettiğinde bir bölgeye mi gidiyorsun? dünyanın geri kalanından sıyrılıyor musun? ben orada hiç bulunmadım.
kimi insanlar isa'yı tanrı'nın oğlu ve kurtarıcı olarak kabul etmezsen cennete gidemeyeceğini söylüyorlar. ama isa'ya inandığın zaman kurtulacağına dair bir garanti var mı? ya da en büyük eşek şakası tanrı'nın kendisi mi?
kimi zaman dokunamayacağınız şeyler dokunabileceklerinizden daha gerçektir. örneğin korku, nefret, yalnızlık bence bir bacaktan daha gerçek.
kimileri tanrı'yı bulmanın muhteşem olduğunu söyler. yanılıyorlar. bu çok tehlikeli. tüm hayatını insanların dünyasında geçiriyorsun. ama sonunda gücünü, yüceliğini gördüğün zaman, diğer insanlar görüntüden çekiliyor. çünkü ona odaklanıyorsun. diğerlerini gözünün kenarıyla ancak görebiliyorsun. gözden kayboluyorlar.
tanrı kendisinin mükemmel, bizim eksik olduğumuzu biliyor; mükemmel olamayız ama olmamızı istiyor. ve olamazsak bizi cezalandırıyor. tanrı en büyük hayduttur. bizi emriyle yaşatıyor, yapmazsak ölümü sunuyor. bizimle yüz yüze konuşması gerekmiyor. ve neyi neden yaptığını açıklamaya da gerek duymuyor."
2000 lerin basında izlemeye calıstım oz u.
hapishane. birbirinden urkutucu insanlar.
yedi sekiz bolum filan dayandım.
yok dedim, bu iskenceyi cekemicem.
bıraktım, mazosist degilmisim;)
dizide sürekli olarak çakallık denilen şey ryan o’reilly üzerinden işlense de, chris keller’in anlık çakallıkları müthiş. Bayılıyorum bu karakterin rahatlığına.
adam bıçaklanıyor, ölümden dönüyor, bütün bir aryan kardeşliğini karşısına alıyor ama sağda solda dünya sikine salına salına geziyor. Her zaman her durum ve tehlikeye 2 saniye içinde adapte olması bir kenara, asla o rahatlığını kaybetmiyor. Bütün o hengamede bile nefes alan her şeyle flörtleşmeye devam ediyor.
Senaryoda karakter iyi kurgulanmış ancak oyunculuk da mükemmel. Karakter kendine güven ve rahatlığın tanımı gibi.