hayal gücü olarak çocukların üzerinde kaçınılmaz bir tesiri vardır. ama iyi ya da kötü aynı anda olur mutlaka. sırf iyi veya kötü etkileri olamaz bir çocukta oyuncak. şöyle ki; hayal gücü dedik. yani günlük hayatta olması muhtemel olmayan şeyleri esas aldık. erkek çocukların elinde bir tabanca. tamam tabanca nın bir insanın elinde olması gayet normal. ama atıyorum sokakta yürüyorsunuz. oyuncakla vaktini geçirecek yaşta bir çocuğa rastladınız. elinde gerçek tabanca. hiçbir şey olmamış gibi yürümezsiniz herhalde. ama gerçek olmayıp oyuncak olunca durum değişiyor. gayet normal bir şeymiş gibi. çocuk tabancanın ne amaçlarla kullanıldığını neye yaradığını bilmediği için gülerek basar o tuşa ve çıkan sesle eğlenir. işte bu onun için hayal gücüdür. normal hayatta pek karşısına çıkmadığı bir şeydir ve onunla oyalanmak onu yeterince tatmin eder.
gelelim kız çocuklarının asırlardır vazgeçmediği oyuncağa; bebek. bebek hayal gücünün sınırlarını zorlamaz. çünkü sizin bebeğe yaptığınız muameleyi siz de annenizden görürsünüz. ileride yaşayacağınız o duyguyu -doğar doğmaz kolay bir iş gibi oyun oynar gibi- tadarsınız. ha öğretici yanı yok mu? fazlasıyla var tabi. evcilik oynamanın bir kız çocuğuna yararı tabii ki de vardır. ama başta da dedim ya. sadece iyi değil. hem iyi hem kötü..
sonra da geçiyoruz televizyon karşısına ahkam kesip, bu yaşta evlenilir mi, bu yaşta çocuk doğurulur mu. sen daha kaç yaşındasın adam öldürüyorsun, o tabancanın senin elinde işi ne? hani psikolojik tedavilerde çocukluğa inme tabiri vardır ya. aynen işte. suçlamamak gerekir, böyle gelmiş böyle gider. değil(!) ya bir çocuk tom and jerry izleyip arkadaşını çamaşır makinesine atıyor var mı böyle bir şey. sonra da çocuğa kız. kesinlikle yanlış. suçlu varsa ya aile de, ya da para kazanmak için, rekabet içindeki insanların çocukların hayatlarını sömüren piyasada. ortası yok yani. oyuncaksız bir çocuğun büyümesine gerçekten karşıyım. ama bu bir tabanca yerine top olsun. anneler babalar çocuklarına bebekleri bol keseden alıp hadi kızım git bebeğine bak onu emzir uyut demesin. bebeğin orasında burasındaki düğmeye basınca anne diye ses çıkıyor ya. anne ben doydum diyor. kime diyor bunu 3 yaşındaki bir kıza. gerçekten üstünkörü bakmamak lazım ve oyuncağın insan hayatınca çocukluktan gelişimine kadarki rolünün çok iyi farkında olmak lazım.
oynananı vardır, bir de oynatanı.
paylaşılanı vardır, bir de paylaşılamayanı.
oyun içinde oyun olanı vardır, bir de oyundan kaçarak, gerçeğe açılanı.
arkadaş olanı vardır, bir de dost olanı.
oynayanlar ve oynatılanlar arasında çocuk olmayanı vardır ama oyuncaklar daima çocukturlar.
çocuk olmayı, çocuk kalmayı, çocukça bilge yaşamayı öğretirler.
onlar olmasaydı, asla çocuk olamazdık.
çocukken oyuncağı olmadığı için, çocuk olamamış, ancak 20 sinden sonra onlarla çocukluğunu yakalayabilmiş bir bilge çocuk olarak, dostlarım diyorum, başka da birşey demiyorum.
genellikle çocukların oynamayı sevdiği ve bazen bir oyuncak aldırmak için 1 hafta ağlamasına sebep olan şeydir. günümüzde eşek kadar kadınların da bazen mutlu olma sebebidir. hep bir erkeğin onlara kocaman bir ayıcık almasını beklerler.
şimdi gidiyorum
burada 'ben' olmayacak
bana son verdiğin an
sende ne kalacak
bu seninle aşık olduğumuz yer
bu seninle savaştığımız yer
bu seninle seviştiğimiz yer
bu seninle öldüğümüz yer
ben senin için bir oyuncaktım
senin için yaşam, oyunsuz kalacak
bu seninle aşık olduğumuz yer
bu seninle savaştığımız yer
bu seninle seviştiğimiz yer
bu seninle öldüğümüz yer
kendi düşüncelerimden korktuğum an
şarap dolu damarlarımdan akan kan
son gerçeklerdir tek kalan
bu an, o an, her an!
bu seninle aşık olduğumuz yer
bu seninle savaştığımız yer
bu seninle seviştiğimiz yer
bu seninle öldüğümüz yer
çocukların kişisel gelişimine büyük katkı yapar. fakat gel gör ki bizim gibi toplumlarda nedense kız çocuğuna bebek erkek çocuğuna araba-tüfek şeklinde bir kısır anlayışla daha küçük yaşlarda rol vermeyle bu amacı bile saptırdığımız bir vaka. tam tersini neden uygulamayız bu çözülememiştir.
deniz çetin şarkısı.
sözleri:
Geziye çıkmadan önce
Anne tembihler hafif sertçe çocuğuna
Yürürken gezerken
Gördüğünü istemesin diye bakar gözlerine
Çocuk bu dinler mi
Bildiğinden vazgeçer mi gönül gibi
Her istediğin senin olmaz
Her istediğin senin olmaz der annesi
Çok ama çok güzelsin
Bakılmadan geçilmezsin hep istenirsin
isyanımın nedeni sensin
Yanlış zamanda yanlış yerde çıktın
Ve gidiyorsun gidiyorum gidiyoruz
Yüzlerce binlerce kez denedim
Seni unutmak mümkün değil
Kazanan o gözlerin ben değil
Nasıl ama nasıl isterdim seni
Seni sevmeyi sabah akşam bir oyuncak gibi
Benim olmazsın biliyorum
Boşuna ümitleniyorum ve yine seni düşünüyorum
Kızgınım seni bana getirene ama en çok seni götürene
Varlığını bilip benim olmaman bir işkence
adı üstünde tanıma ne gerek var. çocukların çok sevdiği küçük aletler diycem ama ben de seviyom kardeşim. markete gittiğimde en az yarım saat oyuncak reyonunda geçiyor.