ezginin günlüğü'nün içinde yer aldığı albümle aynı ismi taşıyan şarkısıdır. sözleri ve müziği hüsnü arkan'a aittir.
yundun yıkandın suyumda, yangınımdan ziyansız çıktın
bulutuma dokundun, güneşimi tuttun, dağlarımı, denizimi, göğümü aştın
dize geldi zaman, eğildi önünde
ah efendim bırak beni, bir başım var alıp gideyim
ah efendim bırak gideyim, oyun bu, sen kazandın ben kaybettim
küçücüktüm, neler neler gelirdi aklıma hâlâ gelir
sarhoş olurdum geceden, yıldızlara böceklere hesap verirdim sade
ah efendim, bir başım var alıp gideyim, ben kaybettim
geldin oturdun soframa, yaktın beni, canımı küle çevirdin
ateşim suyum gülüm vardı, yedin beni her şeyimi tükettin
dize geldi zaman, eğildi önünde
ah efendim bırak beni, bir başım var alıp gideyim
ah efendim hiç anlamadın, sen kazandın ama ben haklıydım.
"Müzik ruhun gıdasıdır" derler ya, bence oyun ruhun gıdasıdır .Daha doğrusu müzikte bir oyundur ve bütün oyunlar ruhun gıdasıdır. Müzisyen de çalgısıyla oynar. iyi oynar kötü oynar o ayrı.
Oyun oynamak kadar insanı rahatlatan bir şey daha söyleyemem. Gerçi soran yok ama.
Şöyle bir durum var. Neden insanlar belli bir yaşa geldiklerinde oyun oynamayı bırakıyorlar? Oyun oynamaktan sıkıldıkları için mi? Sanmam. Bildiğimiz hikaye, toplum diyor ki koca adam oldun, koca kız oldun. Evlenme çağın geldi ne oyunu? Bu tip baskılar.Tork diye kalıyorsun. istersen kalma; bir oynayacak adam bulamazsın, iki adam bulsan da oynatmazlar. Dalga geçerler, türlü rezillikler.
Yaşlılar gidip neden çocuk parklarında oyun oynayan çocukları seyreder? Bunu düşünmek lazım, ileride çocuk parklarında çocuk seyretmek istemiyorsanız; oyuna devam.
rüyalar olmasın diye gözlerim açık her gece
şimdi gerçek değilsin bana, kurumuş dudaklarıma
bak,bunun bir anlamı yoktu
susamıştım. evet, hepsi bu
oyunun bir anlamı yoktu
susamıştım. evet,hepsi bu
içimde yanıp duran,ruhumu tutuşturan bir oyun
bir oyun. evet, hepsi bu
hayeller olmasın diye sözlerim açık her hece
geçek değilim sana, kurumuş dudaklarına
bak,bunun bir anlamı yoktu
susamıştın. evet,hepsi bu
oyunun bir anlamı yoktu
susamıştın. evet,hepsi bu
içinde yanıp duran,ruhunu tutuşturan bir oyun
bir oyun. evet, hepsi bu
...
Oyun dünyasının önde gelen dergilerinden Edge'in okuyucuları ve oyun uzmanları,
tüm zamanların en iyi bilgisayar oyunu olarak, 10 yıl öncesinin
'The Legend of Zelda: Ocarina of Time' isimli oyununu seçti.
Üç boyutlu oyun dönemini başlatan ve Nintendo 64 konsoluyla oynanan oyunla
birlikte beş video oyunu 10 üstünden 10 alabildi. Tüm zamanların
en iyi 10 oyunundan ilk beşi yalnızca Nintendo oyun konsollarıyla oynanabiliyor.
En iyi ilk 10 video oyunu listesinde birinci sıradaki
'Legend of Zelda: Ocarina of Time'ı sırasıyla şu oyunlar izledi:
Resident Evil 4, Super Mario 64, Half Life 2, Super Mario World,
Zelda: A Link to the Past, Halo: Combat Evolved, Final Fantasy XII,
Tetris ve Super Metroid.*
aşkından bana kalan kırılmış aynalardır.
Baktıkça bata bata sana döner kavgalarım
Yokluğundan yana ateşlere düştüm
Düştükçe yana yana acıyı içer oldum
içtikçe kana kana canımı döker oldum ben...
Döktükçe, günahlarım kalbini vurur oldu gel...
karşı durdum aleme; alem aşkından geçtim
Bir derdim var hiç söylemedim
Dünyadan çoktan göçtüm ben
Aşkından bana kalan kırılmış aynalardır
Baktıkça bata bata sana döner kavgalarım
Kadere bağlandıkça düşlerde güldüm
Güldükçe duman duman günahını çeker oldum
Çektikçe söne söne adını anmaz oldum ben...
Andıkça anılara ruhuma dolar oldun gel...
karşı durdum aleme; alem aşkından geçtim
Bir derdim var hiç söylemedim
Dünyadan çoktan göçtüm ben*
elimizde, x gezegeninde bize vaadedilmiş topraklardan bir parça vardır. bu parçada yaşayan insanlar, "devletlerine" çok düşkündür. bağımsızlık nedir bilmeyen bu insanları kızdırmamak için, devletlerini değil, yavaş yavaş, bağımsızlıklarını alırız.
elimizdeki y ülkesi askeri kuvvetleri, ülkesini bize peşkeş çeker. ülkenin yönetimini alırlar. ülkenin bağımsızlığını düşünen kesim susturulur, yok edilir. bunun karşılığında askeri kuvvetlere, ülkeyi yönetme gücü bir süreliğine verilir. (bkz: yap işlet devret). artık elimizde, bağımsızlık nedir bilmeyen y ülkesi vatandaşları vardır.
örneğin, bu ülkenin genç nüfusunu öldürmek istiyoruz. onların dini inanışında bulunan, "vatan uğrunda ölmek" kavramını kullanırız. daha çocukluklarından itibaren, "silah", "öldürmek", "savaş" gibi şeyleri gözlerinde meşrulaştırırız. televizyonlar, bilgisayarlarla cinayeti över, eli silahlı vatan kurtaran kahramanlar yaratırız. "milliyetçilik" adı verdiğimiz ırkçılığı pohpohlar, onlara "vatan sevgisi" yerleştiririz. onların sahip olduğu vatan sevgisine karşı, onlara sahte tehditler yaratırız.
bu tehditler asla yok olmazlar. onları yok etmek görevi, 20 yaşında gencecik çocuklara verilir. silahla, "vatan kurtarma" senaryolarıyla büyümüş bu genç, kendini cepheye atar. asla isteksiz değildir, çünkü "vatan" ve "vatan uğrunda ölmek" kavramları hazırlanmıştır onun için. bizim hazırladığımız tehditleri, 20 yaşında 3-5 genç yok edemez. bu "tehdit" ile onları öldürürüz.
onların ölmesi, asla y ülkesi çocuklarını etkilemez. artık bizim emrimizde çalışan y ülkesi yöneticileri, yine 20 yaşında eline silah tutturduğu gençleri sürer tehdidin önüne. bu gençler, kendileri için hazırlanan kavramlara hala bağlıdır. "militan" olarak hareket etmektedirler.
bu ve bu gibi birçok yolla oynanır oyun. asla tek kulvarı yoktur ve oyunculara sanal hedefler, sanal tehditler yaratarak sürer.
not: entry'de bahsi geçen tüm kurumlar hayalidir. bu entry hazırlanırken domuz bağı kullanılmamıştır.
şişe çevirmece oynarken;
o'nunla.
o dediğim - hayat.
Doğru söylemek kadar YALAN söylemek de serbest bu sefer.
tek ortak nokta;
kimse cesaret demiyor yine, korkudan..
bütün vega şarkıları gibi açık, tertemiz.
gizlenmemiş cümleler. şarkı, yerinde dürüstlüğünün farkında. zorlamaya gelmez ki. gelmesin.
"bak, bunun bir anlamı yoktu.
susamıştım. evet, hepsi bu."
açık dediysem o kadar değil. şarkı gürültülü, nerdeyse bağır çağır. o seslerden bu cümleleri seçmek gerekiyor. bunları duyabilen hakediyor. kimseye anlayamayacağı cümle kurulmaz ki. kurulmasın.