Oynamak zorunda kalındığında korkunç bir utanç hissi insanın içini kaplar. Ablanın düğünüdür ve oynamak mecburiyetin vardır. Oynarken kimseye bakmazsın, güldüklerini biliyorsundur çünkü. Düğün bitince "neyse atlattık" dersin ama atlatamamışsındır. Çünkü akrabalar "hııı sen oynayamadın pek, bence çıkma" diye kafanın etini yiyorlardır. Sanki "çık oyna bişey olmaz" diyenler kendileri değilmiş gibi. Böylece önemsememeye çalışsanız da utanç verici bir anı artık hafızanızda yer etmiştir.