bende oluşan durum. genel seçimlerde 3 defa oy kullandım bu güne kadar ve attığım üç partide farklı partilerdi.
asla oyum boşa gitmesin bu adamı sevmiyorum ama kötünün iyisi mantığı ile oyumun rengini değiştirmedim.
önce yurt partisine verdim oyumu, saadettin tantan, barajı geçemedi.
bir sonrakinde bbp'ye vereyim dedim onda da muhsin yazıcıoğlu partisini sokmadı, bağımsız girdi direkt boş oy attım.
sonrakinde has partiye verdim ki numan kurtulmuşu hem yakinen tanır hem de güvenirdim ancak o da geçemedi. hatta sonra beklenmedik ani manevralarla attığım oydan dolayı beni pişman ettirdi.
her defasında da o salondan çıktığımda biliyordum partinin barajı geçemeyeceğini, o boşluğu hep hissettim ancak vicdanım rahattı amk. en azından birileri gibi koyunumsu düşünmedim. varsın benim dediğim yine olmasın ancak vicdanım rahat olsun.
şimdi önümüzde bir seçim daha var, en karışık olan da bu olacak. henüz oyumun rengini belirlemedim. bakalım ne olacak? belki bu sefer oy verdikten sonra bir boşluk değil de bir umut beslerim içimde.
ikamet edilen şehirdeki bağımsız adayın çokluğu sayesinde uazyıp giden oy pusulasıyla insan dalar gider. o pusula insanın gözünü önünde sinema şeridi gibi geçer.
geçmiş seçmişlere nazaran yeniliklerin getirildiği 12 haziran seçimlerinde oy verdikten sonra sandık görevlilerine başparmağını uzatıp ve mürekkep dökülmesini beklerken o uygulamanın kalktığının duymakla yaşanan boşluk.
eski uygulamalara alıştık geri dönsün istiyoruz.
zarfın zor sığdığı tahta takoz sandıklar, eski mühür stampaları, parmağa dökülen mürakkep ve kartondan yapılan oy kabinini özledim bir anda.