çocukluğuna henüz adım atmış bir veledin, arkadaşının annesinden duyduktan sonra amı g.tü dağıttığı ve cidden yaralayan cümle.
sağolsun, bizim ihtiyar valide, "erkek çocuğu düşe kalka büyür, güçlü yetişmelidir" düsturuyla hareket ettiğinden bana çocukluğumu gerçek bir çocuk gibi yaşatmıştır. sokaklarda top da oynadım, saklambaçta arabanın altına da yattım, dizimi dirseğimi de yaraladım, kavga da ettim, bisikletten de düştüm..
mahallemize yeni taşınan bir çocuk vardı; hakan. bizden farklı olarak sarışın, el bebek gül bebek yetiştiği sıfatından akan, tertemiz kıyafetleriyle, sokağa annesinin yetmiş nevi tembihiyle çıktığı belli olan bir oğlandı. richie rich gibi herif lan, farklı ama dışlanmamış, aramızda yani. bir gün evlerinin önünden geçerken, o yırtık karı, yani anası çıktı balkona ve böğürdü:
- hakaaaan!! yavrum, oynama o pis çocuklarla!!
karakter itibariyle, çocuklukta ve halihazırda yaşamakta olduğum gençliğimde arkadaşlarına laf söz gelince, arkadaşları üzülünce, sıkıntıya girince kendini öne atan, dişlerini gösteren bir insan evladıyım. kimsenin kimseyi koruma altına aldığı falan yok ama bunu da bi önemseme şekli olarak düşünmek gerek belki de. ne bileyim, lisenin başında folklor ekibini taşıyan otobüsün camını indirip kaçan arkadaşımdan,"olum sen çalışkansın, senin okuman lazım" gibi acıklı bir türk filmi repliği eşliğinde gömleğini alıp, gözlüğünü takıp, ben kırdım, demeye gidişimi hatırlıyorum da, galiba ben işi biraz da enayilik boyutuna vardırmışım.
her neyse, o şirret karının ağzından o zehirli laflar döküldükten sonra, bu sefer ağzımı açamadım, boğazım düğümlendi, gözler nemlendi ister istemez, e daha ilkokul çocuğuyuz, yaralandı gönlümüz. yanımdaki arkadaşlarıma baktım, birinin kaşlarını çatıp gözlerini kırpıştırarak kadına bakışını, diğerinin kolları önde, yere sabitlenmiş bakan gözlerini gördüm, 15 sene geçti hala silinmedi o ifadeler kafamdan. diyemedim ki tamam teyze çıksın yukarı da senin pis amınla oynasın hakan..
ah be nursuz karı, o beğenmediğin pis çocuklarla keşke bir daha, şimdi karşılaşsan. acaba aşağılar mıyız seni? (inan bana aklıma her gelişinde sigara yakıyorum, ne canımı sıkman, ne hırsım geçmiş değil.)
bir çocuğun düşürülebileceği en berbat durumlardan birine yol açar.
bi ara sapasağlam olan yanımızdaki apartmanın yıkıntıları arasında oynuyordum**. ortada öylece kalmış bina kolonuna, elime geçirdiğim bi sopayla vurarak delik açmaya çalışıyordum. biraz derine girmiştim bile. bi çocuk yanıma geldi. ne yaptığıma baktı, güldü. annesi midir bilmiyorum oradaki 2 kadından biri yanına çağırdı bunu. parmağıyla işaret ederek, gözümün içine bakarak, adeta nefret ederek, o zavallı çocuğa değil bana pis olduğumu kanıtlamak ister gibi daha çok..
"pis o. pis"
kendisi o yaşlardayken, babasının yaptıklarının acısını benden çıkarmak istemiş olabilir.
ben de kadına bakarak daha da hırslı vurmuştum açtığım deliğe. şimdi olsa elimdeki inşaat demiriyle o kadının kafasında bi delik açardım. *
önceleri bana derdi annem oynama onlar pis neden se anlamadım bi aradan sonra onların anneleri beni gösterdi oğlum oynama onla pis aslonda hata bizde değil annelerde.