bakışı bakışıma aşina gibi
daha önce biryerde tanışmış gibi
dilimin ucunda bir sırdaş gibi
yılların ardından gelişi vardı
adresime yazılmış bir mektup gibi
açmadan açılmadan anlamış gibi
cevabı önceden verilmiş gibi
onu beklediğimden haberi vardı
oysa söylenecek bir şarkım vardı
yaşanacak yıllarım vardı
zaman beni benden çaldı
oysa söylenecek bir şarkım vardı
yaşanacak yıllarım vardı
kimbilir kaç yarın kaldı
gecesi sabahıma uyanmış gibi
elleri ellerime uzanmış gibi
konuşmadan her şeyi anlamış gibi
öylesine anlamlı gözleri vardı
uzakta osla da içimde gibi
bir katri çiçeği koklamış gibi
yağmurda dudağım dudağım gibi
öylesine sıcacık bir kalbi vardı
oysa söylenecek bir şarkım vardı
yaşanacak yıllarım vardı
zaman beni benden çaldı
oysa söylenecek bir şarkım vardı
yaşanacak yıllarım vardı kimbilir kaç yarın kaldı
oysa, ters anlamıyla beraber, o ise için de kullanılabilen sözcük... hemen açıklayalım merak edenler için...
+ sen sadece yalan söylemeyi sevdin oysa ben sadece seni sevmiştim...
+ ben sadece onu sevdim oysa yalan söylemeyi tercih etti...*
gölgeliğin orda bir "oysa" gördüm sanki. başka bir şekilde de olabilirdi. "oysa" biriktiririm ben. ilk göz ağrımdır. kırpıp kırpıp oy(s)alarım onları, yakamda çengellidir çok erkenlerden beridir..
kırıktır oysa, döküktür, "aslında ben" dir, "düşündüğün gibi değil"dir, "açıklayabilirim"dir, yanlış anlaşmanın kıyısına vuran yosundur, med-cezirin o fırtına çekişmesine figüran bir albatros'tur. oysa ne çok biriktirmiştik ne çok keşke'ye bölmüştük oysa'yı..
tek başına lirik bir senfoni'dir, ancak icabında pastoral bir senfoni, hatta hatta epik bir dram bile olabilir. oysa, bir çatlağın kopmayla, kırılmayla sonuçlanmasıdır. dıştan bakıldığında eziklik duygusu verir okuyana/duyana, ama işin aslı öyle değildir. bir şey'in arkasından umut sahibi olabilmek için o şey'in bitmiş olması gerekir, muâllaktaki durumlar insanı umutsuzluğa sürükler, oysa, o bitmişlik durumunun ardından söylenen son sözdür, o bitmiş duruma dair bir daha bir şey söylenemez. oysa bitiş'in son sözü iken, aynı zamanda yeni ve esaslı bir başlangıç'ın ilk sözüdür. girizgâh'tır. en iyi bestecinin en güzel enstrümanla çaldırdığı saz eserinin taksim'idir. oysa sorunsuz olabilecek denli yüzeysel de değildir. hassasiyet deposudur. kırılgan'dır. dışından sönük, içinden uyanık, içinden derin, içinden duyarlı'dır. oysa kendini varlığıyla bildiren bir yokluk'tur. "oysa" pek cömert ve merhametli olmayan bir tesadüf'tür (bu cümleye hayatınızda hiçbir cümleye vermediğiniz kadar önem verilmeli, başka hiçbir cümleyi bu cümle kadar önemsemeseniz de olur, çok, mayın'dır bu cümle, ya ölürsünüz, ya yaşarsınız, başka yolu yoktur). bu nedenle oysa'ya ehemmiyet vermek gerekir, onu herhangi bir kelime, herhangi bir kelâm, herhangi bir nida gibi algılamamalıdır, ona gereken önemi göstermelidir, kuru ve serin yerlerde saklamalıdır, son kullanma tarihinden sonra tüketilmelidir..
olan, somut, renksiz gerçekliğin dışında duran, havada süzülerek dolaşan "farklı olasılıkları" imleyen, biraz kırık bir yüz ifadesiyle dillenilmesi gereken kelime... bir tür dans gibi, vokal gibi, epigraf gibi, mizansen gibi...
oysa bizim yüreğimizin, "bir tahtası eksiklerin" yüreğinin tercümanıdır. "oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin" "oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık" "oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu" "oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya" *
"oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim" "oysa yapacak ne çok şey vardı" "oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir" "oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık" "oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından bakarken dünyaya, yangınlarla bayındır kentler gibiyim" "oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar" *
"oysa ne güzeldi o, eski fransız şarkılarıydı biraz örneğin biraz coupable, örneğin biraz si l'amour existre encore oysa ne ılıktı o, sincaptım onda gözleri korku dolu! tavşandım onda kurtların kovaladığı! vurulmuş, tam yüz yerinden vurulmuş ceylandım! dışarı fırlayıp havada asılı kalmış yunustum kollarında! oysa ne uzaktı o, bir denizci gibi elimi siper ederek bakabilirdim ateşten et, etten ateş yüzüne! yüzüne yuvarlandım ben onun ateş eden yüzüne! gitti! *
oysa o yorgun ve ormansızdı! oysa onun bineceği ve uzaklaşacağı atlar hazırdı; doğaya takılmış bir nazar boncuğuydu bedeni kıvrakyeşilfaziletli" *
"oysa ben içimdeki kandili söndürecektim" "oysa onun sevdiği onda elbette kendi hayalidir" "oysa sevişmek güzel çalışabilmek iyi" "oysa yürek nurdan kocaman bir yıldız" "oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm" *
"oysa hiçbir anının birbirine benzemediği, körkütük bir hüzün gereksinimi, birkaç da sevgi; bir kentle beraber- onlar da- eskidi gitti." *
"oysa ben sana neler adamıştım, içli şarkılar kırık ezgiler, yüreğimden süzülüp gelen"..*
"oysa içimden kopan bir sen değilsin umutlarım anılarım inançlarım var kendine gülümseyen bir halim olsa da için için akan gözyaşlarım var" *
"oysa, şimdi kalbindeki ateşi söndür öldür unut gitsin diyorsun" *
"oysa ben, yaşanmamış sevdalarda, yarım kalmış duygularda ve çığ tutmuş umutlarda" *
"oysa ellerin benim en sevdiğim çiçeklerimdi.." *
"oysa ben seni tüm yalanlardan daha çok seviyordum" *
"Oysa ki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi" *
"Oysa pencerelerden sarkan ışıklar bile
Herbiri başka başka
Acılar başka başka"
"Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
Oysa güneş pek batmadı senin evinde
Söyle
Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç."
"Kim görürdü o yolcuyu, yani kim farkederdi beni
Sıradan acılardır çünkü bütün ilgileri toplayan
Oysa sıkıntıyı buruşuk bir iç çamaşırı gibi saklayan
Bu kımıltısız gövde
Görülmemiştir ki hiç görülsün şimdi"
"Oysa bambaşka şeyler olmalıydı ağaçta
Kazılmış, oyulmuş yerlerinde ağacın
Buruk mayhoş, daha çok da bir zehir tadındaki
Bir şeyler olmalıydı."*
ne güzel işte "oysa"lardan bir der ya...
ben gittim oysa kalabilirdim...
kafamı ani bir hareketle öne eğdim oysa tam karşıya bakabilirdim...
sustum oysa tüm hepsini söyleyebilirdim...
tüm hepsini söyledim oysa susabilirdim....
oysa orada durdu, oysa ne konuştu ne de sustu...gerçekliğin içinde en katı gerçeklik olarak durdu oysa tüm olasılıkları da barındıran oydu...oysa ne gitti ne de kaldı...oysa bi'şey yapmalıydı yapmadı...k.
- Oysa iyi niyetli bir kelimeydi "oysa".. ama mevzu bahis O'ysa.. ve olmuyorsa.. yapacak bir sey kalmadiysa.. son bir kez soylemek lazim.. "biz.. iyi olabilirdik oysa".
oysa ne çok sevmiştim ben onu...
kolsuz, bacaksın kalsa, görmese, duymasa yine severdim...meğer o beni hiç sevmemiş.her şey yalan, her şey masal...bir boyama kitabı boyar gibi gözümü boyamış. hedef tahtasının tam ortasına beni koymuş, hem de hiç ıskalamadan hep beni vurmuş durmuş.
çok dayanmışım, çok sabretmişim. hep ümit etmişim...
ben, gönül penceremi açık tuttukça o gelip gidip camımı, penceremi indirmiş...
ben vazgeçmedikçe o adeta benimle savaşmış.
oysa ne çok sevmiştim ben onu.
sus söyleme
.....
Oysa ben, sana neler adamıştım
içli şarkılar, kırık ezgiler
Yüreğimden süzülüp gelen
Bırakıp gittin beni
Bir gün yollarda, yollarda
......
Zülfü Livaneli